Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı John Kirby, Münbiç ve Suriye’nin kuzeyindeki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamalarda, ABD’nin Türkiye ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile yakın temas halinde olduğunu belirtti. Kirby, Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) konusundaki politikalarının değişmediğini vurgularken, özellikle bölgedeki hapishanelerde tutulan DAEŞ mensuplarının güvenliğinin öncelikli bir konu olduğunu ifade etti. Bu açıklama, ABD’nin bölgedeki çatışmalı dengelerde hem Türkiye ile ilişkilerini sürdürme çabası hem de SDG ile iş birliğine devam etme niyetini ortaya koyuyor.
Suriye’de Sınırlar ve Sahadaki Dengeler
Son dönemde Münbiç ve Tel Rıfat gibi stratejik bölgeler, çatışmaların odak noktası haline geldi. Türkiye destekli Suriye Millî Ordusu (SMO), özellikle Özgürlük Åžafağı Operasyonu adı altında SDG unsurlarına karşı harekete geçerken, BeÅŸÅŸar Esed rejimine yönelik doÄŸrudan bir eylemde bulunmadı. Bu durum, Türkiye’nin öncelikleriyle örtüşerek SMO’nun operasyonların büyük ölçüde sınır güvenliÄŸi ve terör tehdidine odaklandığını gösteriyor.
Beyaz Saray’ın açıklamaları ve sahadaki gelişmeler, Suriye’de sınırların/paylaşımın adeta masa başında belirlendiği algısını güçlendiriyor. Fırat Nehri’nin batısındaki bölgelerin Türkiye destekli grupların kontrolüne geçmesi, doğusunun ise Kürt güçlerinin hâkimiyetinde kalması, bu yaklaşımı destekleyen unsurlar olarak öne çıkıyor. Kamışlı bölgesinde Rus ve rejim güçlerinin çekilmesine rağmen Türkiye’nin sınırlı müdahalesi de bu argümanı kuvvetlendiriyor.
ABD’nin Suriye politikası, uzun süredir bir denge arayışı içinde ÅŸekilleniyor. Türkiye’nin sınır güvenliÄŸi ve “terörle mücadele” öncelikleri, ABD’nin SDG ile iÅŸ birliÄŸi konusundaki kararlılığı ile çeliÅŸiyor. Münbiç gibi stratejik bölgelerde bu çeliÅŸki daha da belirgin hale geliyor. Kirby’nin hapishanelerle ilgili vurgusu ise ABD’nin bu bölgelerde kontrolün kaybedilmesinden doÄŸabilecek güvenlik risklerini ön planda tuttuÄŸunu ortaya koyuyor.
Çatışmaların Arka Planında Masa Başındaki Hesaplar
Suriye’de sahada yaşananlar, masa başında yapılan anlaşmalarla şekilleniyor gibi görünüyor. Münbiç ve Tel Rıfat’taki gelişmeler, ABD, Türkiye, Rusya ve diğer aktörlerin bölgedeki güç dengelerini koruma çabalarının bir yansıması. Beyaz Saray’ın son açıklamaları, Suriye’nin kuzeyindeki durumun hâlâ hassas ve kırılgan olduğunu gösteriyor.
Bu süreç, sadece askeri güçle değil, aynı zamanda diplomasi ve yerel aktörlerle iş birliği ile ilerleyecek. Ancak Suriye’nin kuzeyindeki sınırların çizilmesinde masa başındaki hesapların mı, yoksa sahadaki gerçeklerin mi etkili olduğu sorusu, uluslararası politikanın önemli bir tartışma konusu olmaya devam ediyor.