Tayyip’in incesine Muharrem denir: Gözden geçirilmiş yeni baskı

Başlığı 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce, Nokta Haber Yorum[1] sitesinde yayınlanan bir yazım için kullanmıştım. Geçtiğimiz günlerde Muharrem İnce kendini Millet İttifakı’na önerip bir de üstüne şartlarım var “trip”lerine girince, inceden bir cumhurbaşkanlığı yazısı yazmak farz-ı kifayeydi farz-ı ayn oldu.

Önce daha önce bu konuda neler yazdığımı paylaşmak istiyorum: “Müttefikler seçime tek adayla, Recep Tayyip Erdoğan ile girerken, İtilaf Partileri’nin her biri ilk tura kendi adaylarıyla girme kararı aldılar. Seçimlerin ikinci tura kalacağı neredeyse kesin gibi. “Kesin gibi” derken, çoğunluğun beklentisi bu yönde anlamında. İkinci tura sadece iki aday katılacak. Bu adaylardan birinin Recep Tayyip Erdoğan olacağı da neredeyse kesin. Demirtaş-İnce; İnce-Akşener veya başka türden alternatifler olsa olsa beyin jimnastiği olabilirler.

Erdoğan’ın karşısında yer alan ve çok büyük bir ihtimalle ikinci turda onunla rekabet edecek olan adaylardan Muharrem İnce’nin diğer adaylardan farklı bir yönü olduğunu düşünüyorum. Onu ikinci tura ve muhtemelen Cumhurbaşkanlığı makamına taşıyacak olanın da bu olduğu düşüncesindeyim. İnce, Demirtaş’ın, Akşener’in Karamollaoğlu’nun sahip olmadığı bir şeye sahip: Erdoğan Kumaşı diyelim mi biz buna?

Muharrem İnce, Erdoğan ile aynı dili konuşuyor, ki bu onun en büyük ve muhtemelen onu başarıya taşıyacak olan gücü. İnce’nin Erdoğan’ı taklit ettiğini söylemiyorum; aksine sadece aynı kumaştan olduklarını söylüyorum. İkisi de aynı tür kumaştan kesilmiş elbise gibiler: Ama sanki “Muharrem, Tayyip’in daha ince” kesimi gibi duruyor.

Bir adım daha atalım. Muharrem İnce ve Tayyip Erdoğan’ın aynı siyasal kumaşlardan kesilmiş olmaları Muharrem İnce’ye çok büyük bir avantaj sağlamıyor; ancak Erdoğan’a çok ama çok büyük bir dezavantaj sağlıyor: Çünkü bugüne kadar, ötekileştirerek, dışlayarak, küçümseyerek, aşağılayarak…. kazanmaya alışkın Erdoğan’ın elindeki bu silah artık çalışmamaktadır. İnce, Erdoğan’ın aynadaki aksidir; Erdoğan artık sadece aynadaki o yansımasına saldırabilir. Aynadaki temsiline yumruk atmaya kalktığında, aynı hız ve refleksle o da ona yumruk atacak, ancak ayandaki temsilin (Muharrem İnce’nin) değil sadece Tayyip Erdoğan’ın eli kanayacaktır.

Muharrem İnce: CHP’nin, Türkiye merkez solunun “traktör parketmekle” övünen, “Suriyelilere yapılan yardımları keserek ekonomik kaynak yaratmayı” planlayan, yargı reformunu “ön iliklememekten ibaret” sanan adayı. Erdoğan’ın “one minute”i varsa, İnce’nin de “İncirlik’teki askerleri Noel’den önce evlerine postalama vaadi” var. Boşa “Muharrem, Tayyip’in incesidir.” demiyorum. Aynı taşralılık, aynı vizyonsuzluk, aynı belagat. Erdoğan ata binerdi, İnce bisiklete biniyor: ama, olsun değil mi Solcu İnce’nin de o kadar farkı? Velespit deyip de geçmeyin, muasır medeniyetin simgesidir.”

Seçim gecesini doğru düzgün yönetemeyip eline yüzüne bulaştıran (keşke “basireti bağlanan” falan yazsaydım) İnce’nin seçimi kaybetmesi değil, kaybetme biçimi kendisine oy verenlerde bir hayal kırıklığı yaratmıştı. Önce İsmail Küçükkaya’ya attığı “Adam kazandı!” mesajıyla gündeme oturmuştu İnce. Sonra, kaybetmesinin sorumluluğunu partisine atarak“ arkamdan hançerlendim”[2]diye epey bir vızıklandı (pardon serzenişte bulundu yazacaktım elim sürçtü) ama daha sonra dönemin CHP MYK üyelerinden birisi gazeteci Saygı Öztürk’e İnce’nin Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra CHP teşkilatının çalışmalarını övdüğü bir konuşmadan kısa bir kesit gönderince o tartışma da az biraz küllendi. Medya organlarına yansıyan bu haberde İnce CHP teşkilatı için şu sözleri söylüyor(muş);

Seçim sürecinde oylara müdahale edildiğini, sandıklarda çeşitli usulsüzlükler yaşandığını gördük. Görevli arkadaşlarımız bunlarla cansiperane mücadele ettiler. Onların sandıklara sahip çıkma azimlerini ve kararlılıklarını kutluyorum. Kendi adıma ve ülkemiz adına teşekkür ediyorum. Seçimde, her sandıkta ıslak imzalı tutanak tutulur. Altında bizim görevlilerimizin imzası bulunur. Bizim için gerçek seçim sonuçları bu tutanaklarda yazan rakamlardır. Görevlilerimizin bize ulaştırdıkları tutanaklarda Yüksek Seçim Kurulu’nun açıkladığı rakamlar ve oranlarla anlamlı bir farklılık yoktur. Olan farklılıklar, toplam sonucu değiştirecek nitelikte değildir. Dolayısıyla seçim sonuçlarını kabul ediyorum.

İnce’nin elinde kala kala “ben partinin oyundan (Kılıçdaroğlu’nu kasterek) 8 puan fazla oy aldım” argümanı kalmıştı. Bunu da kullanmakta gecikmedi ve Kılıçdaroğlu’na istifa ederek, onursal genel başkan olmasını ve partinin başına kendisinin geçirilmesini teklif etti. Kapalı kapılar ardında İnce’ye hangi galiz söz ve el hareketleriyle cevap verildi bilmek mümkün değil ama sadece cumhurbaşkanlığı seçimlerinde değil, CHP içindeki rekabette de “Adam kazandı”.

Genel Başkanlık rüyası da boşa çıkan İnce, 4 Eylül 2020’de Sivas’ta düzenlediği toplantı ile 1000 Günde Memleket Hareketi Başlattı. Neden 4 Eylül ve neden Sivas’tan başlanıldı üzerinde konuşmaya bile gerek yok ama 1000 gün esprisi İnce’nin Memleket Hareketi’nden beklentisini ortaya koyar: Eylül 2020’den sonraki binici gün 1 haziran 2023 tarihine denk gelir ki o da tam olarak -eğer zamanında yapılırsa-2023 seçimlerinin yapılacağı günlere denk gelmektedir. İnce o günlerde şunları dile getirir:

Eski CHP Yalova Milletvekili ve partinin son cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, Ankara’da düzenlediği basın toplantısıyla “1000 Günde Memleket Hareketi”ni başlattığını açıkladı. “Bizim başlattığımız hareket bir muhalefet hareketi değildir. Parti içi muhalefet hareketi hiç değildir. Amacımız umutsuzluğu yok etmek ve bir çıkış yolu göstermektir” diyen İnce, Türkiye’ye yeni bir seçenek sunduklarını söyledi.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde başarısız olan, CHP Genel Başkanlığı hayalleri suya düşen İnce’nin Memleket Hareketi de tavsadı -ki siz bu satırları okuduğunuz gün Memleket Hareketi’nin 696. Günü olmalıydı ama hareketin yerinde yeller esmekte- ve 17 Mayıs 2021’de (Memleket Hareketi’nin 256. gününde) Memleket Partisi kuruldu.

2022 yılına ortalarına gelindiğinde Memleket Hareketi Partisi’nin de gazı bitti. Partinin genel sekreteri ve sözcüsü de dahil olmak üzere üst düzey yöneticilerin istifasının ardından İnce, inceden kendini Millet İttifakı’na pazarlama yoluna gitmekte. Diyesiymiş ki “Yavaş üçüncü seçimde kazandı. Kılıçdaroğlu 15 seçim kaybetti. Akşener’in bu beşinci partisi. Ben bir kere adayı oldum, kaybettim. Bana niye ikinci vermiyorsunuz?”[3]

Sayın İnce sıranızı bekleyiniz, mesela “ben” hiç ama hiç seçim kaybetmedim -çünkü hiçbir seçime girmedim, siyasetçi değilim, aman çaktırmayın! Senin hesapla benim Altılı Masa’nın cumhurbaşkanı adayı olmam gerekmiyor mu?

Altılı Masa’nın cumhurbaşkanı adayı ben olmalıyım, “Fıstık benim olacak binecem üstüne vuracam kırbacı”[4]Erdoğan da İnce’yi Yalova’ya kaymakam tayin etmeli, sonuçta Tayyip’in incesine Muharrem denmiyor mu?


[1] Mete Kaan Kaynar, “Tayyip’in İncesine Muharrem Denir”, Nokta Haber Yorumhttps://noktahaberyorum.com/tayyip-incesine-muharrem-denir-mete-kaan-kaynar.html, 20.05.2018.

[2] İnce’nin bu konudaki açıklamalarından birkaçı için Bkz.:Gazete Duvar(Haber), “Muharrem İnce’den CHP’ye: Arkamdan hançerlediler” https://www.gazeteduvar.com.tr/muharrem-inceden-chpye-arkamdan-hancerlediler-haber-1545115 11, Gazete Duvar, Aralık 2021, Hürriyet (Haber), Muharrem İnce’den CHP’ye sert sözler: Sırtımdan hançerlediler, 11 Aralık 2021, https://www.hurriyet.com.tr/gundem/muharrem-inceden-chpye-sert-sozler-sirtimdan-hancerlediler-41958819

[3]Gazete Duvar (Haber) “https://www.gazeteduvar.com.tr/ince-herkese-ucuncu-besinci-sansi-veriyorsunuz-da-bana-ikinci-sansi-niye-vermiyorsunuz-haber-1575467, Gazete Duvar, 30.07.2022

[4]Öksüzler, 1973 – Sezer İnanoğlu – Zeynep Değirmencioğlu – Ekrem Bora

Mete Kaan KAYNAR