Sınav Ücretlerine Zam: Gerçek enflasyon mu, ticarileşme mi?

ÖSYM’nin sınav ücretlerine yıllık yüzde 100’ün üzerinde artışlar yapması, eğitim camiasında ve öğrenciler arasında ciddi tepkilere yol açıyor. Eğitim Sen Bursa Şube Başkanı Derviş Erdem, bu zamların gerçek enflasyonu yansıttığını iddia ederken, birçok öğretmen ve öğrenci, sınav ücretlerinin artışlarını kabul edilemez buluyor ve eğitim sistemindeki ticarileşmeye işaret ediyor.

ÖSYM’nin sınav ücretlerindeki artışlar göz önüne alındığında, bu durumun özellikle ekonomik olarak zor durumda olan öğrencileri ve ailelerini nasıl etkilediği açıkça görülüyor. Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) ücretinin geçen sene 115 liradan 295 liraya, Yabancı Dil Sınavı (YDS) ücretinin ise 260 liradan 490 liraya yükselmesi, sınava hazırlanan öğrencilerin ve sınavlara girmek zorunda olan adayların maddi yükünü artırıyor.

Bu durumun yanı sıra, ÖSYM’nin gelirlerindeki artışlar da dikkat çekici. ÖSYM’nin geliri 2021 yılında 767,6 milyon lira iken, 2023 yılında bu rakam 2,7 milyar liraya yükseldi. Bu gelir artışları, sınav ücretlerindeki yüksek artışlarla paralel olarak seyretmektedir, ki bu da ÖSYM’nin sınavlardan elde ettiği gelirin nasıl kullanıldığıyla ilgili şeffaflık sorununu gündeme getiriyor.

Eğitim Sen Bursa Şube Başkanı Derviş Erdem, ÖSYM Başkanı’nın “tam bir tüccar gibi davrandığı” yorumunu yaparken, sınav ücretlerindeki artışları gerçek enflasyonun yansıması olarak görüyor ve resmi enflasyon verilerinin gerçek durumu yansıtmadığını öne sürüyor. Öğretmenler ise sınav ücretlerinin maddi yükünün altında ezilirken, her yıl artan ücretlerin mantıklı bir açıklaması olmadığını dile getiriyorlar.

Sonuç olarak, ÖSYM’nin sınav ücretlerine yapılan yüksek artışlar, eğitimde eşitsizlikleri derinleştiriyor ve dezavantajlı grupları mağdur ediyor. Sınav ücretlerinin makul bir seviyeye indirilmesi ve sınavların ücretsiz olması için gerekli adımların atılması gerekmektedir. Aksi halde, eğitimde adaletsizlikler ve erişim sorunları daha da büyüyecektir.

  • NHY/ Funda Yıldıran