Büyük bir toplum mühendisliği eşliğinde gerçek gündemler algıda yanılgılar yaratılarak toplumdan gizleniyor. Yeni müfredat programı açıklandıktan hemen sonra laik, demokratik, bilimsel ve parasız eğitimi savunanların tepkileri toplum gündemine oturmuşken birden bire TEOG, YGS, LYS tartışmalarının gündemi belirlemesi; yargısıyla, yürütme ve yasamasıyla her konuda yetkili olan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanının emriyle sınav sistemlerinin değiştirilmesi asla rastlantı değildir. Bilerek, önceden tasarlayarak yapılan siyasi manevraların adım adım hayata geçirilişidir.
Algı yönetimi ve tuzaklar
İstiyorlar ki toplum içerikle değil biçimle ilgilensin ve siyasi amaçlarına daha kolay ulaşabilsinler. Doğrusunu isterseniz bu konuda da başarılılar. Toplumun küçücük bir kesimi dışında çoğunluk hazırlanan tuzağa düşerek yeni sınavların uygulanışıyla, soru sayısıyla, sınav tarihiyle, puanların nasıl hesaplanması gibi teknik konulara balıklama dalmış durumda. Toplum gerçeklerden uzaklaşırken iktidar hedefine odaklanmış durumda.
Nedir hedef?
Tümüyle anayasaya ters olan, laiklik karşıtı, dinci, şeriatçı, cinsiyetçi, piyasacı eğitim sistemini hayata geçirmek. Neredeyse tüm eğitim kurumlarına kendi kadrolarını yerleştirerek eğitime hakim olan Sünni İslamcı zihniyet; eğitim programlarını dinselleştirmekle kalmayıp tüm okulları diyanetin denetimine, gözetimine, açık faaliyetlerine yasal zeminler hazırladı, dini nikahı topluma dayattı, ana okullarına bile dini eğitim soktu, yetinmedi şimdi de İmam Hatip okullarına cami yaptırmanın yasal zemini hazırlamaya çalışıyor. Yani ülkenin her mahallesine birden çok cami yaptıran iktidar gözü kara bir biçimde medrese sistemine geçmeye hazırlanıyor.
Gündem saptırma taktikleri
İşte toplum gündemini sınavlarla meşgul etmesinin sebebi bu: Toplum uyusun; ırkçı, dinci, cinsiyetçi eğitim sistemi hayata geçsin. Dikkat edilirse sınavlarla ilgili bir çok konu bilinçli olarak netleştirilmeyip sürece yayılmak isteniyor. Bu sayede ekonomik, siyasi çöküşün, rantın yarattığı çevre felaketinin ve adım adım Ortadoğu’daki savaş batağına girmenin getireceği yıkımın, muhalefete yönelik sindirme politikasının toplumda yarattığı/yaratacağı olumsuz etkinin ve tepkinin azalacağını düşünüyorlar.
Oyun içinde oyun ve gerçekleri perdeleme yöntemleri
YGS, LYS yerine “Yükseköğretim Kurumları Sınavı”nın (YKS’nin) getirilmesi, TEOG yerine başka bir sınav sisteminin tartışmalarının yaygınlaştırılması, perde arkasında dönen oyunları gizleme politikasıdır. Ülkenin temel sorunu sanki sınavlarmış gibi sanal gündemlerle, tali sorunların tartıştırılmasıyla tek adam diktatörlüğünün gerçek yüzü gizlenmek isteniyor.
Görmeyen, duymayan, konuşmayan bir toplum istiyorlar
İstiyorlar ki hak ihlalleri, işsizlik, toplumu bunaltan zamlar, her geçen gün artan kadın ve iş cinayetleri, tarlasında otururken, bahçesini sularken “terörist” diye katledilen vatandaşlar; günlerce, haftalarca süren sokağa çıkma yasakları, kayyum atanarak el konulan belediyelerin iktidara yakın sermaye güçlerine yaptığı hizmetler ve bunu kamuoyuna duyurmak isteyen gazetecilere yapılan baskılar, fiziki saldırılar, tehditler; 10 Ekim katliamını protesto etmek için demokratik tepkisini gösteren kitlelere yapılan polis saldırıları ve tutuklamalar; İnsan Hakları Anıtı’nın demir bariyerlerle aylarca gösterilere, ziyaretlere yasaklanması, işlerini geri isteyen Nuriye ve Semih’in hayatlarını tehlikeye sokan tutukluluk hallerinin acımasız koşullarda devamı gibi ülkenin temel iç sorunları konuşulmasın.
Üniversite mezunu olup işsiz kalanların dramını, üniversiteye girmek için iktidarın yaz boz tahtasına çevirdiği sınav sisteminin kurbanlarının çığlığını bir sonraki yazıda dile getirmeye çalışacağım.
- Anadilde Eğitim Hakkı, Temel İnsan Hakkıdır - 18 Şubat 2020
- İşsiz, Güvencesiz, Geleceksiz Gençler - 8 Şubat 2020
- Yarıştırılmayı Değil Anlaşılmayı Bekleyen Çocuklarımız - 17 Ocak 2020