Mezarlıklar Arasında Yaşamı Arayan Bir Kitap:ÖLÜM SOSYALİST İNTİHAR ANARŞİSTTİR
Filiz Kansu ölümü ve yaşamı içeriden tanıyan bir felsefeci. Antikacı, arkeolojik eser uzmanı, ressam, yazar, fotomodel, gece kulübü işletmecisi, eylemci ve Anarşist.
Yeni kitabındaysa Louis Lingg’den Maria Soledad Rosas’a, Kurt Cobain’den Gilles Deleuze’e, Arthur Cravan’dan Mayakovsky ve Yessenin’e, Van Gogh ve Lautreamont’dan Antonin Artaud ve Jack London’a, Mishima’dan Kosinski’ye yaşamını kendi elleriyle sonlandıran insanların hikâyelerini anlatıyor.
Kışlaları, cezaevlerini, akıl hastanelerini, ambulans sirenlerini, mermi çekirdeklerini bilen bir kalemden çıkma bu denemelerde, okuru yaşam ve ölüm arasındaki ince çizgide dolaştırıyor.
Kansu’nun kitabı, yaşamı anlayabilmek için ölümle yüzleşmekten kaçınmayanlara seslenen bir gerçeklerle yüzleşme kılavuzu.
Kitabın Ön Sözünde Filiz Kasu şunları yazıyor.
Her kitapta işaret edilen sözcüklerin arkasında bir anlam, bir derinlik olmalıdır.
Kitap yazmak, beynini ve ruhunu da ortaya koymak oluyor bir anlamda.
Bir kitap yazıp başkalarının okumasını sağlamak; insanlara hala inanıyor, güveniyor, onlardan umut kesmiyor olmaktır çünkü.
Benim kitaplarımda anlatının ileriye doğru olan hızı, bazen zamansal geri gönderimlerle frenlenebilir. Tanıklıklarımdan, yaşanmışlıklarımdan, edinimlerimden unsurlara rastlanır kitaplarımda. İşaret edilen anlam ise, hayatımın tümüne yayılan özgürlük tutkusu ve başkaldırıdır.
Bütünü kavramak amacıyla, zamanın üstünde duran ve kendi ekseni etrafında ağır ağır dönen bir plak izlenimi yaratır. Durum, zaman ve mekân algımız sürekli değişim gösterir.
Bu değişimler, ileri gönderimler ve geri dönüşlerle anlarız ki her devinim bizi ileriye doğru götürmez; bazıları zihnimizi geriye, geçmişe götürmektedir.
Yaşamı kavrayabilmek amacıyla, bilinmeyenden yola çıkarak bilinmeyeni sorgulatan felsefeye başvurmanın, günümüz dünyası karmaşasında bir gerçeklik uzamı yaratabileceğine inanıyorum. Felsefeye başvurmak ve bilgiyi kullanarak yaşamla başa çıkmak, varoluşu daha derin ve anlamlı kılabilir.
Çünkü felsefe, ölmeyi öğrenme sanatı olduğu kadar, yaşamı da öğrenebilme sanatıdır.
Ve aslında, hiç de bildiğimizi sandığımız gibi değildir yaşam.
Yaşam da en az ölüm kadar kapsamlı bir bilinmezliktir.
Duyumsayabilen, sorgulayan, araştıran, gözlemleyen insanlar da hayatın getirdikleri karşısında tökezleyebilir. En duyarlı olan insandan, en duyarsızına kadar her insan benzer içgüdülere sahiptir. Her insan ürker, korkar, endişelenir, öfkelenir, acı çeker, nefret eder, âşık olur, üzülür, ağlar, güler, sevinir… Her insan hayal kırıklıkları yaşar kendi dünyasında. Fakat yine de yaşamaya devam eder. Bazıları intiharı seçse bile; tüm korkulara, mutsuzluklara, yalnızlığa ve hatta deliliğe rağmen, hayatta kalma arzusu ölümden çok daha etkindir.
Ölümün, fakirlerin evlerini de kralların saraylarını da aynı adımlarla ziyaret ettiğini söyler, Roma’lı Horatius. Bence de ölüm mutlaka ziyaret eder herkesin evini, her eve mutlaka uğrayarak dağıtır ölümü, Sosyalist bir tavırla. Oysa intihar, yaşama olduğu gibi ölüme de çelme takan bir isyan biçimidir. İntihar bir başkaldırı, Anarşist bir eylemdir.
Bireysel yapının sonucu gibi algılansa da, gerçekte intihar, toplumsal yapının üretimidir.
Evet, bizler belki geçmişe dönemez, anımsadığımız ölüleri geri getiremeyiz; fakat yaratılarımız aracılığıyla onların sesi olabiliriz.
Aynı düşüncelerle kaleme aldığım bu kitapta sahiplenilmeyen ölüleri anmak istedim.
Biliyorum ki; tanık olduğum bunca ‘seçilmiş’ ölümün ardından, ruhum ancak böyle huzur bulacak.
Ölüm Sosyalist, İntihar Anarşisttir
Filiz Kansu
Mephisto Kitaplığı
Eylül 2013
386 sayfa
- Bilim İnsanları, Bazı Kişilerin Neden Covid Olmadığını Buldu - 21 Haziran 2024
- Tüketicinin İyimserliği Azalıyor - 21 Haziran 2024
- Akşener, Erdoğan’dan Ne İstedi? - 7 Haziran 2024