Kalabalıklaşan Pragmatizm

Barthes punctum effect demişti fotoğraf analizinde öne çıkan, çıkartılan, odaklanılan şeye.

Bu fotoğrafın odaklandığı ne?

Yükselen alevler mi?

Alevlerin yarattığı birleştirici ilkel çağrılarla kendisinden geçmiş kurban isteyen KALABALIKLAR MI?

KALABALIKLARA yoğunlaşalım.

İtaat ve biat halleri, iktidara güç veren, iktidarla güçlenen kalabalıklar.

Bakınca iliklerime kadar hissettiğim o günden bu güne , günümüzü de inşa eden iktidar- kalabalık olanın toplumsal bağlantılarını görüyorum.
Stratejik birliktelikler; genellikle çıkar, ama bazen sembolik anlam dünyalarına oynayan kalabalıkların bilinç dışını harekete geçiren İKTİDAR stratejileri, iktidarın stratejilerine teşne olan KALABALIK.

Köken, kaynak ne derken;
Bu topraklardan olmayıp , bu topraklara yerleşip ama bu topraklarda kültürel -estetik değerler yaratamayanları görüyorum.

Daha göreceğimiz halleri (mizi) görüyorum.

Her an güzel olanı, yaşama ait olanı yok edecek, fırsat bulunca yıkıma dönüşen kalabalık oluşlara dönüşen haller. İktidar, iktidar oluyorsa onların bu negatif anlamda yıkıcı enerjileri ile oluyor,

Metelik kapitalizm halleri, hybride, melez haller.

Tarım toplumuna ait değerlerin en kötü olanları ile eklemlenmiş kapitalizmin zaten kötü olan değerlerinin garip bir bileşimi olan KALABALIKLAR ve KALABALIKLARDAN güç alan İKTİDAR, İktidarca harekete geçirilen kalabalık oluş halleri.

Bu melez oluşun açığa çıkış halleri islam, muhafazakar, ırkçı, ataerkil gibi oldukça farklı biçimleri eş zamanlı içinde taşıyan ve ama hep durum/şartlara göre hızla değişen haller.

Adını koyalım bu bu sayılanların herbirine duruma göre dönüşen PRAGMATİZM. Pragmatizm oportünizm değil. Çünkü bir şeye inanıp, güç/iktidar karşısında konum değiştiren değil, hep yüzergezer hepsinden biraz ama gereken bir durumda gerekeni oynayan garip olmaya çalışan , ama bunu ancak kalabalık bir güç olduğunda saldırgan Özne OLMAYAN özneye öykünen haller.

Yani Pragmatizm yaşam felsefeleri olmuş.

Ne diyesin geliyor ;

“Onlar ki” diye başlayan güzellemelerinin toprakları değil yaşadığımız topraklar.

‘Ey halk uyan” denince uyanacak da değil,

Uyanma halleri daha çok para, daha çok mülk, daha çok güç, daha çok erkek egemen oluş. YAni PRAGMATİZM
Ve kötü olan da şu UYANDILAR, bilinçli bir kötülük-pragmatik oluş içinde yaşıyorlar.
Gündelik mantığın dili ile itaat ve biat arası tüm oluş halleri her an sızlanma ile dile gelen ayakta kalma kaygıları.

Sivas katliamı ve yeni öğrendiğim ifade ile POGROM,

“Orhan Gazi Ertekin der ki; Sivas Bir Pogromdur! Sivas 2 Temmuz 1993 bir katliam değildir. Bir pogromdur. Aradaki fark ise şiddetin “kamu”sal destek, kurumsal müdahale ve toplumsal hazırlıklarının bir arada ve birlikte yürütülmesidir. Pogromda şiddet hareketleri genellikle yasalar (örn. Irk yasaları) kurumsal destekler ( resmi görevlilerin tutarlı ve sürekli dahli) ve toplumsal taleplerle(lincin meşrulaştırılması) devam ederek kalıcı ve sürdürülebilir bir “siyasal sistem”e dönüşür. Dolayısıyla katliamdan daha fazlası vardır pogromda” (Orhan Gazi Ertekin)

KALABALIĞIN yaptığı, KALABALIĞA yaptırılan.

Orada onların yaptığı bir şey, ama o orada olanı hepimiz yaşıyoruz kendi renk-çeşitliliğimizde.

Geçmiş ile şimdinin tüm olumsuzlukları ile kuşatılmış bir anda harekete geçiyor/geçirilecek ÖZNE olamamış KALABALIK oluşlar.

Bu fotoğraf insan oluşun pragmatizmin KALABALIK bir biçime dönüşmesi ve ‘ben’ oluşum azaldığı bir toplum halini gösteriyor.

Bu duygu-düşünceler içinde sayıklama halinde konuşma, konuşma hallerimiz

Fuat ERCAN