Seçimli demokrasi ve ittifaklar

Seçimlerin demokratik olup olmadığını belirleyecek olan bazı evrensel ilkelerden söz edilebilir. Bunlardan biri, seçimlerin genel oya dayalı olması ve yurttaşlar arasında herhangi bir ayrım yapılmaksızın herkese oy kullanma hakkının verilmesidir. İkincisi, kesintilere uğramadan önceden belirlenmiş bir periyotla seçimlerin yapılması ve halkın isteğine göre öne alınabilmesidir. Üçüncüsü, herkese serbestçe propaganda tanınması, seçimlere katılacak kişi ve partilere hiçbir şekilde ayrıcalıklar ve yasaklar getirilmemesidir. Dördüncüsü, gizli oy, açık sayım ilkesinin geçerli olması, yani oy verecek kişinin her türlü baskı ve etkiden uzak olarak özgürce oyunu kullanabilmesidir. Beşincisi, seçime katılan parti veya bağımsız adayların güçleri oranında parlamentoda temsil edilmeleri, yani temsilde adalet ve eşitlik ilkesinin geçerli olmasıdır.

Bir ülkede yönetilenler için yönetenlerin nasıl belirleneceği yöntemi, siyasal rejimin niteliğini ve esas olarak da çoğulcu karakterini gösterir. Seçimlerin genel amacı, kullanılan her oyun temsil ettiği siyasi tercihin bir şekilde parlamentoya yansıtılmasıdır. Ancak Türkiye gibi, ülkenin ekonomik ve siyasal istikrarı adına seçimlere misyon yüklenerek yüksek barajlara, baskın seçimlere ve güvenliği olmayan olağanüstü rejim standartlarına göre oluşturulan seçim sistemleri demokratik temsili dikkate almıyor.  Dolayısıyla birinin iktidar olduğunda diğerlerinin sadık muhalefet görevini ifa ettiği, bütün çabalarını rejimin rehabilitasyonu için harcadıkları, lider tahakkümüne dayalı egemen sınıf partiler hiyerarşisine göre oluşan oligarşik sistemlerde, demokratik ilişki ve işleyiş kuralları geçerli değil.

Siyasal partilerin seçimle iktidara gelmeleri ve yine seçim yoluyla iktidardan gitmeleri, demokrasinin tüm kurum ve kurallarının herkes için geçerli olduğu demokratik bir sistemde mümkündür. Seçimle gelip seçimle gitmeyen veya uzun yıllar iktidarda kalan, iktidara gelişlerini de iktidarda kalıcılaştırmalarını da “demokrasi kuralları” ile izah eden diktatörlerin varlığı, bu gerçeğin önemini artırmaktadır. Genel oya dayalı olarak gizli oy, açık sayım ve yargı denetiminde yapılan periyodik seçimlerin geçerli olduğu bir ülkede partiler, demokratik kurallara göre iktidara geleceklerine ve yine aynı kurallara göre iktidarı bırakmaları gerektiğine inanmak zorundadır.

Demokrasiyi sadece bir iktidar aracı olarak gören ve iktidarın nimetlerinden yararlanmayı başlıca amaç haline getiren bir parti iktidarını bırakmak istemezse siyasal ve toplumsal meşruiyeti ortadan kalkar. İktidarı bırakmamak için kendisini tahkim etmesi halka karşı artan oranda zor kullanması anlamına geliyor. Bu durum bir yandan iktidarı daha ağır sorunlarla yüz yüze getirirken, bir yandan da muhalefetin demokrasi için direnme hakkına meşruiyet kazandırıyor. Ekonomik, sosyal ve siyasal sorunların giderek politik krizlere yol açması ve krizin ulusal, sınıfsal, etnik ve kültürel boyutuna bağlı olarak yeni iktidar alternatiflerini ortaya çıkarıyor. Belirli bir aşamadan sonra da siyasal ve toplumsal değişim kaçınılmaz hale geliyor. Bu bağlamda seçimle  iktidara  geldiği halde seçimle gitmemek için her yola başvuran ve herkes için geçerli olması gereken demokratik kuralları yok ederek totalitarizme yönelen AKP-MHP koalisyonuna karşı geniş bir demokrasi cephesinin kurulması önem kazanıyor.

Bir partinin seçimler sırasında veya seçimlerden sonra kalıcı ya da geçici güç ve eylem birlikleri şeklinde ittifaklar yapması, o partinin ideolojik ve siyasal ilkeleri, siyaset yapma tarzı, toplumsal gücü, imkanları ve devrimci taktileriyle ilişkilidir. Somut koşulların somut analizi doğrultusunda yapılacak ittifaklar, temel siyasal görevler, hedefler ve temsil edilen ulusal, sınıfsal, cinsel, etnik, kültürel ve inançsal dinamiklerin çıkarları dikkate alınarak yapılmalıdır. Seçim ittifakı teknik bir sorun değil, ideolojik, siyasal ve örgütsel boyutlarıyla bir anlayış, bir ilke sorunudur. İlkesiz birlikler kendisinden beklenenden daha farklı sonuçlar üretebilir ve hatta siyasal bir harekete yarardan çok, zarar da verebilir. Bu bakımdan birleşebilecek bütün güçleri bir araya getirerek ortak bir kulvarda kısa ya da uzun vadeli bir yürüyüş hattı yaratmayı amaçlayan bir seçim ittifakının siyasal zeminini oluşturacak somut ilkeleri ve bir eylem programı olmalıdır.

 

Şaban İBA