Ayşegül Savaş, edebiyat dünyasında giderek yükselen bir yıldız. 2024 yılında yayımlanan üçüncü romanı The Anthropologists, (Antropologlar) yalnızca eleştirmenlerden değil, dünyanın dört bir yanındaki okurlardan da büyük övgü aldı. Roman, Barack Obama’nın 2024’te açıkladığı favori kitaplar listesinde yer alırken, The New Yorker, Time ve The Guardian gibi prestijli yayınların da önerileri arasında yer buldu.
Savaş’ın hem kişisel hem edebi yolculuğu, kimlik, aidiyet ve ev kavramlarına dair derin bir sorgulama sunuyor. BBC Türkçe’ye verdiği röportajda, The Anthropologists’in bu sorulara verdiği yanıtların izini sürmekle kalmayıp, modern hayatın ritüellerine dair bir meditasyon sunduğunu söylüyor.
Bir Göçebe Hayatın Edebiyatla Kesişimi
Ayşegül Savaş, İstanbul’da doğduktan sonra diplomat bir ailenin çocuğu olarak Londra ve Kopenhag gibi şehirlerde büyüdü. Lise eğitimini tamamlamak için yeniden İstanbul’a dönen yazar, üniversite eğitimi için ABD’ye gitti. Middlebury College’da antropoloji ve sosyoloji okuyan Savaş, daha sonra San Francisco’da çalıştı ve ardından Litvanya kökenli eşiyle Paris’e yerleşti.
Farklı ülkelerde geçen bu hayat, hem kişisel kimliğini hem de edebi anlatısını şekillendirdi. The Anthropologists, bu birikimlerin bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Savaş, kitabın temelindeki ev arayışını şöyle anlatıyor:
“Hayatımda hiçbir yerde beş seneden fazla yaşamamıştım. Paris’e taşındığımda ilk defa uzun vadeli bir düzen kurma fikrini idrak ettim. Bu süreç, ev kavramını ve aile yapısını yeniden düşünmeme neden oldu. Karakterlerim de bu sorularla yüzleşiyor.”
Roman, Asya ve Manu isimli iki karakterin bir şehirde kendilerini ait hissedecekleri bir ev bulma yolculuğunu anlatıyor. Ancak bu arayış, yalnızca fiziksel bir mekânla sınırlı değil; yeni bir kültüre, ilişkilere ve hayatın anlamına dair derin bir sorgulama içeriyor.
Edebiyatın Sessiz Gücü
Savaş, The Anthropologists’i “günlük hayat ve ufak mutluluklar üzerine sessiz bir kitap” olarak tanımlıyor. Bu “sessizlik”, eleştirmenler tarafından da dikkat çekici bulunuyor. The Guardian, romanı “modern hayat ve modern aşk üzerine bilgili ve zarif bir meditasyon” olarak nitelendirirken, The New York Times “büyüleyici” ifadesini kullanıyor.
Edebiyat eleştirmeni Deniz Gündoğan İbrişim, Savaş’ın romanını, “Kimlik inşa etmenin ne demek olduğunu sorgulayan evrensel bir hikâye” olarak değerlendiriyor. Ona göre, The Anthropologists modern edebiyatın “hayatın önemsiz görünen detaylarını kucaklama” yaklaşımının bir kutlaması.
Savaş, yazma sürecini de bir “ev inşası” olarak tanımlıyor:
“Bir kitap yazarken kendime geçici bir ev inşa ettiğimi hissederim. Kitap bittiğinde o evden ayrılırım, ardından yeni bir sığınak arayışına girerim.”
Edebi Anlatıda Yenilikçi Perspektifler
Savaş’ın edebi üslubu, çağdaş dünya edebiyatında sıkça karşılaşılan derin içsel monologlardan uzaklaşıyor. Yazar ve eleştirmen Kaya Genç, Savaş’ın yazılarını “tüm dikkati dış dünyaya çeviren bir perspektif” olarak tanımlıyor. Genç’e göre, Savaş’ın anlatımı, karakterlerin iç dünyasını minimal bir şekilde sunarak okurun dikkatini çevresel detaylara yönlendiriyor.
Bu yaklaşım, özellikle göçmenlik, aidiyet ve çokkültürlülük temalarını işlerken dikkat çekici bir yenilik sunuyor. Savaş, bu detayların ilhamını farklı kültürlerden gelen arkadaşlarının hayatlarından aldığını söylüyor:
“Karakterlerimin ritüellerini, arkadaşlarımın günlük rutinlerinden esinlenerek oluşturdum. Pizza ısmarlayıp dizi izlemek ya da sabahları rüyalarını anlatmak gibi küçük anları hikâyeme keyifle ekledim.”
Savaş’ın edebiyat serüveni 2019 yılında yayımlanan ilk romanı Walking on the Ceiling ile başladı. Ardından gelen White on White ve 2024’te yayımlanan iki kitabı, The Anthropologists ve The Wilderness, yazarın uluslararası arenada tanınmasını sağladı. Bugüne kadar altı dile çevrilen eserleri, edebiyat dünyasında dikkatle takip ediliyor.
Kimlik, Aidiyet ve Yabancılaşma Üzerine
Savaş, eserlerinde kimlik ve aidiyet temalarını işlerken, bu kavramları egzotik bir mesafeden incelemenin kendisine keyif verdiğini belirtiyor:
“Kimliklerimizin katmanlarını keşfetmek ve kültürler arasında bir köprü kurmak benim için hem kişisel hem edebi bir meydan okuma. İnsanların evlerini ve hayatlarını inşa etme süreçlerini antropologların bir kabilenin ritüellerini incelediği gibi gözlemliyorum.”
The Anthropologists: Edebi Bir Yolculuk
Ayşegül Savaş’ın The Anthropologists ile sunduğu evrensel hikâye, yalnızca bir ev arayışını değil, modern hayatın karmaşıklığını ve insan ilişkilerinin dokusunu da derinlemesine inceliyor. Obama’nın favorileri arasında yer alması, kitabın başarısını simgeleyen bir detaydan fazlası; bu hikâye, çağdaş edebiyatın önemli bir parçası haline gelmiş durumda.
Türk okurlarıyla da buluşması beklenen The Anthropologists, dünya edebiyatının yükselen seslerinden biri olan Ayşegül Savaş’ın, edebi mirasına güçlü bir katkı sunuyor.
- NHY / BBC Türkçe, The New Yorker, The Guardian, Time Dergisi, Kaya Genç’in Edebiyat Eleştirileri