Hepimiz Dilberiz

Bırakın artık şu “Dilber dansı” bahanesiyle, pavyon kadınlarını ezikleyip durmayı…

Hadi muhafazakârları anladık da; o kadınlara çok bilmiş çok bilmiş acıyarak duyar kasmayan sözde muhalif kadın kalmadı ortalıkta…

Yaptıkları şeyin ne utanmazca bir tepeden bakış ve kendini bilmezlik olduğunun; bu ucuz klişe söylemleriyle onları ne kadar aşağılayıp incittiklerinin farkında bile değiller.

Zannedersin hepsi son derece saygın; çalıştıkları sözde namuslu işlerinde hiçbir şekilde sömürülmeyen; tacize, tecavüze, mobinge uğramayan; hayatlarındaki erkeklerden acayip ilgi, saygı, sevgi görüp tek bir fiske yemeyen kraliçeler de pavyon kadınları, çamura düşmüş birer zavallılar..

Sanki hepsi muhteşem kurtarılmış hayatlar yaşıyorlar da konsomatrisler onların o harika hayatlarına özenerek tırım tırım kurtarılmayı bekliyorlar.

Koskocaman mafyatik bir pavyon olan bu ülkede yok hiçbir kadının durumunun birbirinden farkı…

Bu erkek egemen sistemde nerede çalışırsa çalışsın, kadına bakış ve mekanizma aynı…

Pavyona varana kadar, her yer kadını metalaştırma alanı…

Aile denilen kokuşmuş kurum, âlemden çok daha riyakâr, belalı ve kanlı…

Sadece ortamların ışıkları farklı…

Pavyondaki kadın yanar döner kırmızı ampuller altında sömürülüyor, diğerleri soğuk florasanların gölgesinde…

Konsomatrisler uluorta ellenip tacize, tecavüze uğruyor; diğerleri kapalı kapıların ardında…

Bir avuç şanslı azınlığın dışındaki bütün kadınlar kuşatma ve baskı sultasında…

Hayatınızda hiç pavyon kadınıyla tanıştınız mı?

Bırakın tanışmayı, hiç pavyon kadını gördünüz mü de böyle geniş geniş ahkâm kesiyorsunuz onların ve ortamlarının hakkında?..

Ben gördüm. Arkadaş, dost oldum bazılarıyla…

“Yazar abla geldi!” diye sevinerek hayatlarını anlatırlardı bazı geceler, onlarınki ile yarışan kederlerimle yanlarına sığındığımda…

Evet, samimi bir insan sıcağı aradığımda onlara sarılırdım yıllar önce bazı vakitler; çünkü kendilerine gizli-açık kibirlerle acıyarak ya da aşağılayarak bakan sözde saygın kadınlardan çok daha merhametli ve saygınlardı…

Onlara namus satan sözde namuslu kadınlardan çok daha namuslu…

Hırsları için ruhlarını pazarlayan, kifayetsizliklerini yalanlarla kapatan, hasetleri yüzünden hemcinslerinin kurdu olan riyakâr kadınlardan çok daha ahlâklı…

Silah fabrikalarında çalışan “emekçi” kadınlardan çok daha zararsız…

Faili meçhullerin sorumlusu beyaz toroslara şoförlük yapan, çocukların başına yağdırılan bombaların üzerine isimlerini yazdıran politikacı kadınlardan daha insan…

Sapına kadar gerçek… Dibine kadar harbi… Sonuna kadar dürüst…

Ve inanmayacaksınız ama hepsi kraliçeler gibi mağrurlardı…

Bedelini çatır çatır ödeyerek sürdürdükleri zorlu hayatlarının ve biraz da yurdum kadınlarının çoğunun hiç tatmadığı ilgi alâkanın mağrurluğuydu bu…

Sözde saygın işyerlerinde patronlarının ya da amirlerinin tacizini, erkek arkadaşlarının mobingini,  parası ya da gücü için sevmeden evlendikleri kocalarının şiddetini ve/veya ihanetini sineye çeken sözde namuslu kadınlardan çok daha mağrurlardı…

Çoğunu âleme gönderen, o pek kutsadığınız ve de sahip olmadıkları için acıdığınız namuslu aile kurumuydu…

Konsomatris Melis, Katarsis programında diyor ki: “Ben erkeklerden hiç zarar görmedim; ailemin kadınlarından gördüm. Bana çocuklarımı para karşılığında gösteriyorlar. Ailemdense âlemi tercih ederim.”

O kadınların çoğu, ailelerindense âlemi tercih ettikleri için pavyondalar ve zannedilenin aksine, bir erkek tarafından kurtarılmayı falan beklemiyorlar; çünkü ailelerin çoğu âlemden çok daha ahlâksız, çok daha kirli, çok daha vahşi…

O yüzden önce aileyi yargılayın, sonra âlemi…

Önce aynaya bakın, sonra konsomatrisi kınayın.

Önce kendi hayatınızda katlandıklarınızı, sustuklarınızı, sattıklarınızı sorgulayın, sonra o harbi kadınlara acıyın.

Sanki her yaştan yurdum kadınları çoktan tiktokta konsomatrislerin yanlarında melek kaldığı şekilde yoldan çıkmamışlar; sanki sefil gündüz kuşağı programlarında ve de dizilerde servis edilen dibin dibine vurmuş eşler, analar, bacılar, kızlar muhteşem ahlâk timsaliymişler; pavyon olmayan her yer kurtarılmış bölgeymiş gibi; iki dakikalık bir dansın bütün kadınları büyüleyip, histerik bir şekilde pavyona düşürmesinden korkuluyor.

Neymiş efendim, “kadınlar Dilber’in dansına heveslerinden pavyona özeniyorlarmış; oysaki o âlemde çalışan kadınlar aslında çok zavallılarmış.”

Bana göre ise, bunu söyleyen kadınların çoğunun o konsomatrislerden çok daha zavallı durumda olduklarının farkında olmamaları asıl zavallılık…

Bence alsınlar şık şıkıdım bir Dilber elbisesi, açsınlar en oynağından bir Angara havası, öğrensinler en seksisinden bir pavyon dansı, içlerindeki konsomatrisi çıkarıp bayılana kadar dans ederek rahatlasınlar da beyinlerine biraz oksijen gitsin.

Yoksa bitmeyecek bu ucuz duyar kasma ıstırabı…

Rabia MİNE
Latest posts by Rabia MİNE (see all)