Ali Rıza Gelirli’den “İdeolojisiz”

İdeolojilerin gölgesinde kalan “tutulmamış yaslar, dilenmemiş özürler” toplumumuzu hasta ediyor. Tutulmamış tüm yaslarını tut; dilenmemiş tüm özürlerini dile. Zira hastalığımızın kaynağı, bu yaslar ve özürlerdir.

Ali Rıza Gelirli’nin “İdeolojisiz” kitabında, ideolojinin insanları, grupları ve sınıfları bir araya getiren, onları adeta bir yörüngeye oturtan güçlü bir bağlayıcı olduğunu anlatır. Bunu başarmak için tanrı gibi bir iradeye ihtiyaç vardır. İdeolojiyi bir tür yeryüzü tanrısı olarak görmekte sakınca yoktur. Diğer tüm tanrılar gibi ötekileştirmeden beslenir. Zulüm ve ötekileştirme, bu tanrının doğasında vardır. İdeoloji, keskinleştikçe tükenen bir bıçak gibidir.

Gelirli’ye göre, acı çeken insanlara ihtiyaç duyar ideolojiler. Hayatta acı çeken birinden daha tehlikelisi yoktur. Tarih bize göstermiştir ki, en büyük zalimler bu insanların arasından çıkar. Acı, iktidar olma arzusunu körükler ve hayatın gerçek boyutlarını görmeyi engeller.

Toplumsal yaşamda taraftar toplamak için ideolojiye çeşitli entelektüel kılıflar giydirildi. Böylece, seküler ya da uhrevi yaşamda bir tür duaya dönüştü. Yanılmak, kandırılmak ve hatta ölmek pahasına… Bir ömür boyu onun gölgesinde yaşam sürdü. Bilinçlerde yarattığı imge büyüleyiciydi. Sahte cazibesi belki de buradan geliyordu. Hükümsüz ütopyalar biriktirerek ve “anlam”ı tekeline alarak var oldu! Organik doğayla test edildiğinde tüm cazibesini yitireceği aşikardı. Ancak bunu görmek isteyen pek olmadı. Tutarlılığı teyit edildiğinde, hedeflerine ulaştığı ölçüde ölümden bile üstün tutuldu.

Ekosistemi bozan da, “insan denen zararlı”yı yaratan da aynı güç!

Evet, dünya adaletsizlik tarafından yönetiliyor. Çünkü dünya ideolojiler tarafından yönetiliyor. Sayfamızın yazarlarından da ola, Ali Rıza Gelirli’nin “İdeolojisiz” kitabında bu gerçeği gözler önüne seriyor.