Anadilde Eğitim Hakkı, Temel İnsan Hakkıdır

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Genel Kurulu,1999 yılında aldığı bir kararla 21 Şubat gününü Uluslararası Anadili Günü” kabul etmiş ve 2000 yılından itibaren dünya çapında kutlanmaya başlanmış.

BM(Birleşmiş Milletler) üyesi 194 ülkeden 113’ünde birden çok resmi dil var. Birçok ülke, kendi ülkelerinde bulunan farklı dilleri koruma altına alırken, dillerin yaşaması için bu dillerle eğitim hakkını tanımış insanlara.

Uygar Dünya, dillerin yok olmaması için mücadele verirken, bizim ülkemizde ise “Anadilde Eğitim” hakkı yok sayılıyor, bırakalım kamusal alanda kullanılmasını, özel okullarda bile anadilde eğitime izin verilmiyor.

Yeni bir dünya keşfetmiyoruz! Eğitim dilinin ne olması gerekir, sorusunu belki de bu koca gezegende sadece biz soruyoruz. sorunun kendisi bir gariplik içeriyor. Ne demek eğitimin dili ne olacak? Ben çevremi ve dünyayı hangi dille sorgulamayı ve tanımayı öğrenmişsem, doğduğumda hangi dilde “anne” demişsem, rüyalarımı hangi dilde görüyorsam o dil benim anadilimdim. Dili tekleştirmek insanı tekleştirmektir. İnsanı tekleştirmek kültürlerin kardeşliğine göz dikmektir. “Tek dil, tek din ve tek bayrak“ insanlığın vardığı bu günkü düzeyle bağdaşamaz. Tam tersine dillerin, dinlerin, ülkelerin bir arada yaşama zorunluluğu vardır. Savaşların yakıp yıktığı gezegenimizi daha fazla yakıp yıkmasına, insanlığın, hakların, ulusların birarada yaşama şansını ortadan kaldırılmasına izin verilmemelidir.

Devletler hukukunda, uluslararası anlaşmalarda anadilde eğitim ve öğretim evrensel bir hak olarak yerini almışken; “Kürtçe eğitim ülkeyi böler” denilmeye hâlâ devam ediliyor. Bu nasıl bir tutarsızlık? Sen özel okullarda yapancı dilde eğitim vereceksin ülke bölünmeyecek; ama Kürtler kendi dillerinde eğitim yaptıklarında ülke bölünecek!

Dünyada birden çok dilde eğitim yapılmasından dolayı bölünen tek bir ülke göstermek mümkün değildir; ama anadilde eğitim hakkının yasaklandığı ülkelerde çatışmaların, ayrışmaların yaygın bir şekilde yaşandığı açıktır.

Kendisi Arap olmadığı halde Arapçayı sadece dinsel bağnazlığın bir aracı olarak kullanan kesimler, bu dilin öğretilmesi ve yaygınlaştırılmasında doğrudan devlet desteği alırken, Kürtlerin anadilde eğitim ve yaşamın her alanında kullanma hakkının zorla ellerinden alınması, Türkiye’nin demokratikleşmesini istemeyenlerin bir politikasıdır.

Sonuç olarak:
İnsan anadiliyle var olur, birden çok dille daha çağdaş daha uygar olur. Bir insan, yabancı dili yoksa yine de var olur; ama ana dili varken kullanamıyorsa kişilik bölünmesi yaşar, özünden kopar ki; bunun adı zorla asimilasyondur.