Pisagor’dan Mevlana’ya Bir Denge ve Sükunet/Farkındalık Dersi

Pisagor kupası (Açgözlülük, Adalet veya Tantalus Kupası) olarak bilinen bu inanılmaz antik buluşu hiç duydunuz mu? MÖ 570 civarında, Samos Adasında doğan Antik Yunan filozofu, matematikçi Pisagor tarafından tasarlandı.  Pisagor Okulu tarafından teşvik edilen dört erdemden birini vurgulama amacına sahip. Ilımlılık. Diğer üç erdem ise sağduyu, adalet ve cesarettir. Peki bu kupayı bu kadar eşsiz kılan nedir?

Aslında kupa sıradan bir görüntüye sahip fakat içindeki bütün sır sisteminde gizli. Tasarımı iki fizik ilkesine dayanmakta: Merkezkaç kuvveti ve akışkanlar dinamiği. Çamurdan yaparken içine bir sütun konuyor. Bu sütunun tepesinde bir delik, içinde de bir kanal bulunuyor. İçecek bu kanalın seviyesine kadar konulduğunda herhangi bir sorun bulunmuyor. İçecek biraz bile fazla konulup, o delikten içeriye girdiğinde sifon etkisi kaçınılmaz oluyor. Bu sayede de bütün içecek alttan boşalıyor. Ve dönemin aç gözlü Yunanlılarına üstlerinin ıslanmasını garanti ederek şarabı zehir zıkkım ediyor.

Kupanın hikayesi ve tasarımı gerçekten ilgi çekici. Ama biz bu yazıda tasarımı ve fizik kurallarını değil açgözlülük kavramını ele almaya çalışacağız.

Antik Yunan hukukunun temel ilkelerinden biri olan “hubris” ve ‘Nemesis’ ilkelerini yansıttığı için “Adalet Kadehi” olarak da adlandırılır. Sınır aşıldığında (hubris), yalnızca sınırı aşan şey değil, aynı zamanda daha önce edinilen her şey de kaybedilir (Nemesis).

Bu iki kavramı biraz açalım.  Hubris yani Kibir. Düzenli bir evrende insan eylemlerine ilişkin ilahi olarak belirlenmiş sınırları göz ardı etmeye yol açan aşırı özgüvenli, kendini beğenmiş bir varsayım olarak tanımlanıyor. Eğer bu kibre (tanrılar önünde kendini beğenmişlik ) kapılırsanız cezayı kesen tanrıçanın adı da tahmin ettiğiniz gibi, Nemesis.

Kupanın verdiği mesaj çok açık. Kişi kendini sınırlamalı ve açgözlü olmamalı, aksi takdirde her şeyini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalır.

Kupa, Pisagor felsefesini ve filozofun temsil ettiği idealleri simgelediği için antik Yunan’da önemli ve bilgelik sembolü olarak görülüyor ve erdemli bir yaşam sürmenin de hatırlatıcısı. Kupadaki karmaşık tasarım, her şeyin birbirine bağlılığının bir sembolü olarak da görülüyor ve dünyayı anlama ile içindeki yerimizi kavramanın önemini hatırlatıyor. Ve ayrıca aydınlanma yolculuğunun bir sembolü ve içen kişinin dünyayı ve içindeki yerini daha derin bir şekilde anlamasına yardımcı olmak için bir araç olarak kullanılıyor. Neredeyse kutsal bir nesne olarak kabul ediliyor.

2500 yıldır pek fazla değişen şey yok. İnsanlar her zaman daha fazlasını istiyor. Ve ne kadar çok şeye sahip olursa olsun elindeki ile yetinmiyor. Çıkarcılık, hırs, tatminsizlik ana temalarıyla inşa edilen açgözlülük. Ve böylece her zaman bir şeyi kaçırdığımız duygusu ile girilen kısır döngü. Ta ki eksik olan şeyin aslında ölçü olduğunu anlayana kadar.

İşte tam da bu yüzden Pisagor kupası, “miktarın bir maddenin zehir mi yoksa ilaç mı olduğunu belirlediğini” söyleyen toksikoloji tanımını doğruluyor. Ilımlılık neden önemli? Çünkü iç denge, kendini bilme/dinleme, neşe ve mutluluğun ön koşullarından biri.

İster ölçü, ister denge, ister ılımlılık, ister çizgi deyin. Haydi biz çizgi diyelim. Yaşamda çizginizi İyi belirlemeniz gerekiyor. Çizgiyi aşarsanız sonuç hüsranla bitiyor. Pisagor bize bunu bir kadehle ne güzel anlatmış. Durmanız gereken çizginin önemini bilmezseniz elinizdeki her şeyi kaybedebilirsiniz.

Farklı yazılarımda hep yolu, yolculuğu, değişimin öneminin altını çizdim. Şimdi durmanın önemini yazıyorsun diye sorabilir bu satırları okuyanlar. Doğru yaşam bir yolculuk. Ama hırsla ve hızla bitirilmesi gereken bir yarış değil. Durmak, pes etmek değil. Durmayı bilmezseniz, yolculuğun tadını çıkaramazsınız. Hayatın güzelliklerini fark etmek için, bazen sadece durup etrafa bakmak gerekir. Ayrıca, durmak, bir an durup derin bir nefes almak, nerede olduğumuzu ve nereye gitmek istediğimizi sorgulamaktır. Kendimize şu soruyu sormalıyız: “Bu yolda ilerlerken gerçekten mutlu muyum?” Eğer cevabınız “hayır” ise, yanlış yolda hızlanmak sizi doğru yere götürmez.

Bazen geri çekilmek, dinlenmek, yolumuzu yeniden değerlendirmek en büyük güçtür. Bir adım geri atarsanız, büyük resme bakma şansı elde edersiniz. O büyük resimde gerçekten neye değer/önem verdiğinizi göreceksiniz. Ve belki de uzun yolu kısaltıp, erkenden uyananlardan olacaksınız. Kim bilir?

Antik Yunanlı matematikçinin inovatif tasarımı kupası ve açgözlülük kavramını değerlendirdiğimiz yazımızı Mevlana Celaleddin Rumi’nin sözleri ile bitirelim.

“İnsanda o kadar büyük bir aşk, hırs, arzu ve üzüntü vardır ki yüz binlerce âlem kendisinin malı olsa, bununla huzur bulmaz, rahata kavuşmaz. Uğraştığı her işte ve sanatta, tuttuğu her yerde ve öğrendiği yıldız bilgisi doktorluk ve daha başka şeylerde de sükûnet bulmaz; çünkü istediği şeyleri bir türlü elde edememiştir. Sevgiliye “Dilâram” yani gönül dinlendiren derler. Gönül onunla dilenir, huzura kavuşur demektir. O halde o başka biri ile nasıl sükûnet ve karar bulur. Bu zevklerin, arzuların hepsi bir merdivene benzer. Merdiven basamakları oturup kalmaya elverişli değildir; üzerine basıp geçmek için yapılmıştır. Uzun yolu kısaltmak ve ömrünü bu merdiven basamaklarında ziyan etmemek için, çabuk uyanan ve durumdan haberi olan kimseye ne mutlu.”


Görsel linki: https://123statues.com/product/pythagoras-cup-of-justice-pythagorean-fair-mug-ancient-greek-god-dionysus-hand-painted-ceramic/

A. Semih İŞEVİ
Latest posts by A. Semih İŞEVİ (see all)