12 Eylül 1980 Darbesi: ABD Diplomatının Gözünden Türkiye İş Dünyasının Tepkileri

ABD’nin İstanbul Başkonsolosu Robert Houghton’ın 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından Washington’a gönderdiği diplomatik raporlar, Türk iş dünyasının ve toplumun darbe karşısındaki tepkilerini detaylarıyla ortaya koyuyor.

BBC Türkçe tarafından ilk kez 13 Eylül 2018’de yayımlanan belgelerde, darbe sonrasında ABD’nin Türkiye’deki diplomatik temsilciliklerinden gönderilen raporlar yer alıyor. Bu raporlar, 12 Eylül darbesi sonrasında Türkiye’deki çeşitli kesimlerin bu sürece nasıl yaklaştığını gözler önüne seriyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından Bilgi Edinme Yasası kapsamında açıklanan belgeler, Türkiye’nin en kritik dönemlerinden birinde Washington’a iletilen gözlemleri kapsıyor. 12 Eylül 1980 ile 5 Kasım 1980 tarihleri arasında ABD diplomatlarının iş dünyası, akademi ve basın çevrelerinden topladıkları değerlendirmeler, Türkiye’deki sosyo-ekonomik tablonun darbe süreciyle nasıl şekillendiğini anlamamıza yardımcı oluyor.

İş Dünyasının Sevinci: Terör ve Belirsizliğin Sonu

Darbe sonrasında ABD’nin İstanbul Başkonsolosu Robert Houghton tarafından Washington’a gönderilen 27 Eylül 1980 tarihli rapor, Türk iş dünyasının darbeye dair olumlu görüşlerini açıkça ortaya koyuyor. Raporda, iş dünyasından birçok kişinin, “terör ve belirsizlik ortamının sona ermesi” nedeniyle sevinç duyduğuna yer veriliyor. İş dünyası, darbeyi ekonomik ve toplumsal düzenin yeniden sağlanması açısından bir fırsat olarak görüyor.

Houghton’ın yazışmasında, Hacı Ömer Sabancı Holding’den Erol Sabancı’nın aktardığı bir olay dikkat çekiyor. Sabancı, Adana’daki fabrikalarında sol görüşlü işçilerin genel müdür odasına “Kapitalizmin Uşağı” yazılı bir pankart astığını ve hiçbir kolluk kuvvetinin bu pankartı kaldıramadığını ifade ediyor. Bu örnek, dönemin kaotik çalışma koşullarına ve devletin bu konudaki acziyetine dair güçlü bir simge olarak değerlendirilirken, darbenin bu düzensizliği sona erdirdiği vurgulanıyor.

Turgut Özal’ın Kabineye Girişi: Ekonomik Reformlar Umudu

Raporda ayrıca, iş dünyasının darbeyle birlikte özellikle Turgut Özal’ın ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısı olarak kabineye girmesinden büyük memnuniyet duyduğu ifade ediliyor. Özal, darbeden önceki dönemde Türkiye’nin serbest piyasa ekonomisine geçişini sağlayan 24 Ocak kararlarının mimarı olarak biliniyordu ve bu dönemde iş dünyasının reform beklentileri artmıştı.

ABD diplomatları tarafından aktarılan bu gözlemlere göre, iş dünyası Özal’ın başlattığı liberal ekonomik politikaların devam edeceğini umarak, darbenin ekonomik açıdan bir istikrar sürecinin başlangıcı olacağına inanıyordu.

Toplumsal Disiplin ve Sakinlik

Robert Houghton’ın raporlarına göre İstanbul’da darbeden sonra gözlemlenen en dikkat çekici gelişmelerden biri, şehrin “daha disiplinli ve sakin” bir havaya bürünmesiydi. Houghton, halkın artık daha fazla trafik kurallarına uymaya başladığını, sokaklardaki asker sayısının azalmasıyla birlikte şehrin normalleşme sürecine girdiğini belirtiyor. Raporda, İstiklal Caddesi’ndeki insanların daha pahalı giysiler giymeye başladığına dair gözlemler de yer alıyor.

Bununla birlikte, sol görüşlü kesimlerde ve aydınlar arasında darbenin yarattığı rahatsızlıklar da göz ardı edilmiyor. İki solcu hukuk öğrencisiyle yapılan görüşmelere dayanarak, bu kesimlerin Türkiye’nin ABD kontrolüne geçtiği ve darbenin faşist bir rejim inşa ettiği yönündeki korkuları raporda yer alıyor.

İzmir ve Aydınlar Arasında Kaygılar

İzmir’den gönderilen raporlarda da benzer bir tablo ortaya çıkıyor. İş dünyası ve geniş bir halk kitlesi darbeyi olumlu karşılarken, sanatçılar, akademisyenler ve basın mensupları arasında darbenin olumsuz etkilerinden endişe edenler bulunuyor. Özellikle aydınlar, askeri yönetimin iktidarda ne kadar kalacağına ve ifade özgürlüğüne yönelik kısıtlamalara dair kaygılarını dile getiriyorlar.

Sendikacılar, tutuklamalar sırasında fiziksel şiddet ve işkence iddialarının yaygın olduğunu belirtirken, işçi örgütlerinin yeraltı faaliyetlerine yönelip daha radikal eylemlere başvuracağı yönündeki endişeler dile getiriliyor.

Darbe Sonrası Genel Manzara: “Hoş Bir Sürpriz”

İstanbul’da 14 Eylül itibariyle hayatın normale dönmeye başladığına dair gözlemler, darbenin ilk günlerinde halkın genel bir rahatlama içinde olduğunu gösteriyor. İnsanlar Boğaz kenarında yürüyüş yaparken, kafeler dolmaya başlıyor ve şehrin atmosferinde bir normalleşme hissi yayılıyor.

Bu genel tabloya rağmen, darbe sonrasındaki baskı ortamı ve sol görüşlü çevrelerdeki tedirginlik, toplumun farklı kesimlerinin darbeden nasıl etkilendiğini açıkça ortaya koyuyor.

ABD diplomatlarının gözlemleri, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin Türkiye’de iş dünyası ve toplumun geniş bir kesimi tarafından olumlu karşılandığını ortaya koyuyor. İş dünyası, özellikle terör olaylarının sona ermesi ve ekonomik belirsizliklerin ortadan kalkması nedeniyle darbenin yarattığı istikrar ortamından memnun. Ancak, sol görüşlü kesimler, sendikalar ve aydınlar arasında darbenin uzun vadeli etkilerine dair kaygılar ve baskı rejiminin oluşturduğu endişeler hakim.

Bu analiz, ABD’nin Türkiye’deki diplomatlarının gözünden darbenin toplumsal ve ekonomik etkilerini anlamamıza katkı sağlıyor. BBC Türkçe’nin yayımladığı bu belgeler, dönemin karmaşık yapısına ışık tutarak, Türkiye’nin yakın tarihindeki önemli kırılma noktalarından birine dair daha derin bir perspektif sunuyor.

Kaynak: BBC Türkçe, 13 Eylül 2018 – BBC Türkçe arşiv belgeleri