22 Yıllık AK Parti Döneminde Basın Özgürlüğüne Darbe: CHP’li Çakırözer’in Basın Kısıtlamaları Raporu

CHP Eskişehir Milletvekili ve gazeteci kökenli Utku Çakırözer, AK Parti iktidarının 22 yıllık sürecinde basın özgürlüğüne yönelik kısıtlamaları bir raporda derledi. Çakırözer, yıllar içerisinde çıkarılan her düzenlemenin, özellikle de son dönemde “tek adam yönetimi” olarak eleştirdiği başkanlık sistemi ile, basın ve ifade özgürlüğüne darbeler vurduğunu belirtiyor. Şimdi ise TBMM’de görüşülmeye hazırlanan “etki ajanlığı” düzenlemesi ile özgür medya ve araştırma faaliyetlerinin tamamen susturulması hedefleniyor.

Çakırözer, “Her geçen gün basın ve ifade özgürlüğüne yeni bir darbe indirildi. Şimdi de etki ajanlığı bahanesiyle hukuki dayanağı olmayan, her türlü eleştiriyi ve haberciliği ‘ajanlık’ olarak damgalayacak, tamamen keyfi bir düzenlemeyle karşı karşıyayız,” ifadeleriyle bu yeni tasarının yaratacağı tehlikelere dikkat çekti. “Bu düzenleme, basın, akademisyenler ve sivil toplumu hedef alarak sindirmeyi amaçlıyor,” dedi.

Darbeler ve Kısıtlamalar: 22 Yılın Basın Düşmanı Düzenlemeleri

Çakırözer, 2007 yılında başlayan “erişim engelleme” yasasından itibaren, sayısız yasa ve yönetmeliğin basın özgürlüğüne darbeler indirdiğini belirtiyor. İşte AK Parti döneminde basını susturmak için çıkarılan düzenlemeler:

1. 2007 – 5651 Sayılı İnternet Yasası ile Sansürün Kapısı Aralandı

2007’de TBMM’den geçen 5651 sayılı yasa, internet ortamında yapılan yayınları düzenlemeyi amaçlıyor gibi görünse de, aslında iktidara erişim engelleme yetkisi verdi. Bu yasa, özgürlükleri giderek kısıtlayan değişikliklerle günümüze dek genişletildi.

2. 2016 – OHAL ile Basın ve Akademi Yargı Kıskacında

15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL, basın ve ifade özgürlüğüne en ağır darbeyi vurdu. Gazeteciler, muhalif basın kuruluşları ve akademisyenler hakkında açılan davalarla, yüzlerce medya kuruluşu kapatıldı. Bu süreçte muhalif sesler, darbe bahanesiyle birer birer susturuldu.

3. 2018 – RTÜK’ün Dijital Platformlara Müdahale Yetkisi

2018 yılında RTÜK, internet üzerinden yayın yapan dijital platformlara da müdahale edebilme yetkisi aldı. YouTube, Netflix gibi platformlar üzerinde denetim ve erişim engelleme yetkisiyle dijital basının özgürce içerik üretme alanı daraltıldı.

4. 2020 – “Unutulma Hakkı” ile Kollektif Hafıza Silindi

“Unutulma hakkı” adı altında yapılan düzenleme ile yolsuzluk, taciz ve benzeri olaylara dair kamu yararına yapılan haberler erişim engeline tabi tutuldu ve Türkiye’nin kollektif hafızası adeta silindi. Yasa, iktidarın çıkarlarını zedeleyebilecek her türlü haberi sansürleme gücünü daha da pekiştirdi.

5. 2022 – “Dezenformasyon Yasası” ile Gazetecilere Gözdağı

Dezenformasyonla mücadele bahanesiyle çıkarılan yasanın 29. maddesi, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçunu tanımlayarak basın özgürlüğünü daha da kıstı. Belirsiz ifadelerle tanımlanan bu suç, haber yapan gazetecilerin üzerinde sürekli bir tehdit unsuru olarak duruyor.

6. 2024 – Etki Ajanlığı Düzenlemesi ile Son Darbe

2024 yılında Meclis’e sunulan “etki ajanlığı” düzenlemesi, muğlak ifadelerle dolu yeni bir suç tanımı getiriyor. Çakırözer, bu yasa ile “devletin iç ve dış yararları aleyhine” suç işlemekten bahsedildiğini, fakat “devlet yararı” ve “ajanlık” gibi kavramların son derece geniş ve keyfi bir şekilde tanımlandığını belirtiyor. Bu durum, hükümetin her türlü eleştirel sesi “ajan” olarak damgalayarak susturmasına olanak tanıyor.

“Cezalandırılan Hep Gazetecilik Oldu”

Çakırözer, AK Parti iktidarının gazetecilere ve bağımsız medyaya yönelik baskısını “her düzenleme gazetecileri hedef aldı” diyerek özetliyor. Çıkarılan torba yasalarda, infaz düzenlemelerinde gazeteciler sürekli yargılanıyor; gazetecilere mesleklerini yapma hakkı neredeyse tanınmıyor. Rant, yolsuzluk, adaletsizlik ve mafya gibi olayları haberleştirmek “devlet yararı” bahanesiyle casusluk olarak damgalanabilecek.

“Sansür Yetmedi, Şimdi Casuslukla Susturacaklar”

Dezenformasyon yasasından sonra gelen bu yeni düzenlemenin, hukuki dayanaklardan yoksun olduğunu ve tamamen iktidarın keyfi uygulamalarına açık bir sistem sunduğunu belirten Çakırözer, Meclis’e sunulan tasarının yasalaşmasının ifade özgürlüğü üzerinde yeni bir kara leke olacağını ifade etti. Bu yasa ile gazetecilik ve kamu yararına yapılan eleştirel her haber, potansiyel bir suç haline gelecek. Çakırözer, “Bu hukuksuz yasaya sonuna kadar direneceğiz,” diyerek mücadelelerinin devam edeceğini vurguluyor.