Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Sorunlar Araştırma Merkezi’nden Doç. Dr. Gökçe Uysal Araş. Gör. Yazgı Genç hocaların gerçekleştirdiği Türkiye’de maddi yoksunluk içerisindeki çocukları konu edinen araştırmanın (Araştırma Notu 18/225) Yönetici Özeti’ne göre Türkiye’de 2016 yılı verilerine göre 7,5 milyon çocuk, maddi yoksunluk çeken hanelerde yaşamaktadır; bu rakam ülkemizdeki her üç çocuktan birine tekabül ediyor.
Neymiş bu “maddi yoksunluk” diye sorarsanız, hemen cevap vereyim. Avrupa Birliği İstatistik Ofisi’nin (Eurostat)’ın maddi yoksunluğu ölçebilmek için kullandığı 9 kriteri var; bu kriterlerden 4’ünü sağlayamayan haneler maddi yoksunluk içinde sayılıyorlar. Araştırmacılar da Eurostat’ın bu kriterlerini kullanmışlar; kriterleri şöyle:
(1) kira ve faturaların ödenmesi,
(2) evin ısınma ihtiyacının yeterince karşılanması,
(3) beklenmeyen harcamaların karşılanması,
(4) her iki günde bir et, balık ya da protein eşdeğer gıdalarının tüketilebilmesi,
(5) evden uzakta bir haftalık tatil masrafının karşılanması,
(6) bir arabaya,
(7) bir çamaşır makinesine,
(8) bir renkli televizyona ve
(9) bir telefona sahip olunması (cep telefonu da dahil)
Bu kriterlere göre Türkiye, Avrupa’nın, 0-15 yaş aralığındaki çocukların en fazla şiddetli maddi yoksunluğa maruz kaldığı ülkesidir. Yukarıda da ifade edildiği gibi, çocukların %38 yani 7,5 milyon çocuk bu durumdaki hanelerde yaşamak zorunda kalıyor. Araştırmacılar, raporlarında, bu verileri Avrupa’daki oranlarla karşılaştırmalı olarak da sunmuşlardır. Tam “Avrupa bizi kıskanıyor!” durumu. Söz konusu tablo şöyle:
Şiddetli maddi yoksunluk çeken hanelerde yaşamak zorunda kalan çocukların diğer Avrupa ülkeleri ile kıyaslaması bir yana, bu yoksulluğun Türkiye içerisindeki dağılımı da ayrı bir tartışma konusudur. Araştırma sonuçları, batıdan doğuya doğru gittikçe çocuk yoksunluğunun arttığını göstermektedir. Güneydoğu’da bu oran %55,4’e kadar yükselmektedir. Bir başka ifade ile bölgedeki her iki çocuktan biri şiddetli yoksunluk şartlarının hüküm sürdüğü hanelerde yaşamlarını sürdürmek zorunda kalmaktadırlar.
Gökçe Uysal ve Yazgı Genç hocaların raporlarında yer verdikleri tablo şu şekildedir: