Sabancı Üniversitesi’nde görev yapan bir akademisyen, Filistin’e destek amacıyla sticker (yapışkan etiket) hazırladığı gerekçesiyle işten çıkarıldı. Üniversitenin bu kararı, öğretim üyeleri, öğrenciler ve sendikalar tarafından protesto edildi. Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, Sabancı Üniversitesi’nin Tuzla kampüsü önünde bir araya gelerek, “Filistin’i savunmak suç değildir” sloganıyla tepkisini dile getirdi.
Olayın Detayları
Olay, Sabancı Üniversitesi’nde görev yapan bir akademisyenin, Filistin’e destek amacıyla hazırladığı stickerları kampüs içinde dağıtması ve kullanmasıyla başladı. Stickerlarda, Filistin halkının yaşadığı insan hakları ihlallerine dikkat çekmek ve uluslararası dayanışma çağrısı yapmak amacıyla mesajlar yer alıyordu. Ancak üniversite yönetimi, bu stickerların “kurumsal imaja zarar verdiği” ve “siyasi propaganda” olarak değerlendirilebileceği gerekçesiyle akademisyenin sözleşmesini feshetti.
Akademisyenin işten çıkarılması, üniversite içinde ve dışında büyük bir tepkiye neden oldu. Özellikle akademik özgürlükler ve ifade özgürlüğü bağlamında eleştirilen karar, Sabancı Üniversitesi’nin uluslararası akademik standartlara uygun davranmadığı yönünde yorumlandı.
Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası’ndan Protesto
Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, Sabancı Üniversitesi’nin Tuzla kampüsü önünde bir basın açıklaması düzenleyerek, üniversite yönetiminin kararını protesto etti. Sendika adına yapılan açıklamada, “Filistin’i savunmak suç değildir. Akademisyenlerin dünya meselelerine duyarlılık göstermesi ve bu konularda farkındalık yaratması, akademik özgürlüğün bir gereğidir” denildi.
Sendika, üniversite yönetimini akademik özgürlükleri kısıtlamakla ve siyasi baskı uygulamakla suçlayarak, akademisyenin işe iade edilmesini talep etti. Ayrıca, üniversitelerin evrensel değerler çerçevesinde hareket etmesi gerektiği vurgulandı.
Akademik Çevrelerden Tepkiler
Olay, Türkiye’deki akademik çevrelerde de geniş yankı buldu. Birçok akademisyen ve öğrenci, sosyal medya üzerinden Sabancı Üniversitesi’nin kararını eleştirerek, akademik özgürlüklerin korunması gerektiğini belirtti. Bazı akademisyenler, üniversitelerin siyasi ve toplumsal meselelere duyarsız kalmaması gerektiğini ifade ederek, Filistin’e destek vermenin evrensel bir insanlık görevi olduğunu vurguladı.
Ayrıca, uluslararası akademik kuruluşlar ve insan hakları örgütleri de konuya ilişkin açıklamalar yaparak, Sabancı Üniversitesi’ni akademik özgürlükleri ihlal etmekle suçladı. Bu kuruluşlar, üniversite yönetiminin kararını gözden geçirmesi ve akademisyenin işe iade edilmesi çağrısında bulundu.
Sabancı Üniversitesi’nin Açıklaması
Sabancı Üniversitesi yönetimi, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, kararın “kurumsal düzen ve disiplin” gereği alındığını belirtti. Üniversite, akademisyenin sticker dağıtımının “siyasi propaganda” olarak değerlendirildiğini ve bunun üniversitenin tarafsızlık ilkesine aykırı olduğunu ifade etti. Ancak bu açıklama, tepkileri dindirmek yerine daha da artırdı.
Bu olay, Türkiye’de akademik özgürlükler ve ifade özgürlüğüne dair tartışmaları yeniden gündeme getirdi. Akademisyenler, üniversitelerin özgür düşünce ve eleştirel bakış açısının merkezi olması gerektiğini belirterek, siyasi ve toplumsal meselelere duyarsız kalınmaması gerektiğini vurguladı. Filistin gibi evrensel insan hakları sorunlarına dikkat çekmenin, akademisyenlerin görevi olduğu ifade edildi.
Akademik Özgürlükler ve Toplumsal Sorumluluk
Sabancı Üniversitesi’nde yaşanan bu olay, akademik özgürlüklerin ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Filistin’e destek vermek gibi evrensel bir insanlık meselesinin, akademisyenlerin işlerini kaybetmesine neden olabilecek bir gerekçe olarak kullanılması, Türkiye’deki akademik özgürlüklerin durumunu sorgulatıyor. Üniversitelerin, toplumsal sorumluluklarını yerine getirmesi ve evrensel değerler çerçevesinde hareket etmesi beklenirken, bu tür kararların akademik camiada güven kaybına neden olduğu görülüyor.
Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası’nın başlattığı protestolar ve akademik çevrelerden gelen tepkiler, Sabancı Üniversitesi yönetiminin kararını gözden geçirmesi için bir baskı unsuru oluşturuyor. Ancak, bu sürecin nasıl sonuçlanacağı, Türkiye’deki akademik özgürlüklerin geleceği açısından büyük önem taşıyor.