“Kendi mahallesinde kaybolanlar, şehrin sokaklarında rehber olamaz.”
Modern siyaset, bireylerin ve grupların kimlik, aidiyet ve taleplerini siyasal sistem içinde ifade edebildikleri bir mekanizmayı gerektirir. Ancak, bu ifade kanallarının işlevsiz hale gelmesi, partiler ile tabanları arasında bir temsil krizine yol açabilir. Yukarıdaki alıntı, bu krizi ve siyasette figüranlık rolünün nasıl işlediğini vurgulamaktadır.
Siyasette aktörlük, bireylerin veya grupların siyasi karar alma süreçlerinde etkili olmasıdır. Aktör olabilen birey veya gruplar, yalnızca temsil edilmekle kalmaz, aynı zamanda siyasal mekanizmayı şekillendirebilir. Buna karşın figüranlık, bu süreçlerde yalnızca “görünürde” bir rol oynamak anlamına gelir. Figüranlık, özellikle marjinalleştirilen bireyler veya gruplar için yaygın bir durumdur.
Bu bağlamda, “kendi mahallesinde figüran bile olamayıp şehirlerde figür yapılanlar,” temsil krizini derinleştiren bir durumu ifade eder. Bu kişiler, hem kendi çevrelerinde etkisizdir hem de şehir siyasetinde yalnızca dekoratif bir unsur olarak kullanılır. Böyle bir tablo, siyasal yapının temsiliyet mekanizmalarının zayıflığını yansıtır.
Siyasal partilerin tabanları, genellikle belli bir ideolojiye, kültüre veya ekonomik çıkar grubuna dayanır. Ancak bu tabanlar, yalnızca fiziksel bir kitle olmaktan ziyade, partinin varlığını ve politikalarını meşrulaştıran bir sosyal zemindir.
Bir taban, liderliğin ideolojik tutarlılığını ve sosyal aidiyetini sorgular. Ancak partilerin yerel dinamikleri göz ardı ederek, dışarıdan figüranlar ithal etmesi, bu taban ile liderlik arasındaki güven bağını zayıflatabilir. Bu durum, şu sonuçlara yol açabilir:
Taban, kendisini partinin politikalarında görememeye başlar.
Parti, tabanın sosyolojik özelliklerinden kopar ve yerel sorunlara yabancılaşır.
Güvensizlik, seçmenlerin siyasetten uzaklaşmasına neden olur.
Kimlik, bireylerin ve grupların sosyal ve siyasal bağlamda kendilerini tanımladıkları bir unsurdur. Bu bağlamda, siyasal temsil mekanizması, bireylerin kimliklerini siyasal düzeyde ifade edebilecekleri bir platform sunar. Ancak bu platformun, yukarıdaki alıntıda ifade edildiği gibi, figüranlar üzerinden şekillendirilmesi, tabanın kimlik krizini derinleştirir.
Bu krizi besleyen temel unsurlar:
Yerelden yetişen ve topluma aidiyet hissi veren liderlerin yerine, dışarıdan gelen figüranlar seçildiğinde, siyasal yapının temsiliyet gücü azalır.
Figüranlar, genellikle halkın günlük sorunlarına vakıf olmayan bireylerden oluşur. Bu, siyasetin topluma yabancılaşmasına neden olur.
Figüranlık kavramının eleştirisi, aslında liyakat tartışmalarını da beraberinde getirir. Liyakat, özellikle demokratik toplumlarda siyasal liderlik için temel bir gerekliliktir. Ancak siyasal figüranlık, bu ilkeyi ihlal eder. Figüranların yerel toplulukların çıkarlarını temsil etme yetkinliği sorgulanabilir.
Bu durum, şu sonuçları doğurur:
Partiye olan güven azalır, seçmenler arasında hayal kırıklığına yol açar.
Tabandaki hoşnutsuzluk, toplumsal çatışmayı artırabilir.
Figüranların siyasal karar alma süreçlerine etkisi sınırlı olduğundan, partinin işlevselliği zarar görebilir.
Siyasal sistemin figüranlık yerine aktörlük modeline geçiş yapabilmesi için bazı reformlara ihtiyaç vardır. Bu bağlamda:
Partiler, yerel dinamikleri anlayan ve bu dinamikler üzerinden siyaset yapabilen bireyleri desteklemelidir.
Tabandan gelen önerilerin ve liderlerin parti politikalarında daha etkili olması sağlanmalıdır.
Partiler, karar alma süreçlerinde sosyolojik verilerden yararlanmalı ve liyakat ilkesine dayalı atamalar yapmalıdır.
Tabanın siyasi süreçlere katılımını artırmak için eğitim programları ve sosyal projeler hayata geçirilmelidir.
Siyasal partilerin toplumsal temsiliyet mekanizmalarını güçlendirebilmesi, tabanın aidiyet hissinin artırılmasından ve liyakata dayalı bir liderlik modelinin benimsenmesinden geçer. Figüranlık anlayışı, kısa vadede bir partiye kazanç sağlayabilir gibi görünse de, uzun vadede toplumsal çatışmayı derinleştirir ve partinin siyasal etkisini zayıflatır.
- Siyasal Partilerin Sosyolojik Tabanı ve Figüranlık Sorunsalı - 31 Ocak 2025
- Ahlak Yoksa Yasalar Hiçbir İşe Yaramaz (Leges sine moribus vanae) - 17 Ocak 2025
- Anlamını Yitiren Kavramlar - 6 Ocak 2025