Pandemi Toplum Kırımcıdır

Toplumsal yapı içinde meydana gelen olaylar, Sosyal Bilimler tarafından incelenir. Sosyal Bilimler, insan topluluklarının nasıl yaşadıklarını, nasıl davrandıklarını, yaşam biçimlerini, kültürlerini, toplumda meydana gelen sosyal olayların neden ve sonuçlarını araştırır. Toplumsal yapı öncelikli olarak Sosyoloji Biliminin konusudur.

Sosyoloji Biliminin amacı; toplumu tanımak ve toplumsal gelişimin özelliklerini açıklamak, toplumsal ilişkilere düzen verilmesine yardımcı olmak, toplumdaki farklı grup ve tabakalar arasındaki ilişkiyi kuracak mekanizmaların geliştirilmesini sağlamak, toplumsal sapmaları ve toplumsal sistemin işlerliğinin engellerinin incelenip düzeltilmesi için önerilerde bulunmaktır. Sosyoloji Bilimi(Sosyologlar)bütün bu amaçlara ulaşmaya çalışırken de nesnel(objektif)olmalı, olayları olduğu gibi, tarafsız bir şekilde ele almalıdır. Böylece toplumsal olayların nedenleri doğru bir şekilde teşhis edilmiş olup, doğru çözüm yolları da bulunmuş olur. Aksi takdirde sübjektif değerlendirmeler yanıltıcı sonuçlar doğurduğundan doğru çözümler getirilemez. Bunun sonucunda da olaylar toplumun temel sorunu olmaya devam ettiği gibi beraberinde yeni sorunlar da getirecektir.

Bugün yaşadığımız Dünyada, Pandemi(Pandemiler veya pandemik hastalıklar, bir kıta hatta tüm dünya yüzeyi gibi çok geniş bir alanda yayılan ve etkisini gösteren salgın hastalıklara verilen genel addır.)’nin yaratmış olduğu ciddi bir sorun vardır. İzlediğimiz kadarıyla sorun daha çok Tıbben değerlendirilmektedir. Sorunun kaynağı tıbbendir, ancak bu sorunun yarattığı sonuçlar birçok bilimi(Ekonomi, Psikoloji, Sosyal Psikoloji, Coğrafya, Kimya, Biyoloji…)ilgilendirmektedir. En çokta Sosyoloji bilimini ilgilendiren bir durum söz konusudur.

Sosyal bir varlık olan İnsandan izolasyon adına sosyalliğinden vazgeçip eve kapanmasını istiyoruz. Evde yaşamaya başlayan sosyal insan bu durumda yetersiz bir uyarımla karşılaştığı için sosyallik adına sorunlar yaşamaya başlamaktadır. Ev içinde istenilen iletişim ortamını oluşturamadığında psikolojik sorunları artacaktır. Dışarı ile olan bağlantısını dijital platformlarla gerçekleştiren bireyler yüz yüze iletişim gerçekleştiremedikleri için doyuma ulaşamayacaklardır. Bu durum ev içinde sorunlara neden olacaktır. Özellikle ev içinde şiddet vakaları artacaktır.

Eve kapanıp işsiz kalan bireyler ileriki süreçte temel ihtiyaçlarını karşılayamayacaklardır. Temel ihtiyaçları karşılanmadığında bu durum sosyal bir patlamaya neden olabilecektir. Bu anlamda alınan önlemler yeterli değilse bu sürecin bitiminde de sorunlar devam edecektir. Bu sorunların yaşanmasına engel olmak için Sosyal devlet olmanın gereği olarak temel ihtiyaçlarını karşılayamayan bütün vatandaşların ihtiyaçları karşılanmalıdır. Bu aynı zamanda bir Anayasal gerekliliktir.

Özellikle çocuklar açısından olumsuz etkinin yaratacağı bir dönem yaşıyoruz. Hele ki çocuklara sokağa çıkma yasağının konması, çocuklar açısından ciddi bir durum değerlendirmesi yapmak gerektiğini ortaya koyuyor. Uzmanlar şimdiye kadar çocukları dijital ortamdan uzaklaştırın uyarısı yaparken şimdi çocukları dijital ortama mahkûm eden bir durum yaratma çabasındalar. Bu sürecin bitiminde çocukları olağan ortama alıştırmada ciddi zorluklar yaşayacağız. Özellikle yüz yüze eğitimde normale dönene kadar öğretmen-öğrenci ilişkisinde sorunlar yaşanacaktır. Bu durum özellikle çocuğun eğitimini olumsuz etkileyecektir.

Bu sorunlar ve benzerinin yaratacağı veya öngörmediğimiz sorunlar toplumkırımcı niteliktedir. Toplumkırımcı olan bu sorunlar sosyal bilimler açısından ele alınıp değerlendirilmesi gereken sorunlardır. Bu noktada, bu olayları, gerçek anlamda bilim adına hareket eden hiçbir kaygısı olmayan sosyologların incelemesi gerekir.

Bugün sosyoloji bilimi adına çalışma yapan ve akademik kariyeri olan onlarca sosyolog halk arasına girmeden alan araştırması yapmadan, olayın gerçek nedeninden uzak, masa başında, bağlı oldukları beklentisine uygun açıklamaları oturdukları yerden yapmaktadırlar. Açıklama yaptıkları toplum hakkında çok az bir bilgisi olduğu halde, toplumu görmek istedikleri gibi, olayların sonuçlarını beklentilerine uygun olabilecek bir şekilde dile getirmektedirler. Eğer sorunu bu şekilde değerlendireceklerse değerlendirmesinler daha iyidir.

Sosyologlar, eğer gerçekten soruna çözüm getirmek istiyorlarsa, elde ettikleri bulguları tarafsız, hiçbir kaygı duymayacak şekilde ifade ettikten sonra, toplumu yönetenlere önerilerde bulunsunlar. O zaman doğru teşhis beraberinde doğru çözümü getirecektir.

Arslan ÖZDEMİR