Sokağımı mahallemi daha çok seviyorum artık. Zira her bir köşesinde bizim de sözümüz ve emeğimiz var. Belediye, mahalle mahalle yerel hizmet ve kalkınma planı hazırlıyor. Bu planın oluşturulmasında mahalle meclislerimizin belirleyici bir rolü ve ağırlığı var. Planın hazırlanma sürecine konuyla ilgili meslek odaları da bilgilendirici ve yönlendirici olarak katılıyor. Neyin niçin olamayacağı ve neyin nasıl olabileceği konusunda bizleri bilgilendiriyorlar. Kararlar böylesi bir süreçte alınıyor. Örneğin biz mahallemizdeki alana spor kompleksi değil yeni bir yeşil alan yapılmasını istiyorduk mahalle halkı olarak. Plancı arkadaşlar ise şehrin bütünsel gelişimi bakımından ve çevre halkının ulaşılabilirliği ölçütü üzerinden ya bizim ya da komşu mahallenin sınırlarında bir spor kompleksi yapılacağını söylediler. Sonunda iki mahalle arasında kura çektik kısmet bize düştü. Böyle sınırlamalar da var karar alma sürecinde. Ama olsun; spor tesisinin etrafına ciddi bir yeşil alanda yapıldı. Özellikle kadınlar ve gençler güvenli ve konforlu bir mekânda spor yapma olanaklarına kavuştu. Benim dolaysız katkım ise mahallemizin herkesçe sevilen, çocukluğumuzun önemli siması, masalcı dedemiz Hacı Amca’nın heykelini mahallemize kazandırmak oldu. Hacı Amca’nın heykeli önünden geçerken gururlanıyorum ve çocuklarıma kendi çocukluğumun hikâyelerini ve Hacı Amca’yı anlatıyorum. Onlar da tanıyorlar artık Hacı Amca’yı ve çok seviyorlar.
Sokaklarımız gerçekten temiz ve bakımlı. Her sokağın değişmez iki temizlik çalışanı var. Onlarda bizden biri artık. Ayrıca zaman zaman mahalle meclisimizin kararı ve yönlendirmesiyle sokaklarımızda temizlik ve çiçeklendirme, ağaçlandırma kampanyaları açıyoruz. Mahalle halkı gönüllü olarak katılıyor bu etkinliklere. Sokağımızda iki şey hiç temizlenmiyor. Kışın kar ve sonbaharda yapraklar. Kar meselesi çok tartışıldı. Çok ciddi karşı çıkışlarda oldu. Ama bütün mahallelerde bu tartışmalara halk katıldığı için ve ortak karar alındığı için sonuçta itirazlarda sessizleşti. Artık ana arterler ve ana arterlere ulaşım açısından stratejik olan sokaklar dışında kar sokaklarda kalıyor ve o sokaklar kar yağdığında araç trafiğine kapanıyor. Bu dönemde metro ve otobüs seferleri çoğaltılıyor. Ve insanlar şimdi daha mutlu. Hem kar döneminin ulaşım rezaletleri yaşanmıyor hem de çocuklarımızı kar yağdığında uzak yerlere götürmek ve onların orada karla oynamasını sağlamak zorunda kalmıyoruz. Penceremizin önünde sokakta çocuklar doyasıya ve güvenle oynuyor; bazen bizde katılıyoruz o oyunlara. Şimdi daha mutluyuz ve mevsimleri zorluklarıyla değil güzellikleriyle de yaşamaya başladık artık.
Toplu ulaşım da iyi. Rahat ve konforlu. Ekonomik zorluk içindeki kentliler de ulaşım hakkından yararlanabilsin diye alınan bir kararla sabah 5-7 ve akşam 19-21 arasında ulaşım normal fiyatının üçte birine çekildi. Hem yoksullar yararlandı bu durumdan hem de mesai öncesi ve sonrası artan yolcu yoğunluğu azaltıldı. Herkes rahat ve konforlu, yoksul kesimler ise çok daha ekonomik ulaşım olanağına kavuştu.
Toplu ulaşım rahat ve ucuz olunca dinlenme zamanlarımızı evde değil kent merkezlerinde, sinema ve tiyatro gibi etkinliklerde, panel, sempozyum gibi toplantılarda daha çok geçirir olduk. Kent merkezi cıvıl cıvıl, oralarda sadece dolaşmak bile başlı başına bir eğlence… Çok güzel heykellerle dolu, kendinizi bir müzede hissediyorsunuz. Ayrıca sokaklarında tiyatro oynanıyor, sokak sanatçıları şarkılar söylüyor; çok sayıda sokak yayalara ait olduğu için çor çocuk rahat ve güven içinde yürüyorsunuz. Ulaşım ve yemek-içmek dışında hiç para harcamadan güzel bir gün geçirip, eğlenip evinize mutlu mesut dönebilirsiniz yani. Kent merkezinde bir sürü kültür merkezi, sinema, tiyatro var… Bunların bir kısmı her mahallede de mevcut. Ama bunun dışında belediye ve mahalle meclisinin ortaklaşa düzenlediği mahalle konserleri/şenlikleri var. Örneğin bizim mahalledeki okulların birinin bahçesinde bahar ve yaz günleri 15 günde bir böylesi konser, tiyatro vb. etkinlikleri olur. Daha çok belediye sanatçıları gelir ama arada başka ve tanınan sanatçılarda katılır. Herkes yiyeceklerini, çekirdeklerini, mısırını alır ve ücretsiz olarak güzel bir akşam geçirip evlerine keyifle döner.
Bazı hafta sonları da parklara gideriz çocukları alıp. Çocuklar çimlerde koşturur, uçurma uçurur, yuvarlanır, eğlenir. 45 dakika 1 saat gibi uzaklıkta bir de kent ormanımız var. Adı üstünde orman… Patika yollarında yürürsünüz, doğayı hissedersiniz, ateş yakmadan pikniğinizi yapıp gelirsiniz… Bir kentli için doğayı böylesine hissedebilmek gerçekten çok güzel. Vücudunuza ve ruhunuza şifa oluyor.
15 günde bir mahalle meclisi toplantımız olur. Katılmak isteyen tüm mahallelilere açık. Mahallemizin sorunlarını ve çözüm yollarını tartışırız. Mahallemizi temsil eden belediye meclis üyesi de hazır bulunur toplantılarda. Ortaklaştığımız konuları önerge olarak belediye meclisine taşır. Bizde hem belediye meclisini hem de seçtiğimiz meclis üyesini denetlemek için üç kişilik bir ekiple sürekli meclis toplantılarına katılırız. Zaman zaman heyetler halinde belediye başkanına, yardımcılarına, bürokratlarına ziyaretler yapar beğeni ve eleştirilerimizi, taleplerimizi iletiriz.
Kentimizde engelli, kadın ve yaşlıların yaşamını her bakımdan kolaylaştırmak için çok güzel adımlar atıldı. Ama yapılacak işler hala var. Bu hafta mahalle meclisinde mahallemize yönelik bu alanda neler yapılması gerektiğini tartışacağız. Konuyla ilgili örgütlenmeler, uzmanlar önce bir sunum yapacak. Ben mahallemizde bir engelli spor kulübü kurulmasını ve yeni açılan spor tesisimizin içerisinde engelli futbolu oynamaya uygun bir halı saha yapılmasını önereceğim. Ayrıca belediyenin mahalleler arası engelli futbol turnuvası düzenlemesini… Eşim de engelli istihdamı konusunda kentteki işyerlerinin durumu hakkında belediyeye sunulmak üzere bir rapor hazırlamış… “Çok açık var bu konuda” diyor… Belediyenin bu işyerlerini zorlaması için neler yapılabileceğine dair önerilerle birlikte mahalle meclisimizin bu konuyu belediye meclisine taşımasını talep edecek… Tabi asıl kararı bizzat engelli örgütleri ve toplantıya katılan engelli yurttaşlarımız verecek.
Herkesin eşitçe kenti paylaşabildiği, çevreyle uyumlu, iş ve aş sorunu olmayan, sosyal ve kültürel faaliyetlere herkesin eşitçe ulaşabildiği bir kent için daha çok yapacaklarımız var. Bunun için mücadele ediyoruz eşim, arkadaşlarım ve mahalleli düşündaşlarımla…
Başaracağımıza da yürekten inanıyorum ve sokağımı, mahallemi, kentimi çok seviyorum…
- Kent yoksulluğu, “Onurlu Yaşam Hakkı” ve Belediyecilik - 20 Mart 2024
- Yerel seçim öncesinde bir kent rüyası - 22 Şubat 2024
- Kentler Kimindir? Ya da Kent Hakkı Nedir? - 1 Şubat 2024