“Son Devrimci (Comandante)”

Ezilen halkı anlamak için komünist, sosyalist, solcu, sağcı, ateist ya da dindar olmak gerekmiyor… İnsan ol yeter..!
Ernesto Che Guevara

Che Guevara günümüzde bile bir popüler kültür ikonudur. Yakışıklılığı, güler yüzlülüğü ile her yerde görülmekte, gençlerin tişörtlerini süslemekte ve sanki kapitalistler tarafından da bir pazar aracı olarak kullanılmaktadır.

Son devrimci olarak da anılan Che Guevara (Ernesto Rafael Guevara de la Serna), 14 Haziran 1928 tarihinde Arjantin’in 3. Büyük kenti olan Rosario’da dünyaya geldi. Che, 51 yıl önce bugün Bolivya’nın Santa Cruz de la Sierra’nın kuş bakışı 150 km. güneybatısındaki La Higuera köyünde Bolivya Ulusal Kurtuluş Ordusu’nda savaşırken yaralı olarak yakalandı ve infaz edildi. Onu saygıyla ve minnetle anıyoruz.

Che Guevara Arjantinli tıp doktoruydu. Aynı zamanda Marksist-Leninist’ti, yazar, şair, diplomat, gerilla komutanı, devrimci, ideolog ve lider (comandante) idi.

Arjantin’de Tıp eğitimini gördüğü dönemde Latin Amerika’yı dolaştı ve yoksulluğu gözlemleyebildi. Bir yandan mutlu bir azınlık öte yandan mutsuz bir çoğunluk… Bu aşırı uçurumu bizzat gözlemleyen Che Guevara, bununla mücadelenin ancak devrimle olabileceğine inanmıştı. Bu doğrultuda Marksizm’i incelemeye başladı ve Başkan Jacobo Arbenz Guzman’ın önderliğinde Guatemala’nın sosyal devrimine katıldı.

Fidel Castro, 1953 tarihindeki Moncada Kışlası saldırısının başarısız olmasıyla birlikte kardeşi ve diğer gerillalarla birlikte tutuklanarak 15 yıl hapse mahkum oldu, 1955 tarihinde Batista, baskıncıları bir afla serbest bıraktı. Casto ve kardeşi Raul ile birlikte Meksika’ya sürgün edildi. Che Guevara da bu tarihlerde Maksika’daydı, onlarla tanıştı ve onlara katıldı. 1956 tarihinde Küba’ya gitmek üzere Granma yatına bindiler. Planlarında Doğu Küba’ya geldiklerinde gerillalar tarafından genel bir çatışma başlatılacak ve Batista hükümeti devrilecekti. Ancak her şey planladıkları gibi gitmedi. Küba hava kuvvetlerinin saldırısı sonucunda 100 kişilik gruptan 15-20 kişi kalmıştı. Hayatta kalanlar küçük gruplar halinde dağlarda ilerleyerek hayatta kalan kişilere ulaşmaya çalıştılar. Birbirlerini bulmaları da köylü sempatizanları sayesinde oldu ve Che Guevara da buradaydı ve Raul Castro ile birlikte Badista yanlıları ile Castro düşmanlarını idam ederek politik kontrolü sağlandı. Badista bunun intikamını kentleri kana bulayarak almaya çalıştı.

Bu tarihlerde gerilla grubu 200 kişiye varabildi. Ancak Badista hükümeti ordusu, polis gücü ile birlikte 30.000-40.000 arasındaydı. Çatışmalarda isteksiz olan ordu her seferinde büyük kayıplar veriyordu. Batista iktidarı ile ABD arasındaki anlaşmazlık sonucu konulan ambargo ile de Küba, uçaklarını tamir edemiyor ve yedek parça temininde zorlanıyordu. Batista güçleri sonunda Verano Operasyonuyla dağlara güçlü biçimde saldırmaya başladı. 12.000 askerin yaklaşık yarısı eğitimsizdi. Çatışmada Küba ordusu, eğitimli gerillalar tarafından püskürtüldü. 11-21 Temmuz arasında La Plata Muharebesi’nde Castro güçleri 240 askeri esir alırken sadece 3 kişilik kayıp verdi. 29 Temmuz’da gerillalar, General Cantillo’yu tuzağa düşürerek 70 kişiyi öldürdü. Varano Operasyonu Batista için bir başarısızlıktı. 21 Ağustos 1958 tarihinde Batista saldırısı sırasında ele geçirilen cephaneler zaferleri de beraberinde getirmişti. Castro, Batista’nın kaçması üzerined Santiago de Cuba’iyı almak için görüşmelere başladı.
2 Ocak 1959 tarihinde albay Rubido, askerlerini savaştırmadan kenti Castro’ya verdi. Aynı saatlerde Che Guevara da Havana’ya girdi.

26 Temmuz 1953 tarihinde başlayan devrim süreci 1 Ocak 1959 tarihinde başarıyla sonuçlanmıştır. Önde gelen gerilla komutanı Che Guevara, yönetici kadrosuna girerek, Merkez Bankası’nın başkanı oldu. Tarım Reformu Enstitüsü’nü yönetti. Daha sonra Sanayi Bakanlığı görevini üstlendi. Küba’daki devrim anti emperyalist bir savaştı. Devrimden bir süre sonra sosyalist sisteme geçti.

1964 Aralık ayında Birleşmiş Milletler’de konuşma yapmak üzere Küba heyetinin başkanı olarak New York’a gitti. CBS televizyonunda Pazar günleri yayınlanan Face the Nation adlı haber programına çıktı. ABD Senatör ve temsilcileriyle görüştü. 17 Aralık’ta Paris’e gitti. Böylece üç aylık uluslararası geziye başladı. Bu gezide Çin, Mısır, Cezayir, Gine, Mali, Gana, Tanzanya, Dahomey, Kongo-Brazzaville’ye gitti. İrlanda, Paris ve Prag’ı dolaştı. İkinci Afrika-Asya Ekonomik Dayanışma Seminerleri’nde konuşmalar yaptı. Bu konuşmalarda şu cümleler dikkatleri üzerinde toplamıştı:

“Dünyanın hiçbir yerinde meydana gelen olaylara kayıtsız kalamayız. Bir ülkenin emperyalizme karşı zaferi bizim zaferimizdir, aynı şekilde yenilgisi de bizim yenilgimizdir.” ” “Sosyalist ülkelerin, Batı’nın sömürgeci ülkeleriyle üstü kapalı işbirliğini tasfiye etmeleri ahlaki görevleridir.”

1965 yılında Küba’dan ayrıldı. İlk olarak bugünkü Kongo Demokratik Cumhuriyeti’ne gitti. 1966-1967 yıllarında Mozambik’in bağımsızlığı hareketi Frelimo’nun temsilcileri, Che Guevara ile Tanzanya’nın kenti olan Darüsselam’da buluştu. Daha sonra Bolivya’da bir gerilla kampını kurmaya ve etrafındaki savaşçıları toplamaya başladı. Guevara’nın yaklaşık elli kişiden oluşan ve ELN adlı gerilla grubu ile iyi donatılmıştı ve dağlık Camri bölgesinde Bolivya düzenli ordusuna karşı bazı başarılar elde etti. Eylül’de ise Ordu iki gerilla grubunu ve liderlerden birini öldürdü. Bolivya’da devrimi başlatmasındaki planları birkaç yanlış anlama üzerine kurulmuştu. Bunların belli başlıları şunlardı:

• Bolivya ordusunu deneyimsiz biliyordu. Oysa ABD, bu orduyu modern silahlarla donatmış ve iyi bir eğitim vermişti. Ayrıca CIA ajanlarını isyanı bastırmak için Bolivya’ya göndermişti.

• Che Guevara, yerli muhaliflerden yardım alacağını ve işbirliği kuracağını ummuştu. Oysa bu yardım hiçbir zaman gerçekleşmedi. Mario Monje liderliğindeki Bolivya Komünist Partisi Havana’dan çok Sovyetlere yönelmişti ve söz vermelerine rağmen Guevara’ya yardım etmediler.

• Havana ile radyo bağlantısını koruyacağını umuyordu ancak Küba’dan sağlanan iki kısa dalga radyo vericisi de bozuktu, dolayısıyla gerillalar Havana ile iletişime geçemiyorlardı. Olayların daha karmaşık hale gelmesinin bir sebebi de Havana’dan gönderilen radyo mesajlarını kaydetmek ve deşifre etmek için kullanılan teyp kayıt cihazının bir nehri geçerken kaybolmasıydı. Böylece Havana’dan gelen mesajların deşifre edilmesi çok zorlaştı.

Bir muhbir Guevara’nın gerilla kampının yerini Bolivya Özel Harekât Birliği’ne bildirdi. 8 Ekim’de kamp kuşatıldı ve Guevara, Simeón Cuba Sarabia ile birlikte Quebrada del Yuro kanyonunda devriye gezerken yakalandı.[1] Ayaklarından yaralandıktan ve silahı bir mermiyle harap edildikten sonra teslim oldu. Teslim olurken de tabancasında açıklanamaz bir şekilde şarjör yoktu. Bazı kaynaklar çavuş Mario Terán’ın infaz esnasında aşırı heyecanlanması nedeniyle bilinçli bir şekilde ateş edemediğini ve Che’yi sadece yaraladığını, onu öldüren merminin kim tarafından ateşlendiğinin bilinmediğini belirtirler. Çarpışmada öldüğü izlenimi vermek ve yüzünden isabet almayarak tanınmasını kolaylaştırmak için ayaklarına defalarca ateş edilmiştir. Askerî bir doktor tarafından elleri kesildikten sonra Bolivya Ordusu subayları tarafından bilinmeyen bir yere götürülmüş, cesedinin gömüldüğü mü yakıldığı mı sorusu cevapsız kalmıştır. Guevara’yı Bolivya’da takip etmekten sorumlu olan, Félix Rodríguez adındaki CIA ajanıydı. Bu ajan daha önce Escambray Dağları’ndaki isyancılarla ve Havana’daki Castro karşıtı gizli gruplarla bağlantı kurmak için Domuzlar Körfezi istilası öncesi gizlice Küba’ya sızmış, istiladan sonra da başarılı bir şekilde geri çıkarılmıştı. 9 Ekim 1967 tarihinde Che’nin infazından sonra Monika Ertl adında bir kadın, Che’nin ellerinin kesilmesinden sorumlu olan Roberto Quitntanilla Pereira adlı görevliyi 3 kurşunla öldürdü.

15 Ekim 1967 tarihinde Castro, Guevara’nın öldüğünü kabul eder ve tüm Küba’da üç günlük yas ilan eder. Guevara’nın ölümü Latin Amerika’daki ve üçüncü dünya ülkelerindeki sosyalist devrimci hareketlere indirilmiş ağır bir darbe olarak kabul edilir.

Guevara, devrimci potansiyelin yoksulluktan ve sefaletten kaynaklandığı görüşündeydi. Sadece eyleme geçme kararlılığı, yeteri kadar cesaret ve partizanları doğru yola ikna edebilecek doğru fikirlere sahip gerillaların varlığı, devrimi yapmaya yeterliydi.

Ernesto Che Guevara, dünya özgürlük hareketinin sembolüydü. Che Guevara dünyanın ve Türkiye’nin 68 gençlik hareketinin simgesi haline gelmişti. Che Guevara bir idoldü. Che’nin imgesi hala emperyalizmin büyüklük kuruntuları üzerinde dolaşan bir korkudur. O, bir efsaneydi ve hala o efsane devrim ateşiyle birlikte yanmaya devam ediyor.

Şili’nin dünya çapındaki şairi Pablo Neruda ne güzel de yazmış Che Guevara için:

Unuttuğum erdemlerden yeni bir giysi
dikebilir miyim kendime?

Niçin en güzeli ırmakların
tam da Fransa’da akıyor?

Che Guevara’nın gecesinden sonra
niçin şafak doğmuyor Bolivya’da?

Titreşip duruyor mu öldürülmüş yüreği
ve arıyor mu katillerini orada?

Önce gözyaşlarının tadına mı bürünür
sürgünlüğün siyah üzümleri?

Pablo Neruda (Çeviri: İsmail Haydar Aksoy)

Che Guevara’nın Bazı Sözleri

• Her şey çocuklara daha mutlu bir Dünya bırakabilmek içindi.

• Ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin. Savaş sloganlarımız kulaktan kulağa yayılacaksa ve silahlarımız elden ele geçecekse ve başkaları mitralyöz sesleriyle, savaş ve zafer naralarıyla cenazelerimize ağıt yakacaklarsa ölüm hoş geldi, safa geldi.

• Tek amacım, gittikçe soğuyan bu dünyada üşüyen halkların ısınabileceği, paylaşılan ateşler yakmaktı.

• Bir çiçeği öldürebilirsiniz ama baharı öldüremezsiniz.

• Dik dur ve gülümse. Bırak Neden gülümsediğini merak etsinler.

• Ben Ernesto’ydum sadece Ernesto, sizde sadece bir şey olarak var olursunuz. Che olmayı kendim istedim, sizde inanırsanız olursunuz, inanırsanız.

• Özgürlüğün en büyük düşmanı, halinden memnun olan kölelerdir.

• Nerede ezilen bir halk varsa oralıyım.

• Dünyanın neresinde olursa olsun, haksız yere birisinin suratına atılan tokadı kendi suratında hissetmeyen kişinin insanlığından şüphe ederim.

• Ezilen halkı anlamak için komünist, sosyalist, solcu, sağcı, ateist ya da dindar olmak gerekmiyor… İnsan ol yeter..!

• Kapitalist bir sistemde insanlar görünmez, bir kafesin içinde yaşarlar.

• Peşinden gidecek cesaretin varsa, bütün hayaller gerçek olabilir!

• Dizlerimin üzerinde yaşamaktansa, ayaklarımın üzerinde ölmeyi tercih ederim.

• Aç insanların karnını doyurduğum zaman bana kahraman diyorlar. Bunların neden aç olduğunu sorduğum zaman ise; bana komünist diyorlar.

• Aslanların Sessiz Kaldığı Yerlerde, Kuşlar Kartallar Volta Atar; Ama Bilmezler ki Aslan O Sessizliği Bozarsa, Kıyamet Kopar.

• İyilik yapmaya devam et.. Karşındaki o iyiliğe layık olmasa bile, sen o iyiliğe layıksın.

• İnsanlık aşkı, doğruluk ve adalet aşkı. Bunları taşımıyorsa benliğinde, gerçek bir devrimci değildir o.

• Hayatta daima gerçekleri savun! Takdir eden olmasa bile, vicdanına hesap vermekten kurtulursun.


[1] https://www.wikizero.pro/index.php?q=aHR0cHM6Ly90ci53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvQ2hlX0d1ZXZhcmE

Mazhar ÖZSARUHAN
Latest posts by Mazhar ÖZSARUHAN (see all)