İnsanın Düşmanı Akıl / Kötümser Bir Yazı

Åžimdi bu da laf mı yani, diyenleriniz de olmuÅŸtur. Bunu söyleyenlerin hemen hepsi de kendi akıllarını müthiÅŸ beÄŸenenlerdir. Aslına bakarsanız – gerçekçi olalım- herkes kendi aklından memnundur. Aklından ÅŸikâyet edeni duymadım ÅŸimdiye kadar. Tabiat Ana bizi kendi aklımızı beÄŸenmeye mahkûm etmiÅŸ gibidir adeta. Hatta aklı övmeyen, ona methiyeler düzmeyen filozof yoktur. Tanrıya sorarsan, akıl, insana bahÅŸedilmiÅŸ bir nimettir. Ve tanrının insanı ne kadar sevdiÄŸinin bir göstergesidir. Akıl hep güzelliklerle anılır; içinde akıl geçen cümleler hep “iyi” çaÄŸrışımlarla sonuçlanır. Tabii bütün bu olup bitenlerden ve güzel sözlerden sonra, benim, “insanın düşmanı aklı”dır demiÅŸ olmam saçmalık oluyor. Ama hemen celallenmeyin, bir de beni dinleyin. Belki fikrinizi deÄŸiÅŸtiririm; aklın insanın düşmanı olduÄŸuna ikna ederim sizi kim bilir.

Tamam, varsayalım ki çok akıllısınız, teknolojileriniz müthiÅŸ, cep telefonlarınız akıllı ama bunlarının hiçbiri vücudunuzun ihtiyaçlarını karşılayacak yetenekte deÄŸil; vücudumuzun bize ilettiÄŸi bilgileri güncelleyemiyor. Vücudumuzun bize ilettiÄŸi bilgiler aslında çok karmaşık bilgiler deÄŸil. Onlar, açlık bilgisi, tokluk bilgisi ve cinsellik, yani üreme bilgisinden baÅŸka bir ÅŸey deÄŸil. Tıpkı diÄŸer “akılsız” varlıklarda olduÄŸu gibi. Bir insan olarak, bizim “akıllı” hâlimizi yöneten, yönlendiren iÅŸte bu “akılsız” halimizden baÅŸkası deÄŸil. Zira, açlık bilgisinin, tokluk bilgisinin, cinsellik bilgisinin bir aklı yoktur. Aklın, onlara hükmetmesi olası deÄŸildir. Çok akıllısınız diye acıkmadan edemezsiniz.

Sonuçta bedenimizin bize ilettiÄŸi bilgilerle var ya da yok oluruz. Zaman zaman aklımızla bu bilgileri abartır; bazen önemsemeyiz. Aslında bütün bu bilgiler vücudumuzdaki kimyasal hadiselerin bir sonucudur. Bedenimizin ruhsal ve fiziksel geliÅŸiminin olmazsa olmazlarıdır. Bu türden ihtiyaçları karşılarken fantezi ırmağına kapıldığımızı söylersek yalan söylemiÅŸ olmayız. Hatta kanat takıp uçurur bile bizi. Bazen bu fanteziler “sanatsal” ürünlere yol açtığı gibi, uçurumdan yere çakılmamıza da sebep olabilir. Bizi uçuran da, yere çakılmamıza neden olan da akıldır. Akıl eÅŸittir fantezidir. Fantezi iyi midir, onu bilemem (o da baÅŸka bir yazının konusu olsun).

Biliyoruz ki insan pek çok organdan oluÅŸuyor; tıpkı bir makine gibi. Bir makine hiç kuÅŸkusuz bir “parça”lar toplamıdır. Ama insana gelince iÅŸ deÄŸiÅŸiyor; zira insan bir organlar toplamı deÄŸil; aklı onu bir organlar toplamı olmaktan çıkarıyor; daha fazla bir ÅŸey haline getiriyor. Ä°nsanın bu fazla, “üstün” durumu, onun bir üstünlük duygusuna kapılmasına neden oluyor. Bu kimine göre iyi bir ÅŸey olabilir. BaÅŸka bir açıdan bakıldığında ise aklı insanın düşmanı haline getirebiliyor. Vücudumuzun ürettiÄŸi bilgilerin dışında bilgiler üretiyor. Böylece tüm bedene hâkim hâle geliyor. Tıpkı emperyalizm gibi. (Emperyalizm ve faÅŸizmin de akıl ürünü oluÄŸunu söylememe gerek var mı?)

Daha özele inersek, yalancılığın, ahlâksızlığın, görgüsüzlüğün, tembelliÄŸin, hırsızlığın, kaytarmacılığın, ÅŸiddetin vs. akılla çok yakından ilgisi vardır. Ve bedenimizin bize ilettiÄŸi bilgilerle hiçbir ilgisi yoktur. Ä°nsanın tüm bu kötülükleri yerine getirmek gibi bir mecburiyeti yoktur. Akıl onlara “haklı” gerekçeler sunmadığı sürece.

Akıl insana “haklı” gerekçeler sunmasa, savaÅŸlar olabilir miydi, ortak vatanımız olan gezegenimiz parsel parsel bölünür müydü, çocuklar ne olduÄŸunu anlamadan yapay çıkarlara kurban edilir miydi, ortak evimiz olan gezegen yok olmanın eÅŸiÄŸine gelir miydi?

İster tanrıya, ister doğaya inanın; akıl insana verilmiş en ölümcül silahtır. Ondan kurtuluş yok. Nereye kaçarsak kaçalım bir gün son insanı da bulup yok edecektir. Aklın ne vicdanı vardır, ne da ahlâkı. Akıl iktidarla sembiyotik bir ilişki içindedir. Sürekli birbirlerini yeniden üretirler. Aklın tarihi iktidarlar tarihi olarak da okunabilir.

Sonuç olarak, insan yeryüzünde gezindiği sürece akıl sahibi bir varlık olmaya devam edecek. Ama demem o ki, akıl insanı özgür de kılabilir, sürü haline de getirebilir. Bunlar aklın en temel özelliklerindedir. Ancak bir başka özelliği daha vardır ki, o da en belirleyici özelliğidir. O özellik, aklın iktidar üretme yeteneğidir. Aklın üzerine her türlü olumsuz gölgeyi düşüren de işte bu özelliğidir. O nedenle akıl, mutlak iyi bir şey değildir. Ama mutlak kötü bir şey de değildir. Fakat öldürücüdür; iyi olanı da, kötü olanı da öldürür. Zira ruhsuzdur!
”Kötümser” bir yazı oldu. Evet, ama ”haklı” gerekçelerim var!