Bu sorunun cevabını bulmak için süreci irdelemek gerekiyor. Türkiye Paris İklim Anlaşmasını 22 Nisan 2016 tarihinde imzalamasına rağmen hala onaylamadı. 7-18 Kasım arasında Marakeş’te toplanacak olan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) 22. Taraflar Konferansı, Paris Anlaşması’nın da ilk taraflar konferansı olacak. Bu konferansta ülkemizin, gelişmekte olan ülkeler grubuna alınması talebi de görüşülecek.
G20 Üyesi Olması nedeniyle Gelişmiş Ülke Grubundadır.
Türkiye, Paris Anlaşmasını onaylamayan tek OECD ve G20 üyesi. Hem G20 üyesi ülkeler grubundan görünüyor. Hemde Paris İklim Anlaşmasına göre Yeşil İklim Fonuna katkı sunması gereken ülkeler grubundan olması dolayısıyla, bu yasayı meclisten geçirmeyen tek G20 ülkesiydi. Fona katkı sunma yerine, fonda destek talebinde bulunan ülke olarak görülmektedir.
Paris Anlaşması kapsamında gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelere 2020 itibari ile 100 milyar ABD doları/yıl destek sunuyor olması gerekecek.İşte bu destek gelişmekte olan ülkelere verilerek, iklim krizinin nedeni olan Karbon emisyonunu düşürmesine yatırım yapılacaktı.
Yeni Dönemde Gelişmekte Olan Ülke Görünümündedir.
Bakan Kurum ise, Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadele için ortak çabalara katılmayı taahhüt ettiğini hatırlattı: “Burada en büyük beklentimiz, Yeşil İklim Fonu altındaki finans desteğine erişimimizi sağlayacak kararın Polonya’da alınmasıdır. Bu, Paris Anlaşması’na taraf olma sürecimize ivme kazandıracaktır.” Yani kısaca burada bulunmamız için Fondan bize finansal desteğin sağlanması gerktiğini açıktan vurguluyor. “Gelişmiş ekonomimiz” diye haykıranlar, gelişmemiş ekonomi vurgusuyla kredi peşine düşmüşler.
Türkiye’nin, dünyanın gelişmiş 20 ekonomisi arasında (G20) yer alırken, yeşil iklim fonundan yararlanmak için, birçok kırılgan Afrika Ülkesi ile aynı kategoride değerlendirilme çabası içine girdi. Bu çaba ise o dönem kabul görmediği için, bu konuda bir ışık olmadığı da anlaşılmıştı. Ancak bugün yine aynı çaba içine girilmiştir. Türkiye Gelişmiş ülke statüsü yerine, gelişmekte olan ülke statüsüne geçmek için müracaatta bulunmuştur. Bu kabul görürse, geçmişte Yeşil İklim fonuna destek sunması gereken Türkiye, bu kere Yeşil fondan destek almış olacak. Her fırsatta ülkemizi “ekonomisi gelişmiş en iyi 10 ülkesi içine sokma” naraları atanlar, şimdi bundan vaz geçip, fondan destek almak için, gelişmekte olan ülkeler grubundan görünmeye çalışıyorlar. Bunu önümüzdeki süreçte göreceğiz…
Ülkemiz En Fazla Karbon Emisyonu Havaya Salan Ülkeler İçindedir.
Yine TÜİK’in bugün açıkladığı verilere göre Türkiye’nin karbon salımını başlıca etkileyen Linyit kömürü üretimi sadece Temmuz ayında 5 milyon 478 bin 675 ton olarak gerçekleşti. Üstelik üretim de bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 2,1 arttı.
Taşkömürü koku satılabilir üretimi de Temmuz ayında 393 bin 233 ton olarak gerçekleşti. Bu üretim bir önceki aya göre yüzde 5,6, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 3,7 arttı.
Taşkömürü koku ithalatı da Temmuz ayında bir önceki aya göre yüzde 71,2, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 211,1 arttı.
Türkiye’de karbondioksit (CO2) eşdeğeri olarak 2018 yılı toplam sera gazı emisyonu 1990 yılına göre yüzde 138 artış gösterdi.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre 1990 yılında kişi başı karbondioksit eşdeğer emisyonu 4 ton/kişi olarak hesaplanırken, bu değer 2018 yılında 6,4 ton/kişi olarak hesaplandı. 1990’da 219,2 milyon ton olan toplam sera gazı emisyonu 2018 yılında 520,9 milyon tona yükseldi. Yukarıdaki verilere göre, Ülkemizin bunu azaltması ve karbon salınımını azaltması gerekirken, Paris İklim Anlaşmasını imzalamasına rağmen, Mecliste geçirmediği için, bu yükümlülükten kendini kurtarmıştı. Kullanılan kömür ve kömürle çalışan termik santrallerden dolayı, iklim krizine neden olan ülkeler içinde önde görülmektedir. Termik bacalarına filtre takmaları yönünde esnek bir tutumla, havaya salınan karbon emisyonu her geçen yıl artarak bugüne gelinmiştir. Hala Kömürlü Termik santralleri yapmakta ısrarda devam etmektedir. Bu ısrarlarına rağmen, Paris İklim Anlaşmasının getirdiği düzenlemeleri yerine getirmeyi ve karbon emisyonunu nasıl azaltacaktır? Bunlar soru olarak önümüzde durmaktadır…
- Zeytinyağlı Yerim, Ama Zeytinliklerden Vazgeçemem! - 10 Nisan 2022
- Yasadışı Yaşamımdan Geçen Sekiz Yıl - 2 Nisan 2022
- Maden Şirketleri ;Rehabilite Değil, Cehennem Çukurlarını Arkalarında Bırakıyorlar!!! - 18 Mart 2022