Türkiye ve Suriye Arasında Yeni Dönem: Ortak Hedef Kürtlerin Özerkliği

Suriye’de Esad rejiminin devrilmesinin ardından yeni dönemin işaret fişekleri atılmaya başlandı. Ahmed el-Şaraa’nın geçici cumhurbaşkanı olarak göreve gelmesi, sadece Suriye içindeki güç dengelerini değil, aynı zamanda bölgesel ilişkileri de yeniden şekillendiriyor. Türkiye, Esad sonrası Suriye’nin inşasında kritik bir rol oynarken, bu yeni dönemde öncelikli hedeflerini Kürtlerin özerklik girişimlerini engellemek ve mültecilerin dönüşünü hızlandırmak olarak belirledi.

Alman haber portalı Zeit Online’da Mathis Gann imzasıyla yayınlanan köşe yazısı, Suriye’nin yeni Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şaraa’nın dış politika hamlelerini ve bu bağlamda Türkiye ile ilişkilerini mercek altına alıyor. Yazıya göre, el-Şaraa, hem Suudi Arabistan’a hem de Türkiye’ye yaptığı ilk yurt dışı ziyaretlerle, ülkesi için yeni bir stratejik yön belirleme çabasında. Bu adımlar, Şaraa’nın İran destekli ittifaklardan uzaklaşarak Türkiye gibi bölgesel güçlerle iş birliğini artırmayı hedeflediğini gösteriyor. Ancak yazının öne çıkan noktası, Türkiye-Suriye ilişkilerindeki temel motivasyonun, Kürtlerin Kuzey Suriye’deki özerklik girişimlerine karşı ortak bir duruş sergilemek olduğuna dikkat çekiyor.

Türkiye’nin Desteklediği Bir Lider: Ahmed el-Şaraa

Ahmed el-Şaraa, yazıda eski Suriye lideri Beşar Esad’ı devirmesinin ardından geçici cumhurbaşkanı olarak tanıtılıyor. El-Şaraa’nın, Türkiye’nin desteğiyle güç kazandığı ve Hajat Tahrir eş-Şam (HTŞ) adlı örgütün liderliğinden devlet başkanlığına geçiş yaptığı belirtiliyor. HTŞ’nin geçmişte El-Kaide bağlantılı olduğu hatırlatılırken, Türkiye’nin bu örgütle ilişkilerinde radikal bir değişim yaşandığına vurgu yapılıyor. Özellikle Esad’ın düşüşünden sonra Ankara’nın, HTŞ ile iş birliğini artırarak Şaraa’nın liderliğini uluslararası arenada kabul ettirme çabalarını hızlandırdığı aktarılıyor.

Erdoğan’ın Gündemi: Kürtler ve Güvenlik

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye’deki temel hedefinin, Kürtlerin Kuzey Suriye’de özerklik girişimlerini engellemek olduğu belirtiliyor. Yazıya göre, Türkiye, Kürt güçlerinin kontrolündeki bölgeleri tehdit olarak görmeye devam ediyor. Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) özellikle IŞİD’e karşı kazandığı başarılarla büyük bir alanı kontrol ettiği ve bu bölgelerde özerk bir yönetim kurduğu ifade ediliyor. Türkiye’nin ise bu yapıyı, ülkenin güneydoğusunda benzer özerklik taleplerini körükleyeceği endişesiyle bertaraf etmeye çalıştığı belirtiliyor.

Erdoğan’ın Suriye politikasındaki bir diğer önceliğinin, Türkiye’de yaşayan yaklaşık üç milyon Suriyeli mültecinin geri dönüşünü hızlandırmak olduğu ifade ediliyor. Yazıda, Esad’ın devrilmesinin ardından sadece birkaç on bin mültecinin Suriye’ye geri döndüğü ve Türkiye’nin bu konuda daha somut adımlar atmayı planladığı aktarılıyor. Ancak yazara göre, Türkiye’nin asıl meselesi mültecilerden ziyade Kürtlerin bölgedeki etkinliğini azaltmak.

Bölgesel Dinamikler ve Uluslararası İlişkiler

El-Şaraa’nın Suudi Arabistan ve Türkiye ziyaretleri, Suriye’nin bölgedeki yönelimi açısından önemli bir mesaj olarak değerlendiriliyor. Yazıda, Şaraa’nın İran’ın etkisinden uzaklaşmaya çalıştığı, bunun yerine Türkiye ile ekonomik ve siyasi iş birliğini güçlendirme peşinde olduğu belirtiliyor. Türkiye’nin, NATO üyesi olmanın getirdiği avantajları kullanarak Suriye’deki yeni yönetimi uluslararası alanda tanıtma konusunda önemli bir rol üstlendiği ifade ediliyor. Ancak bu durumun, HTŞ’nin İslamcı kimliği nedeniyle Batı’da tepkiyle karşılandığı ve Türkiye’nin bu konuda eleştirildiği de yazıda vurgulanıyor.

Yeni Bir Rejim mi, Yeni Sorunlar mı?

Yazının sonunda, Türkiye’nin Suriye’de HTŞ destekli bir yönetimle iş birliği yapmasının uzun vadede nasıl sonuçlar doğuracağı konusunda soru işaretleri olduğu ifade ediliyor. Özellikle HTŞ’nin İslamcı politikalarının, Suriye’de azınlık haklarını ve demokratik reformları tehdit edebileceği belirtiliyor. Aynı zamanda, Kürtlerin ve diğer azınlıkların bu süreçte marjinalize edilmesinin, bölgedeki istikrarsızlığı artırabileceği konusunda uyarılar yapılıyor.

Zeit Online’da yayınlanan Mathis Gann imzalı yazı, Türkiye’nin Suriye politikasındaki yeni dönemi, Kürt sorunu ve bölgesel güç dengeleri bağlamında derinlemesine ele alıyor. Yazıya göre, Türkiye’nin Esad sonrası Suriye’de oynadığı etkin rol, hem bölgesel iş birliğini hem de uluslararası arenadaki ilişkileri şekillendirecek gibi görünüyor.

  • NHY / zeit.de