Sır dinlerinden kadim Orfe’nin öğretisi…

Sır dinleri” “gizem” olarak da ifade edilebilecek olan kelime, mystery karşılığı olarak kullanılmıştır. Bu tür din ve/veya cemaatlere girişin gizli oluşunun bir sonucu olarak, onlarla ilgili bilgi, uygun şartları taşımayan yani, din ve/veya cemaate üye olmayanlara verilmediği gibi, söz konusu cemaate ait bilginin saklanması ve ehil olmayanlar yani, inisiye edilmeyenlere verilmemesi de, bu cemaatlere üye olmanın şartlarından biridir. Bunun bir sonucu olarak da, konuyla alakalı bilgi genel olarak azdır; var olan bilgiler ise, daha sonra bu cemaatten ayrılan insanların yaptıkları ifşaatlara ve bunlardan aktarılan bilgilere ve arkeolojik bir takım verilerin yorumuna dayanmaktadır. Sır dinleri hem genel bakış açılarında hem de detaylarda farklılıklar gösterseler de, söz konusu farklılıklara rağmen, genel bir başlık altında toplanmalarını mümkün kılan; bu ismin verilmesini sebep olan birtakım ortak özelliklere de sahiptirler. Bu ortak özellikler şu başlıklar altında toplanabilir: İnsanın Tanrısal bir öze sahip olması; Bu tanrısal özün maddi beden içine hapsedilmesi; Semavi kaynağına ulaşmak için bu özün maddi bedenden kurtulmasının zorunlu olması; Kurtuluş için dini sırra erme töreninin gerekliliği; Günahı ortadan kaldırmak için temizleyici ritüellere ihtiyaç; İlahın tecrübelerine katılma ya da onları taklit; Sır dinlerinin bir diğer özelliği de, dindarları arasında ırk, millet ve ekonomik ve sosyal farklılıkları dikkate almayan mutlak bir eşitliğin olmasıdır. Sır dinlerinden bir kısmı halen varlıklarını devam ettirmektedir. Bu dinler arasında: Orfik ve Pythagoryen kardeşlikler; Kraliçe Isis-Osiris’i, Suriye Baalleri ve Adonis, İran Mitrası, Yunan Elusinian’ı kakailer ve Ezidiler sayılabilir. İnisiyasyon (Süluk) kimi ansiklopedilerde bireyin spiritüel gelişimi için, ‘spiritüel tesir’i alıp aktarabilen bir üstadın sert ve sürekli kontrolü altında, bir düzen ve disiplin içinde, sınavlara dayalı tarzda, metodlu olarak eğitimi şeklinde tanımlanmaktadır. İnisiyasyon sözcüğünün kökeni, Latince’de “bir yere girme, iştirak etme, kabul edilme, başlama” anlamındaki “initium” sözcüğüdür.

EZİDİ KELİMESİ İLK DEFA NERDE KULLANILDI ?

“Ezıdi” kelimesi. Bu aydınlardan Xelil Cındi Reşo’ya göre bu kelime ilk defa “temiz ruhlar”, “dosdoğru yolda yürüyenler” anlamına gelen “E-zı-di” şeklinde Sümer yazıtlarında kullanılmış.

Ezidi inanışına göre, insan ölür ancak ruhu ölmez, ruh başka gövdelere geçerek varlığını sürdürür. Güneş, ay ve yıldızlar ışık kaynaklarıdır, onun için hepsi kutsaldır. Ateş, nur saçan bir kaynak olduğu için kutsanır ve ona asla tükürülmez. Kutsal kitapları olan “Kara Kitap”ta (Mishefa Reş) bazı yasaklar şöyle sıralanır: “Peygamberin adını çağrıştırdığı için marul yemek yasaktır. Kuru fasulye haramdır. Koyu mavi boya kullanmak, mavi elbise giymek yasaktır. Onu karnında sakladığı için Yunus Peygamber’e saygısızlık olmasın diye, balık yenmez.

Peygamberlerinden birinin sürüsü olduğu için ceylanların etini yemek haramdır. Tavus kuşuna saygısızlık etmemek için ona benzeyen horozun eti de yenmez. Güneş kutsaldır, ışık saçar, ısıtır, hayat verir. Yılan güneş ışığını çok sevdiği için yılan kutsal bir hayvandır, kesinlikle öldürülmez. Beyaz renk kutsaldır; beyaz, saflığın, temizliğin sembolüdür. Onun için Ezidiler, beyaz kıyafetler giymeye özen gösterir. Saç ve bıyık uzatmak, uzatılan saçları örgü yapmak gelenektir. Ezidiler için farz olan dini vecibeler şahadet, namaz (ibadet), oruç, zekât ve haçtır.

Onlara göre Tanrı’nın birçok ismi vardır. Bunlardan en çok kullanılanı ve en güzeli “Xuda” (Hüda) dır. Şahadet, Tanrı’nın sonsuz kudret sahibi olduğunu gösterir. Şeyh Adi ile mürşitleri Sultan Ezit ise Tanrı’nın meleği, yerin nuru ve insanlığın sevincidir. Tavus Meleği, Tanrı’nın meleği ve elçisidir. Ezidiler, kendilerini büyük bir aile olarak görüyorlar. Bu aile kendi arasında “Binemal” veya “Babik” diye ayrılır. Ezidiler birbirini aşiret, kabile, mal ve ocaklar üzerinden tanımaktadırlar.

Ezidi toplumu yılın büyük çoğunluğunu bayram, özel günler ve özel ziyaretlerle geçirir.

Êzid, Bêlinda, Hıdır İlyas bayramlarının yanında en büyük bayramları yılbaşıdır. Bu bayram Melekzan, Melek Tavus ve Kızıl Çarşamba (Çarşemba Sor) olarak da bilinir. Doğu takvimine göre nisan ayının ilk çarşambasına rastlar. Bu ay boyunca düğün yapılmaz. Yılbaşı gecesi, Babaşeyh ve meclisinde sema icra edilir. Kutsal Laleş’in her tarafında kandiller yakılır. Ezidilerin ibadet için Müslümanların camisine, Hıristiyanların kilisesine, Musevilerin havrasına benzer özel bir mabedi yoktur. Bir Ezidi için evliyaların mezarı, dağlar, pınar başları, görkemli ağaçların altı gibi kutsallık kazanmış mekânlar, yüzünü güneşe dönüp ibadete durması için mükemmel birer mekândır.

Ezidiler geçmişte Fars, Arap, Türk egemenleri tarafından 72 büyük katliamdan geçirilmiş Ezidilerle ilgilidir. Tarih boyunca 80 kere kendi topraklarından uzaklaştırılmış, taptıkları bahane edilerek katledilmiş. Ezidilerin sayıları gün geçtikçe azalıyor. Ezidilik artık “yok olmuş dinler” kategorisinde yer almakta.
En son 2014 katliamıdır …