Dersim Tertelesi’nin 88’inci yıldönümünde, 1938’de yaşanan büyük kıyımda hayatını kaybeden on binlerce insan, Dersim Merkez’de yapılan sessiz bir yürüyüşle anıldı. Dêrsim Emek ve Demokrasi Platformu öncülüğünde gerçekleşen anma etkinliği, Sanat Sokağı’ndan Seyit Rıza Meydanı’na kadar yapılan yürüyüşle başladı. Siyah pankartlar ve Pir Seyit Rıza’nın posterleriyle sessiz ama güçlü bir mesaj veren kalabalık, adalet ve yüzleşme çağrısında bulundu.
Yürüyüşe Demokratik Alevi Dernekleri (DAD), Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Dersim, Xarpet ve Çewlîg örgütleri, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Dêrsim İl Örgütü başta olmak üzere birçok sivil toplum kuruluşu ve yurttaş katıldı.
“Dêrsim’de bir halk, diliyle, inancıyla, hafızasıyla yok edilmek istendi”
Seyit Rıza Meydanı’nda yapılan saygı duruşunun ardından konuşan Dêrsim Dernekleri Federasyonu (DEDEF) Başkanı Alirıza Bilir, 1938’de yaşananların bir askeri harekât değil, açık bir soykırım olduğunu ifade etti. Bilir, “Dêrsim’de 10 binlerce insanımız katledildi. Yerleşim yerlerimiz yakıldı. Binlerce çocuk kaybedildi, başta kız çocukları olmak üzere akıbetlerinden hâlâ haber yok. Bu, yalnızca fiziki değil; kültürel, inançsal ve toplumsal bir imhaydı” sözleriyle sürecin çok boyutlu bir yıkıma işaret ettiğini vurguladı.
Bilir konuşmasında ayrıca, “Bugün burada sadece kaybettiklerimizi değil, yok edilmeye çalışılan bir hafızayı, bir dili, bir inancı anıyoruz. Bu ülke, Dêrsim’le yüzleşmeden ne demokrasiye ulaşabilir ne de toplumsal barışı sağlayabilir” ifadelerine yer verdi.
“Adalet yoksa barış da yok”
Pir Sultan Abdal Derneği Genel Başkanı Cuma Erçe de yaptığı konuşmada, geçmişle yüzleşilmeden Türkiye’nin geleceğinin kurulamayacağına dikkat çekti. Erçe, “Bugün demokrasinin, adaletin ve eşit yurttaşlık hakkının tesis edilememesinin en temel nedeni, katliamlarla yüzleşememekten kaynaklanıyor. Osmanlı’nın borçlarını miras alan Cumhuriyet, onun tekçi ve imhacı zihniyetini de devraldı. Tarihin tamamıyla yüzleşmeden geleceği inşa edemeyiz” dedi.
“88 Yıldır Dinmeyen Acı”
Emek Partisi (EMEP) Dersim İl Başkanı Ergin Tekin ise Dersim katliamının yalnızca geçmişe ait bir trajedi olmadığını, bugüne uzanan bir yara olduğunu belirtti: “Bu, bir halkın diliyle, kimliğiyle, kültürüyle hedef alındığı bir imha hareketidir. Acı 88 yıldır dinmedi. Her yıl burada yapılan anmalarla, bu tarihi unutturmamaya çalışıyoruz. Ancak gerçek bir yüzleşme olmadan, bu acının onarılması mümkün değildir.”
ESP MYK üyesi Orhan Çelebi de katliamın sorumlularının hâlâ hesap vermediğini hatırlattı. Sivas Katliamı faillerinin affedilmesini eleştiren Çelebi, “Dêrsim katliamı ilk günkü tazeliğini koruyor. Acıyı taşıyan halkın kalbinde kapanmamış bir yara gibi duruyor. Bu acı, failler yargılanmadıkça, mezar yerleri açıklanmadıkça dinmeyecek” dedi.
“Mezarlar, hafızamızın taşıyıcısıdır”
Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Genel Başkanı Zeynel Kete, Alevi inancında mezarın kutsal bir yer olduğuna işaret etti. “Bugün hâlâ kayıplarımızın mezar yerleri açıklanmıyor. Çünkü bir mezar, bir hafıza, bir hikâyedir. Mezarlarımızı vermeyerek bizi tarihsiz, kültürsüz bırakmak istiyorlar. Buna asla rıza göstermeyeceğiz” dedi.
DEM Parti Halklar ve İnançlar Komisyonu Eş Sözcüsü Yüksel Mutlu, 88 yıl önce yaşananları “soykırım” olarak niteleyerek, Kürt sorununa çözümün eşit yurttaşlık ve yüzleşme ile mümkün olabileceğini vurguladı. “Kürtler, Aleviler, Ermeniler, Süryaniler, bu toprakların kadim halkları olarak eşit ve özgür yaşamadıkça bu ülkede barıştan söz edilemez. Dêrsim’le yüzleşmek bu mücadelede temel adımdır” dedi.
“Barışa en çok Aleviler ihtiyaç duyuyor”
Avrupa Alevi Dernekleri Federasyonu Başkanı Hüseyin Mat ise barışın tesisinin en çok Aleviler için hayati olduğuna dikkat çekti. Kürt sorununun çözümünün yalnızca bir siyasi mesele değil, aynı zamanda bir toplumsal barış ve yüzleşme meselesi olduğunun altını çizdi.
88 yıl önce başlayan kıyımın izleri hâlâ tazeliğini koruyor. Bu topraklarda adaletin, barışın ve birlikte yaşamanın inşası, Dêrsim’le yüzleşmekten geçiyor. Seyit Rıza’nın “Evladı Kerbelayız, bi hatayız, ayıptır, zulümdür, cinayettir” sözleri, bugünün meydanlarında yankılanmaya devam ediyor.