Yaşadığımız hayat çok bayat.
Çocuklar yeterince beslenemiyor.
Bodur ve kısa boylu bir nesil geliyor.
Eğer bu bilgi doğruysa, Çinlilerle aramızdaki boy farkı yakında kapanır.
Çinlilerin son yıllarda yaptıkları atılımı dikkate alırsak, bizi geçerler bile.
Mecliste, “Çocukların beslenme sorunları araştırılsın” önergesi kabul edilmedi.
Demek ki, ortaya atılan iddialar doğru değil.
Neymiş efendim, çocuklar beslenemiyormuş.
Peki, çocuklar beslenemiyor da büyükler besleniyor mu?
Yetkililer, beslenmemiz için elinden geleni yapıyor elbette.
Sırbistan’dan et, Madagaskar’dan börülce, Meksika’dan nohut, Kanada’dan mercimek geliyor.
Say sayabildiğin kadar…
Torunuma, “Çinliler böcek yiyor, yemeğini bitirmelisin” dedim.
Ne dese beğenirsiniz?
“Onların yiyecekleri az da ondan” dedi.
Çok şükür Çinliler gibi, çekirge çitlemiyoruz.
Ancak şunu unutmayalım…
Yerli ve milli olmayan ürünlerin yan etkisi olabiliyor.
Bünyede kabızlık yapıyor mesela!
Sosyal medyadan edindiğim bilgiye göre, ülkemizin yüzde sekseni kabızmış.
Yani, söylemesi ayıptır, ülkemizin yüzde sekseni sıçamıyor.
Geriye kalan yüzde yirmi ise aşırı derecede rahat, boşaltma sorunları yok.
Bir rivayete göre, milli gelirin yarısını onlar alıyor.
Bazılarına göre kabızlığın nedeni makarna.
Çünkü hayat pahalılığı, dar gelirliyi ucuz gıdaya yöneltiyor.
Kişi başı yıllık makarna tüketimimiz artmış.
Panik yapmayalım, makarna tüketiminde İtalyanların gerisindeyiz.
Öyleyse, İtalyanlar neden kabız değil?
Bu ve benzeri sorular kafamızı kurcalıyor.
Makarnayla karnını doyuran emekli, nasıl oluyor da uzun yaşıyor?
Emekliler eskiden ellisinde mortoyu çekerdi.
Şimdi ellisini aşıp, bütün gün aramızda zombi gibi dolaşıyorlar.
Onların yüzünden çocuğunu düşüren hamile kadınlar var.
Buradan şunu anlıyoruz, makarna ömrü uzatıyor.
Makarna, olaylara geniş çerçeveden bakmayı öğretiyor.
Makarna, büyük oyunları gösteriyor.
Özetle, standart şikayetimiz olan “hayat pahalılığı” palavra…
Geriye bir seçenek kalıyor, hareketsizlik.
Elâlemin emeklisi dünyayı geziyor.
Bizim emeklimiz, parasızlıktan yerinden kıpırdayamıyor.
Kabız olmaz mı, olur tabii.
Özetle, toplumumuzdaki huzursuzluğun nedeni kabızlık.
Bağırsaklarımızın, beyin fonksiyonlarımızı ve ruh halimizi etkilediği bilinen bir husus.
Moralimiz hep bozuk, sağlıklı düşünemiyoruz.
Kabızlık kader olamaz!
Kabızlığa acilen çare bulunmalı!
Yoksa toplumsal patlama olacak…
- Bu Hayat Bayat - 30 Ekim 2025
- Kaynak ve Kaymak - 26 Eylül 2025
- Kulak Misafiri - 1 Eylül 2025














