“Kars sokaklarında Ermeni mi avlayalım?”: Ermenistan’ın ünlü caz piyanisti Tigran Hamasyan’ın Ani Harabeleri’nde verdiği konsere bozulan Kars Ülkü Ocakları Başkanı’nın tehdidi.
“Hepiniz Ermeni’siniz, hepinizi öldüreceğiz!”: Cizre’deki ablukalar esnasında polis otoları tarafından Kürtlere günler ve geceler boyunca sokak sokak dolaşılarak megafonla yapılan psikolojik işkence.
“Burası Ermeni mezarlığı değil!”: HDP milletvekili Aysel Tuğluk’un annesi Hatun Tuğluk’un Ankara’daki cenaze törenine ırkçı-faşist saldırı düzenleyen gurubun attığı slogan.
“Ermeni piçi!”: Türkiye Cumhuriyeti’ndeki istisnasız her etnik kimlikten suçlu ya da suçlu olduğu düşünülen, gıcık olunan, kızılan, aşağılanmak istenen insana söylenen cümle. Herkesin en az bir işitmişliği, benim yüzlerce kez maruz kalmışlığım vardır. Kullananlar tarafından bir insana edilebilecek en kötü söz olarak görülür ve kullananın yüreğini ziyadesiyle soğutur.
“Benim de Ermeni komşularım var, bir zararlarını görmedim.”: En iyimizin söylediği, altında derin bir ötekileştirme ve aşağılama yatan sözde insanlık cümlesi.
Ve daha niceleri…
Hangi taşı kaldırsak, altında Ermeniler!
EVET! HANGİ TAŞI KALDIRSAK, HANGİ TAŞA BAKSAK, HANGİ TAŞA HAYRAN KALSAK ALTINDA, ÖNÜNDE, ARKASINDA ERMENİLER!
Bu ülkenin Doğu’sundan Batı’sına bütün bölgelerinde gördüğümüz, hepsi birer mimarî şaheseri olan yapılardan, “keşke burada yaşasaydık,” diye iç geçirdiğimiz güzeller güzeli evlere kadar bütün estetik harikası binaların sahipleri, mimarları, taş ustaları Ermeniler.
Büyülü Eski Mardin camileri, kiliseleri, konakları, çarşıları, abbara denilen sihirli sokakları, göz kamaştırıcı telkârileri…
Diyarbakır Sur’un hanları, havuzlu avlulu rüya gibi evleri…
Ülkenin dört bir yanında resmî daire ve okul olarak kullanılan bütün güzeller güzeli tarihî binalar…
Şarkılar, müzikler, danslar, yemekler, mezeler, incelikler…
Nalbantlar, müzisyenler, aşçılar, terziler, doktorlar, kuyumcular, demirciler, kunduracılar…
Bu ülkede bilime, sanata, mimariye, zanaata, estetiğe, el emeği göz nuruna dair ne varsa Ermeniler’in elinden çıkma!
Bu ülkeye zenginlik ve değer katan zekî, donanımla, çalışkan, yaratıcı insanların çoğu Ermeni… Mimar Sinan dahil…
EVET, BU ÜLKEDE HER TAŞIN ALTINDA, GÜZEL OLAN, MEDENÎ OLAN, NAZİK OLAN HER TAŞIN ALTINDA ERMENİLER VAR!
Biz ise onlara teşekkür etmek yerine başlarını taşla ezmeyi reva görmüş, o başı o taşın altından hiç çıkarmamaya da and içmişiz.
TAM YÜZ YILDIR!
Kürde kızdığımızda “Ermeni piçi”, hırsıza çıldırdığımızda “Ermeni dölü”, bir politikacıya bozulduğumuzda “hıh, o zaten Ermeni” demeyi en birinci vazife bilmişiz.
O Ermeni o taşın altından çıkmayacakkk!
O Ermeniyi o taşın altına sonsuza kadar gömmüşüz!
Oysa ki Ermeni Soykırımı’yla sadece bir halk kırılmamış, uygarlık yoluna müthiş bir darbe indirilmiş, insanlığın evrimi sekteye uğratılmış, bilim, sanat, zanaat, mimarî, estetik, aklınıza gelebilecek her türlü incelik katledilmiştir.
Nezaketin, zerafetin ipi çekilmiştir.
Yaşamın topyekün seyri değişmiştir.
Çünkü insanlığın güzel olandan vazgeçip kesin olarak çirkinde karar kıldığı bir yol ayrımıdır Ermeni Soykırımı süreci!
Cezasız kalırlığıyla, sonrasında Hitler’in Yahudi Soykırımı’na cüret etmesine yol açan, kullanılan insanlık dışı cinayet yöntemleriyle, Yahudilere uygulanan işkencelerin öncülü ve ilham kaynağı olan bir katliamlar silsilesidir.
İnsanlık 1915’ten önce iyiye ve güzele dair en azından bir ihtimal taşırken, 1915’te bütün kıymetli ihtimallerden vazgeçerek karanlıkla ittifak yapmıştır. Ve bu kötülüğün laneti, bu büyük suçun direkt ya da indirekt sorumlusu olan halklarla birlikte bütün insanlığın geleceğine mührünü basmıştır.
Çünkü bütün dünya bir kısmı kasten ve taammüden, bir kısmı cehaleti ve zaaflarıyla bizzat katil olmak, bir kısmı da korkaklığı ve adamsendeciliği ile seyirci kalmak suretiyle bu müthiş kıyımın bir parçası olmuştur.
Ve bu karanlık mühür, Ermeni olan, olmayan bütün insanların kaderini dağlamıştır!
Ermeni Soykırımı sadece bir halkın değil, insanlığın özsuyunun kurutulmasıdır.
Bir damlasında katkılarının olmadığı o özsuya doyamayan gözünü kan bürümüşler, son kalan damlaları da kurutmak istiyor!
“HEPİNİZ ERMENİSİNİZ! HEPİNİZİ ÖLDÜRECEĞİZ!”
Türk ve Kürt burjuvazisinin hemen tamamı Ermeniler’den talan edilen malların üzerinde yükseldiği, hemen her Türk ya da Kürd’ün atalarından biri ya da birkaçının elinde Ermeni kanı olduğu, kendisine geçmişten mülkler miras kalan insanların çoğunun bilerek ya da bilmeyerek Ermeniler’in mallarına malik olduğu, son süreçte Sur’daki dünya mirası tarihî evlerinin yerle bir, kiliselerinin talan edildiği, hâlâ evlerinde, harabelerinde define aranmaktan vazgeçilmediği bir gerçeklikte, Ermeniler’e bir karış mezarı çok görüyorlar.
“BURASI ERMENİ MEZARLIĞI DEĞİL!”
Yüz yıl önce nüfusları 1 milyonun üzerindeyken, bugün hepitopu 60 bin kadar bile kalmayan, Türklerden çok daha eski zamanlardan bu yana yaşadıkları kadim topraklarından ayrılmaya içleri el vermediği için bunca kötülüğe rağmen olanca zarafetleriyle aramızda direnmeye çalışan bu hazin insanların yüreklerine her fırsatta keder ve korku salmakta en ufak bir sakınca görmüyorlar!
80 milyonun içine, 60 bin Ermeni’yi sığdıramıyorlar!
“SOKAKLARDA ERMENİ Mİ AVLAYALIM!”
Birileri bir baş işareti yapsa, Allah Allah nidaları eşliğinde palalarına sarılacaklar yine!
“GEBER ERMENİ TOHUMU!”
“Seni talan etmelere, kanını içmelere doyamadım!
Ver!
Onu da ver!
Bunu da ver!
Şunu da ver!
Piyanonu da ver!
Kitabını da ver!
Kemanını da ver!
Bagetini de ver!
Karını da ver!
Çocuğunu da ver!
Canını da ver!”
Hepsini ver! Hepsi benim!
AH!
UR EIR ASTVATS!
NEREDESİN TANRI!
- Zübükler Her Yerdedir - 9 Mart 2024
- Hepimiz Dilberiz - 28 Ocak 2024
- Bu Kadar Şuursuzluk Akla Ziyan – Rabia Mine - 19 Ekim 2023