Türkiye’de Tarikat ve Cemaatler: Güçlenen Etki ve HoldikleÅŸme Tehdidi

Son yıllarda Türkiye’de tarikat ve cemaatlerin sayısı ve etkisi artmış durumda. Ãœlkede yaklaşık 30 aktif tarikat ve cemaat bulunduÄŸu ve bunlarla iliÅŸkili yaklaşık 2,6 milyon vatandaÅŸ olduÄŸu tahmin ediliyor. Bu grupların temel gelir kaynakları kendi iÅŸletmeleri ve bağışlar üzerine kurulu. Bazıları ise siyasetle iç içe geçmiÅŸ, özellikle iktidar partisiyle yakın iliÅŸkiler kurmuÅŸ durumda. ÖrneÄŸin, NakÅŸibendi tarikatının bir kolu olan Ä°skenderpaÅŸa cemaati, CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan ve birçok AKP üyesinin baÄŸlı olduÄŸu bir yapı olarak öne çıkıyor. Bununla birlikte, yeni SaÄŸlık Bakanı’nın da bu cemaatten geldiÄŸi biliniyor.

Bu artışın temel nedenlerinden biri, iktidarın dini vurgulayan söylemleri ve politikalarıdır. AKP’nin iktidara gelmesinin ardından dini eÄŸitim ve yayınlar artmış, dini vakıf ve dernekler desteklenmiÅŸtir. Bu da tarikat ve cemaatlerin faaliyet alanlarını geniÅŸletmiÅŸtir. AKP’nin dini söylemleri, yarattığı iklim ve uygulaya geldiÄŸi politikalar, toplumun din algısını deÄŸiÅŸtirmiÅŸ, bu da tarikat ve cemaatlere olan ilgiyi artırmıştır. Özellikle gençler arasında dini kimlik arayışı, tarikat ve cemaatlere katılımı tetiklemiÅŸtir.

Bu grupların giderek güçlenmesinde, modern toplumdan uzaklaÅŸma eÄŸiliminin etkisi de görülmektedir. Bu, bireylerin aşırı baÄŸlılık ve körü körüne itaat içeren “Holdiklik” durumuna yol açmaktadır. Tarikat ve cemaatlerdeki Holdiklik, liderin otoritesine sorgusuz sualsiz itaat etme, her söylediÄŸini kabul etme ve onun isteklerine göre yaÅŸama eÄŸilimi olarak kendini gösterir. Bu durum, bireysel özgürlükleri sınırlayabilir, eleÅŸtirel düşünceyi baskılayabilir ve toplumsal çeÅŸitliliÄŸe zarar verebilir. HoldikliÄŸin nedenleri arasında modern toplumun getirdiÄŸi belirsizlik, yabancılaÅŸma ve kimlik bunalımı gibi faktörler bulunabilir. Ä°nsanlar bu faktörlere karşı direnç göstermek ve kendilerine bir destek kaynağı bulmak amacıyla tarikat ve cemaatlere yönelebilirler.

Tarikatlar, Ä°slam’ın erken dönemlerinden itibaren ortaya çıkmıştır. Tasavvufun etkisiyle geliÅŸen tarikatlar, Ä°slam’ın temel öğretilerine ek olarak liderlerinin öğretilerini de benimsemiÅŸtir. Genellikle bir liderden diÄŸerine aktarılan bir öğreti zinciri ÅŸeklinde yapılandırılmışlardır. Cemaatler ise daha çok 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yaygın hale gelmiÅŸtir. Daha çok sosyal hizmetlere, eÄŸitime, medyaya ve siyasete odaklanmışlardır. Tarikatlara göre daha geniÅŸ kitlelere hitap edebilirler ve daha modern bir görünüm sergileyebilirler.

Türkiye’deki tarikat ve cemaatler oldukça çeÅŸitli ve sayıca fazladır. NakÅŸibendi, Kadiri, Halveti, Rufai ve Melami (Bayrami) tarikatları Türkiye’de yaygın olanlar arasındadır. Bu tarikatların çeÅŸitli kolları ve cemaatleri bulunmaktadır.

Bu grupların etkisi son yıllarda artmıştır. Siyasi, ekonomik ve sosyal faktörler bu artışta rol oynamış, oynamaya devam etmektedir.

Ekonomik kötü gidiş, yaşanan krizler, yoksulluk ve işsizlik insanları umutsuzluğa sürüklemiştir. Bu durumda insanlar geçim sıkıntısını hafifletmek amacıyla tarikat ve cemaatlere yöneltmiştir. Bu gruplar, işletmeleriyle istihdam sağlamış ve bağışlarla ihtiyaç sahiplerine yardımcı olarak taban/mürit bulma olanağına kavuşmuştur. Bu ekonomik güçlenme siyasi etkiyi de beraberinde getirmiştir.

1980 sonrası hızlanan göç dalgası, kırsal nüfusun hızla şehirlere akması da, tarikat ve cemaatlerin güçlenmesin bir diğer nedeni olmuştur. Şehirlere göç eden kırsal nüfus, burada kendilerine uygun bir iş bulmakta, konut edinmekte ve sosyal hayata katılmakta zorlanmıştır. Şehirlerde yaşadıkları yabancılaşma, onları dinsel yapıların, tarikat ve cemaatlerin sunduğu dayanışma, destek ve kimlik arayışına itmiştir.

Dinsel yapılar, tarikat ve cemaatler, kırsal nüfusun ÅŸehir hayatına uyum saÄŸlamasına yardımcı olmakla birlikte, aynı zamanda onları siyasi bir güç olarak kullanmıştır. Bu durum, Türkiye’nin siyasi yapısında da önemli deÄŸiÅŸikliklere yol açmıştır. Özellikle AKP iktidarı döneminde, dinsel yapılar, tarikat ve cemaatlerin siyasi etkisi artmıştır. Bu etki, hem devlet kurumlarında hem de toplumda görülebilir. Devlet kurumlarında, dinsel yapılar, tarikat ve cemaatlerin mensuplarına daha fazla imkan tanınması, liyakatin ikinci plana atılması ve yolsuzlukların artması gibi sonuçlar doÄŸurmuÅŸtur.

Toplumda ise, dinsel yapılar, tarikat ve cemaatlerin yaygınlaÅŸması, toplumsal kutuplaÅŸmayı, ayrışmayı ve çatışmayı artırmıştır. Bu durum, Türkiye’nin demokratikleÅŸme sürecini de olumsuz etkilemiÅŸtir. Sonuç olarak, kırsal yapıların hızlı çözülmesi, kırsal nüfusun hızla ÅŸehirlere akması ve ÅŸehirlerde yaÅŸadığı yabancılaÅŸma dinsel yapıların, tarikat ve cemaatlerin güçlenmesinde oldukça etkili olmuÅŸtur. Bu durumun, Türkiye’nin sosyal, ekonomik ve siyasi geleceÄŸi üzerinde ne gibi etkileri olacağı henüz tam olarak bilinmese de, dinsel yapılar toplumsal deÄŸiÅŸimin hem sonucu hem de aktörü olmuÅŸtur.

Tarikat ve cemaatlerin güçlenmesi ve etkisi, toplumun dini algısını değiştirdiği gibi Holdikleşme eğilimini de tetiklemiştir. Holdikleşme, ortak değerlerin zayıflaması, bireylerin çıkarlarına göre davranması ve sosyal bağların kopması anlamına gelir. Bu gruplar, toplumu içine kapalı gruplara bölmüş ve rekabeti artırmıştır. Dini liderler kendi otoritelerini pekiştirmek için devlet veya diğer gruplarla işbirliği yapmış veya karşı çıkmıştır. Grup üyeleri ise kendi grubuna sadık kalmak adına diğer gruplara mesafeli veya düşmanca davranabilmekte.

Bu süreç, toplumun demokratik deÄŸerlerden uzaklaÅŸmasına neden olurken, otoriterleÅŸmeye, faÅŸist siyasi baskıların gündelik hayata hakim olmasını kaçınılmaz hale getiriyor. Devlet kurumlarının ele geçirilmesi veya zayıflatılması, eÄŸitim ve bilim alanlarında dini deÄŸerlere dayalı deÄŸiÅŸiklikler, toplumun çoÄŸulculuÄŸuna zarar verecek düzeye ulaÅŸtı/ulaşıyor… Tarikat ve cemaatler, kendi inançlarını tek doÄŸru olarak gördüğü için farklı inanç ve deÄŸerlere saygı duymak bir yana düşman olarak görüyor, bu da toplumsal ayrışmayı derinleÅŸtirip artırıyor.

NHY/ Deniz Çınar