Göbekli Tepenin güneydoğu yamacındaki, arkeologların D yapısı diye adlandırdıkları, en iyi korunmuş ve şimdilik en gizemli mabedin yanı başında, medeniyetlerin kiriyle kirlenmiş uzaklara bakarken ceddimizin bu tepeye varış macerasını merak etmemek mümkün değil.
Dünyanın oluşumunun 4-4,5 milyar yıl önce başladığı tahmin edilmektedir. Dünya yüzeyinde ilk mikroorganizmaların 3,5 milyar yıl önce belirdiği, yaklaşık 1 milyar yıl önce de görünür yaşam biçimlerine geçiş olduğu, ilk hayvanların ve bitkilerin ise yaklaşık 500 ila 700 bin yıl önce ortaya çıkmış olduğu hesap edilmektedir. Memeliler 200 milyon yıl, ilk primatlar 65 milyon yıl, ilk maymunlar 35 milyon yıl önce belirmeye başlar. Ceddimiz Homo Sapiens ise sadece 400 bin yıl önce bugünkü haline evrilir, 100 bin yıl önce Afrika ve Asya’ya yayılır, 40 bin yıl önce Avrupa’da belirir, 35 bin yıl önce Neanderthal insan türünün tükenmesiyle yaşamını sürdüren tek insan türü olarak kalır. Son yirmi bin yılın öyküsünü ise Steven Mithen’den kısaca özetlemek mümkün.
Mithen’in “After The Ice” adlı eserinde belirttiğine göre, son buzul çağı 20 bin yıl önce doruğuna ulaştı. Kuzey Amerika’nın, Kuzey Avrupa’nın ve Asya’nın büyük bölümünü buzlar kapladı. Deniz seviyesi düştü, insanlar yaşamak için yakacak odun ve yiyecek gıda bulabilecekleri alanlara ulaşmaya çalıştı. Bu son buzul çağının sonunda ise küresel ısınmayla birlikte buzullar erimeye başladı. İşte bu dönemde, yani Göbekli Tepenin inşasına denk gelen dönemde, milyonlarca yıldan beri hareket halindeki küçük leşçi avcı toplayıcı topluluklar olarak yaşayıp gelen insan soyunun tüm evrimsel tarihinde yaptığı hiçbir şeye benzemeyen bir şey oldu. Neolitik devrim diye adlandırılan bu şey, bugünkü uygarlığın temelini oluşturan, toprağa yerleşip tarım yapmaya başlama kararıdır.
Tevrata göre, Tanrı tüm bu olup bitenleri altı iş gününe sığdırmıştır. Zira, “Yaratılış” babında, Tanrının dünyayı altı gün içinde yarattığını, yedinci gün dinlendiği yazar. Daha da önemlisi Tanrı, dünyayı, canlı cansız tüm mahlukatı yaratma zahmetine, son dakikada “kendi suretimde kendime benzer yarayım” diyerek yaratmaya karar verdiği insanın hatırı için girmiştir! (Spinoza’nın onu Yahudi mahallesinden kovduran, Hristiyan ve Müslüman mahallesine de sokmayan büyük günahı, insana benzeyen kişileştirilmiş bu Tanrı fikriyatına olan itirazıydı galiba!)
Öykünün devamına göre, Tanrı insanı, çoğalıp yeryüzünü doldurun ve denetiminize alın; denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, yeryüzünde yaşayan bütün canlılara egemen olun” diye ortaya salıveriyor. (Faşistinden komünistine, teistinden ateistine, ilericisinden gericisine, batıcısından doğucusuna, tüm zihniyetlerin temelindeki antroposentrik tahayyülün kaynağını bulduk mu yoksa?)
F. Capra’nın aktardığına göre, Amerikalı bir dağcı ve etkili bir çevreci olan David R. Brower, evrenin yaratılışından günümüze kadar geçen süreyi anlatan 4,5 milyar yıllık bilimsel öyküyü, Tevrattaki bu dinsel yaratılış öyküsündeki süreyi baz alarak altı güne sığdıran bir öykü tasarlar.
Bu öyküye göre, yer kürenin yaratıldığı ilk günden sonra mikro organizmalar belirmeye başlar. Bunu takip eden iki buçuk gün içinde ise mikrokosmosun evrimi başlar. Dördüncü gün, mikroorganizmalar tüm gezegeni kaplar. Beşinci günün gecesi, mikroorganizmalar cinsel üremeyi keşfeder. Altıncı günün gece yarısından sonra, ilk deniz hayvanları oluşur, sabah saat 9.30 civarında bitkiler kıyılara ulaşır, son günün öğleden sonrasında dev sürüngenler sökün eder ve yaklaşık beş saat boyunca gezegenin gür ormanlarında keyif çattıktan sonra yok olup giderler. Yaratılışın son günün son iki saatine girildiğinde ilk primatlar evrim gösterir, gece yarısına 20 dakika kala insansı maymunlar belirir, sekiz dakika kala ilk insansı maymunlar iki ayak üstünde yürümeye başlar. Tanrı henüz Homo Sapiens’i tam olarak şekillendirmemiş, bu işi son otuz saniyeye bırakmıştır. Ceddimiz Homo Sapiens gece yarısından 11 saniye önce Afrika ve Asyada yürüyüşüne başlar ve gece yarısına iki saniye kala Fransadaki Chauvert mağaralarını ustaca yapılmış resimlerle süsler.
Buna göre son beş saniyede tüm yer kürede beliren atalarımız, gece yarısına, yanı Tanrının dinleneceği güne bir buçuk saniye kala Göbekli Tepeyi inşa etmeye başlar. (Bu arada Ceddimizin Göbekli Tepeyi inşa ettiği tarihlerde yeryüzündeki insan sayısı 4 milyon kişi, yani bugünkü İzmir’in nüfusu kadar. Başka bir deyişle Homo Sapiens’in nüfusu 100 bin yıl boyunca sadece dört milyon kişiye ulaşabilmiş. Miladi takvimin sıfır yılına gelindiğinde, yani on bin yıl boyunca insan nüfusu hala 190 milyona civarındadır. Son iki bin yıl içinde ise 190 milyon insandan 7.7 milyar insana ulaşmışız!)
Yazılı insan tarihi ise, altıncı günün gece yarısından önceki son bir saniyenin yaklaşık üçte ikilik kısmına ait bir vakadan ibarettir. Tevrat ise birkaç milisaniye önce yazıldı.
Bu enteresan kurguyu takip edersek, yerkürenin yaradılışının son bir kaç saniyesinde beliren ceddimiz, Tanrının altı gün boyunca özenle yarattığı bu ilahi eseri, kendi cinsimiz dahil tüm mahlukatı tüm doğayı, gücümüzün yettiği ve canımızın çektiği gibi sömürgeyi, istismar etmeyi ve yok etmeyi de Tanrının bize tanıdığı bir hak olarak ve Tanrının dinlenmesini fırsat bilerek, Göbekli Tepeyi izleyen birkaç milisaniye içinde cehenneme çevirmeyi becermiştir.
İşte Göbekli Tepeden bakarken gözlemleyebileceğiniz Göbekli Tepe sonrası bütün medeniyetlerin, medeniyetimizin özeti bundan ibaret.
Konuyla ilgili diğer bölümler: 1 – 2 – 3 – 4 – 5 – 6 – 7 – 8 – 9
- Lütfen Beni Hatalı Olduğuma İkna Edin - 8 Şubat 2023
- Sen o’sun! - 5 Şubat 2023
- Din ile Bilim Arasında Çatışma Var mı? - 31 Ocak 2023