Avrupa’daki Gelir Adaletsizliği ile Türkiye Arasındaki Benzerlikler

Avrupa Birliği İstatistik Ofisi’nin (Eurostat) son raporu, Avrupa’da derinleşen gelir adaletsizliğini gözler önüne sererken, Türkiye ile karşılaştırıldığında dikkat çekici paralellikler ve farklılıklar ortaya çıkıyor. Avrupa’da 27,5 milyon kişi temel ihtiyaçlarını karşılayamazken, Türkiye’de de özellikle yüksek enflasyon ve artan gıda fiyatları milyonlarca vatandaşı benzer bir tabloyla karşı karşıya bırakıyor.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre nüfusun yaklaşık üçte biri yoksulluk riski altında. Enflasyon oranlarının AB ortalamasının katbekat üzerinde seyretmesi, gelir dağılımı adaletsizliğini Türkiye’de daha da görünür kılıyor.

Doğu Avrupa ve Türkiye: Ortak Zorluklar

Romanya (%17,2), Bulgaristan (%16,5) ve Yunanistan (%14) gibi ülkeler, Avrupa’da temel ihtiyaçlarını karşılamakta en çok zorlanan ülkeler arasında. Türkiye resmi olarak AB üyesi değil, ancak ekonomik göstergeler açısından bu ülkelerle benzer bir konumda bulunuyor.

Özellikle gıda fiyatlarının hızla yükselmesi, enerji maliyetlerinin hane bütçeleri üzerindeki baskısı ve tarımda küçülen üretim, Türkiye’yi de “yüksek yoksunluk riski taşıyan ülkeler” kategorisine yerleştiriyor. Türkiye’de milyonlarca hane beklenmedik harcamaları karşılayamıyor, evlerini yeterince ısıtamıyor ya da düzenli et ve protein tüketemiyor.

Batı Avrupa ile Kıyas: Uçurumun Genişliği

Slovenya (%1,8), Lüksemburg (%2,3) ve Kıbrıs (%2,5) gibi ülkeler, sosyal ve maddi yoksunluğun en düşük olduğu bölgeler olarak öne çıkıyor. Bu ülkelerde güçlü sosyal güvenlik ağları, düşük enflasyon ve yüksek refah seviyesi dikkat çekiyor.

Türkiye ile kıyaslandığında bu tablo, uçurumun ne kadar geniş olduğunu gösteriyor. Avrupa’nın refah odaklı kuzey ve batı bölgeleri, vatandaşlarına insanca yaşam için gerekli koşulları sağlarken; Türkiye, Güney ve Doğu Avrupa ile aynı yoksunluk sınırında bulunuyor.

Bölgesel Farklılıklar ve Türkiye’deki Durum

Eurostat verilerine göre İtalya’nın güneyi ile kuzeyi arasında 24,8 puanlık dev bir fark var. Benzer bir durum Türkiye’de de gözlemleniyor. Marmara ve Ege bölgelerinde yaşam standardı görece daha yüksekken, Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde yoksunluk oranları çok daha yüksek.

Türkiye’de bölgesel eşitsizlik, Avrupa’daki örneklere kıyasla daha keskin bir şekilde hissediliyor. Kırsal bölgelerde yaşayan aileler, hem gelir düzeyleri hem de sosyal hizmetlere erişim açısından şehir merkezlerinin çok gerisinde kalıyor.

Çocuklar Ortak Mağduriyet Noktası

AB’de 18 yaş altı erkeklerin %8,1’i ciddi sosyal ve maddi yoksunluk içinde yaşıyor. Türkiye’de de durum farklı değil. Çocuk yoksulluğu, özellikle eğitim ve beslenme alanında kendisini hissettiriyor. Öğrencilerin okul beslenme desteği projelerine duyduğu ihtiyaç, bu sorunun ne kadar yakıcı olduğunu gösteriyor.

65 yaş üstü nüfusun AB’de görece daha düşük risk altında olduğu görülürken, Türkiye’de emeklilerin yoksulluk riski çok daha yüksek. Emekli maaşlarının asgari ihtiyaçları karşılamada yetersiz kalması, bu kesimin yaşam standartlarını ciddi biçimde düşürüyor.

Ortak Kriz, Ayrışan Çözümler

Eurostat verileri, Avrupa’da gelir adaletinin iki farklı tablo çizdiğini ortaya koyuyor: Bir tarafta temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan ülkeler, diğer tarafta yüksek refahı koruyan bölgeler. Türkiye ise AB üyesi olmamasına rağmen, Doğu ve Güney Avrupa’daki ülkelerle aynı zorlukları paylaşıyor.

Aradaki fark, çözüm yollarında ortaya çıkıyor. AB ülkeleri sosyal güvenlik sistemleriyle bu krizleri hafifletebilirken, Türkiye’de sosyal destek mekanizmalarının yetersizliği milyonlarca vatandaşı doğrudan kırılgan hale getiriyor. Bu tablo, gelir adaletsizliğinin yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sosyal ve siyasal bir mesele olduğunu da bir kez daha ortaya koyuyor.