Okulun cinsiyeti

2020 yılında 17 yaşın altında 8 bin 271 kız çocuğu doğum yaptı.

2019 yılında 5-14 yaş aralığındaki 53 bin kız çocuğu, eğitim masrafları karşılanamadığı için okula gidemedi.

2020-2021 öğretim yılında her yüz kız çocuğunun yedisi okula gidemedi.

Kız çocuklarının eğitime erişimi toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin en önemli maddi sonuçlarından biri. Yukarıdaki rakamlar durumu en net haliyle gösteriyor. Ancak eşitsizliğin tek boyutu kız çocuklarının erişimi değil. Başka bir deyişle tüm kız çocuklarının okula erişimini sağlasak da eşitsizlik devam edecek. Çünkü okul erkektir.

Okul erkektir, çünkü okul içinde yaşadığımız erkek dünyasının bir yansımasıdır.

BÜYÜK ADAMLAR

Büyük adamların yaptığı büyük binalar,

Büyük adamların kurduğu büyük devletler,

Büyük adamların buluşları, büyük adamların savaşları, büyük adamların sanatları, büyük adamların romanları, şiirleri…

İnsan yavrusu cinsiyet rollerini önce ailede öğrenir, okulda pekiştirir. Gözlemleyerek, gözlemlediğini doğal bilerek, bu doğalın dışında bir rol gördüğünde şaşırarak, belki tepki vererek toplumsallaşır; yani toplumun bir parçası haline gelir. Çizgi filmler, masal kitapları, reklamlar, oyuncaklar… Çevresini saran bu davranışlar ve mesajlar en basitinden oğlan ise “aslan gibi”, kız ise “cici ve uyumlu” olmasını telkin eder. Daha da ötesi tüm hikâyeyi iki cinsiyete sıkıştırır.

Okul erkektir, çünkü ders kitaplarındaki görsellerin çoğunda erkekler vardır. Öğrenciler çoğunlukla erkek yazarları okur. Masallar, hikâyeler, metinler eril dili besler. Çocuk kitaplarında duygusallık, duyarlılık, sevgi dolu olma kadın karakterlere, cesaret ve güç erkek karakterlere yüklenmiştir. Çocuk okulda iktidar ve gücün tarihini, bilimini, siyasetini öğrenir. Hegemonik erkekliğin ne olduğunu belki açıklayamaz, ama iliklerine kadar yaşar.

Okuldaki hâkim erkeklik heteroseksüel erkekliktir. Farklı cinsel kimlik ve yönelimler; dışlanır, yok sayılır, dalga geçilir, baskıya, şiddete uğrar. Makbul erkeklik tüm kurallara sirayet eder, normu belirler, kural koyar, farklı olanı ezer ya da hizaya sokar.

Okul erkektir ve erkek kimliğinin kurulmasında bolca meydan okuma, rekabet, oyun, zaman zaman şiddet olduğundan oğlan çocukları ve kız çocukları okulda eğitimciler tarafından da iki ayrı kategori olarak algılanır. Bu iki kategorinin varlığı desteklenir ve kız ve oğlan oyun köşeleri, bu köşelerin ayrı renklere boyanması, cinsiyet iş bölümüne göre oyuncaklarla donatılması vb. gibi araçlarla sürdürülür.

Okulda kız öğrencilerin sesleri daha kısık, daha temkinlidir. Erkek öğrencinin sesi gür çıkar. Aynı akademik seviyedeki erkek öğrenci kız öğrenciden daha cesurdur, kendine daha çok güvenir. Fen ve matematik alanlarında daha çok desteklenir. Meslek seçimi yaparken sınırlanmaz. Tarihsel sürece bakarsanız meslekler de “erkektir”. Kadınlar tüm meslekleri yapabileceklerini ispatlamak için uzun mücadeleler vermiştir. Kız öğrenci meslek seçerken “bayan için uygun” mesleklere yönlendirilir. Aradan sıyrılabilen “istisnalar” da yaldızlı başarı hikâyeleri oluverir.

Okul erkektir,

Çünkü oğlan çocuğu okulda erkektir, sonrasında da erkektir. Doğduğunda erkek, ergenliğinde erkek, gençliğinde erkek, yetişkinliğinde erkektir. Kadın okulda kızdır. Sonra genç kızdır, küçük hanımdır, hanımdır, hanım hanımcıktır, bayandır, “zorla” kadındır.

Okul erk’ektir, devlet gibi… Devlet de erkek ve babadır. Korur, kollar, gerektiğinde azarı çeker. Doğa kadındır ve anadır. Şefkatlidir, doğurur, besler, büyütür.

Okulda kızlardan uslu, hanım hanımcık olmaları beklenir. Bu normun dışına çıkan onaylanmaz. Bir kız öğrenci atak, cesur, hakkını savunan davranışlar sergilerse “erkek gibi kız” diye övülür. Uslu kızlar haylaz oğlanlara örnek gösterilir. Haylaz kızlar en az bir öğretmenden “bir kız öğrenciye hiç yakıştıramıyorum bu davranışı” şeklinde uyarı alır.

Bir erkek öğrenci kızlara atfedilen davranışları sergilerse “kız gibi” denilerek yerilir. İşte bu erkek yeterince erkek değildir. Erkek okul, bu “yeterince erkek olmayan erkeklere” de huzur vermez. Onlar da tüm “makbul olmayan cinsiyet kimlikleri” ne yapıldığı gibi cinsiyetinin davranış kalıplarına uymaya davet edilir.

Okul erkektir, bu yüzden sadece kız çocuklarının eğitime erişimini sağlamak yetmez, ataerkil sistemin dönüşmesini sağlamak gerekir. Erkek egemenliği sürdükçe; evdeki, sokaktaki, çalışma hayatındaki erkek şiddeti, tacizi, tecavüzü, baskısı, zorbalığı sürdükçe, okullar erkek olmaya devam eder. Erkekliği ve onun eril hegemonyasını sorgulayıp zayıflatmadıkça oğlan çocukları da ezilir. Eğitimde toplumsal cinsiyet ciddi bir mesele olarak ele alınmadıkça okul, çocukları aynı eril tornadan geçirmeye devam eder.

Makbul olmayana mesafe koyar, makbul olanı bağrına basar.

Kaynak: BirGün Pazar, 7 Kasım 2021
Ayşe ALAN