Türkiye’de Kadın İstihdam Krizi: Toplumun Gericileşmesi Kadını Çalışma Hayatından Koparıyor

Kadın emeği… Ekonominin, toplumsal yaşamın ve gelecek nesillerin omurgasını oluşturan ancak değeri yeterince bilinmeyen bir gerçek. Ne yazık ki, Türkiye bu konuda karanlık bir tabloyla karşı karşıya. ANKA Haber Ajansı’nda yayınlanan açıklamalarında Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir’in altını çizdiği noktalar, bu sorunun boyutlarını gözler önüne seriyor…

Kadın İstihdamındaki Çarpıcı Veriler

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Kasım 2024 işsizlik verileri, kadın istihdamındaki ciddi eşitsizlikleri gözler önüne seriyor. Verilere göre kadın işsizlik oranı %11,7 iken, erkeklerde bu oran %7. Daha da çarpıcı olan ise genç kadın işsizlik oranının %23 seviyesinde olması. TÜİK raporuna göre, toplam istihdam edilen 33 milyon kişinin yalnızca 11 milyonu kadınlardan oluşuyor.

DİSK Genel-İş Sendikası tarafından hazırlanan Kadın Emeği Raporu’nda ise kadınların %30,8’inin kayıt dışı çalıştırıldığı belirtiliyor. Türkiye’de cinsiyet istihdam farkı %34,6 iken, bu oran OECD ülkelerinde %12,1, Avrupa Birliği’nde ise %10,7 olarak kaydediliyor.

Kadınların Çalışma Hayatından Dışlanmasının Nedenleri

Prof. Dr. Özdemir’e göre kadın istihdamının düşük kalmasının üç temel nedeni var: “Türkiye, üretken bir ekonomi olmaktan uzak. İstihdam olanaklarının daralması, öncelikle kadınları etkiliyor,” diyen Özdemir, işgücü piyasasında kadınların dezavantajlı konumda olduğunu belirtti.

Bir diğer yandan, kadınların çocuk ve yaşlı bakımı gibi sorumluluklarının tamamen kendi omuzlarına yüklendiğini ifade eden Özdemir, “Kamusal çözümler yok denecek kadar az. Bu da kadınları eve hapsediyor,” dedi.

Som yirmi yılda hızla sosyal ve kültürel yaşamın muhafazakar bir yapıya bürünmesi, kadınların toplumsal yaşamdan ve iş hayatından dışlanmasını hızlandırıyor. Özdemir, bu durumun, kadınların özgürlük alanlarını daralttığını ileri sürüyor…

Kadın istihdamını artırmak için kamusal politikaların önemine dikkat çeken Özdemir, şu önerilerde bulundu:

Kadınlara eğitim düzeyine ve vasıflarına uygun, güvenceli iş olanakları sağlanmalı. Kreş ve gündüz bakım evleri gibi sosyal hizmetler yaygınlaştırılarak kadınların bakım yükü hafifletilmeli. Kamusal güvenceler artırılmalı ve insana yaraşır ücretler sağlanmalı.

“Aile Yılı” ve Eleştiriler

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2025’i “Aile Yılı” ilan etmesini eleştiren Özdemir, AKP’nin uzun süredir kadınları hedef alan gerici-neoliberal bir emek rejimi inşa etmeye çalıştığını öne sürdü. Özdemir, bu rejimin bir yandan kadınları esnek ve güvencesiz çalışmaya yönlendirirken, diğer yandan dini değerler üzerinden eve hapsetmeyi hedeflediğini ifade etti.

Kadınların düşük ücretler, uzun çalışma saatleri ve güvencesiz koşullarla mücadele ettiğini belirten Özdemir, “Kadınlar piyasada ucuz işgücü olarak sömürülüyor ve aynı zamanda ev içindeki ücretsiz emek yüküyle baskı altına alınıyor,” dedi.

Genç Kadın İşsizliği ve Çözüm Önerileri

Türkiye’de genç kadın işsizliği oranlarının erkeklere kıyasla çok daha yüksek olduğunu belirten Özdemir, istihdam olanaklarının artırılması gerektiğini vurguladı. Ayrıca, eğitim ve istihdam dışındaki genç kadın oranlarının da endişe verici düzeyde olduğunu ekledi.

Kadınların işgücüne katılımını artırmak için mesleki önyargıların yıkılması ve bakım sorumluluklarının kamusal politikalarla desteklenmesi gerektiğini belirten Özdemir, bu alanlardaki eşitsizliklerin ancak bütüncül politikalarla giderilebileceğini ifade etti.

Kadın istihdamında yaşanan sorunların çözümünde sosyal devlet anlayışının önemine dikkat çeken Prof. Dr. Gamze Yücesan Özdemir, kadınların emeğinin örgütlü, güvenceli ve eşit şartlarda korunması gerektiğini söyledi. Özdemir, “Toplumsal cinsiyet eşitliği, sadece kadınların değil tüm toplumun kalkınması için vazgeçilmezdir,” diyerek kamu politikalarının dönüştürücü rolüne vurgu yaptı.