Var mıyız, burada mıyız? Peki, neredeyiz?

Bu sabah çoğumuzun instagram hesabına ve WhatsApp mesajlarına her Pazar olduğu gibi fotoğrafçı ve podcast yayıncısı Ahmet Sel’in son podcast yayın kaydının haberiyle linki düştü: “Gültekin Çizgen ‘in Fotoğraf Dünyası” başlıklı bu podcast haberini görünce elimde olmadan Gültekin Çizgen ’in 2014’de İFSAK dergisinin 152.sayısında yazmış olduğu, “kadının fotoğraf estetiğine neler getirdiği” daha doğrusu aslında “pek de bir şey getirmediği”ni sorularla ve örneklerle açıkladığı “Sanat ve Kadınlara Dair” yazısını hatırladım. GÇ bu yazısında “mimarlıktan edebiyata, müzikten resme kadar sanatımızın diğer alanlarında olduğu gibi daha zengin sayıda boy gösteren kadınlarımız fotoğraf alanında çok cılız” tespitinde bulunuyor ve bu tespitini çok zengin ve derin sorularla taçlandırıyordu.

Konumuz asla bu değil ama yazının sonunda göreceğiniz gibi genel algı ve temsil belki de hâlâ ve sadece tam da bu noktada, kim bilir!

Geçtiğimiz Salı (20.04) BÜFOK bünyesinde fotoğrafta cinsiyet teması üzerinden gerçekleştirdiğim “Bir(çok) Meselemiz Var” başlıklı konuşmamda da belirttiğim gibi, Ahmet Sel’in hazırlayıp yönettiği ve 18 Ekim 2020’de başlayan “fotoğraf konuşmaları” dizisinin [http://xn--fotografkonusmalar-v0c.com/] ve bugün 33.sü yayınlanan episode ile bu serinin/yayınların Türkiye fotoğrafı için sözlü (tarihsel-güncel) bir bellek olduğunu söyleyebiliriz.

33.yayının/kaydın ardından sözlü değil ama yazılı olarak sosyal medya üzerinden bu tarihe bir kadın fotoğrafçı olarak ben de bir not düşmek istiyorum.

20.Yüzyılın ortasına kadar kadın sanatçı sayısının erkeklerin üçte biri olduğu, kadınların temel kariyerlerinin evlilik olarak görüldüğü bir dünyada Linda Nochlin’e ve 1971 tarihli “Neden Hiç Büyük Kadın Sanatçı Yok?” başlıklı çok önemli makalesinde yazdıklarına (bir daha ve yine) hak vermemek mümkün görünmüyor.
Şöyle diyor Nochlin;
• “Geçmişin ve bugünün düzeninin erkek olarak doğma şansına erişmemiş yahut tercih etmeyen herkes için yalnızca sanat alanında değil, daha başka yüzlerce alanda da engelleyici, baskıcı, cesaret kırıcıdır.
• “Kadınlar ne kadar yetenekli olurlarsa olsunlar, erkeklerle aynı ölçüde yetki ve başarı elde etmeleri kurumsak olarak engellenmiştir.”
• “Sorun kadın olmamızda değil kurumlarımızda ve eğitimimizdedir.”

Ahmet Sel’in Ekim 2020’den bu yana gerçekleştirdiği 33 episode “fotoğraf konuşmaları” içinde bakın kadınlar ancak nasıl yer bulabilmişler:
1. Avukat Özlem Bora, “fotoğrafçı hakları” ile,
2. Ekin Balcıoğlu ABD’de üç ayda bir yayınlanan “Hamam” dergisinin Genel Yayın Yönetmeni olarak,
3. Araştırmacı, koleksiyoncu, radyo programcısı Gülderen Bölük “İstanbul’da İlk Açılan Fotoğraf Stüdyoları” araştırmasıyla,
4. ve nihayet bir kadın fotoğrafçı: Cemre Tosun. Ama CT da derginin Genel Yayın Yönetmeni İlker Şimşekcan ile birlikte Aralık mag dergisinin yazı kurulu üyesi olarak.
Yani, kısaca 33 fotoğraf konuşmasının hiçbirinde tek bir kadın fotoğrafçı yok.

Yani kadın fotoğrafçıların bu konuşmalar çerçevesindeki temsiliyet oranı %0 (yüzde sıfır olarak okunur).

Tarihin 2021’i gösterdiği bir zamanda bu gerçekten hem çok büyük hem de çok önemli bir başarı!

Yani yine ve ısrarla “yok yerineyiz” kadın fotoğrafçılar olarak;
• Akla gelmeyen?
• Sayılmayan?
• Yetersiz bulunan?
• “Cılız” addedilen?
• ve görülmeyen?

Sizce hangisi?

Yıl 2021 ve böyle bir %0 oranını tarihe not düşmemizde büyük faydalar var diye düşünüyorum.

Peki, bizler kadın fotoğrafçılar olarak neredeyiz ya da daha doğrusu nerede değiliz?
Daha ne kadar yolumuz var?

Bu ve benzeri pek çok seçki, dışla(n)manın bu şekilde meşrulaştırılması tabii ki sorgulanmalı.

Ve görünür olmaya ısrarla devam etmek, sadece kadın olduğumuz için değil, ürettiğimiz nitelikli, sağlam ve fark yaratan işlerimiz üzerinden görünür olmak, “varız, buradayız” demek üzere önemli ve çok gerekli.

Not: “Fotoğraf konuşmaları” serisinde yer verilen, seçilen fotoğrafçı arkadaşlarımı tenzih ederek ve niye onlarla bu konuşmaların gerçekleştiriliyor olduğunu asla sorgulamayarak.