İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Sivas’ta yaptığı konuşmada kullandığı “mertçe siyasi cinayet” ifadesinin ne anlama geldiğini ve neden bu kadar tepki çektiğini analiz etmeye çalışacağım.
Akşener, geçmişte yaşanan siyasi cinayetleri mertçe olarak nitelendirerek, bugünkü siyasi cinayetlerin namertçe olduğunu ima etmiş gibi görünüyor. Bu sözler, hem siyasi cinayetlerin faili ve mağduru olan kesimlerden, hem de gazetecilerden ve aydınlardan büyük bir eleştiri aldı.
Peki, Akşener’in bu sözleri neden bu kadar sorunlu?
Bu sözler, siyasi cinayetlerin tarihine ve toplumsal etkilerine nasıl bir haksızlık yapıyor? Bu soruların cevabını bulmak için, önce siyasi cinayet kavramını tanımlamak gerekiyor.
Siyasi cinayet, bir kişi veya grubun siyasi görüşleri, faaliyetleri veya kimlikleri nedeniyle öldürülmesidir. Siyasi cinayetler, genellikle devletin veya devlet destekli güçlerin muhaliflere karşı uyguladığı bir baskı ve sindirme yöntemidir. Siyasi cinayetler, aynı zamanda toplumun demokratikleşmesine, özgürleşmesine ve çoğulculaşmasına engel olur. Siyasi cinayetler, sadece öldürülen kişi veya grubun değil, onların temsil ettiği değerlerin, hakların ve taleplerin de yok edilmesini amaçlar.
Türkiye’de siyasi cinayetlerin tarihi, çok uzun ve acılıdır. Cumhuriyet döneminde, çok sayıda aydın, gazeteci, yazar, sanatçı, akademisyen, sendikacı, siyasetçi, avukat, insan hakları savunucusu ve aktivist siyasi cinayetlere kurban gitmiştir. Bu cinayetlerin çoğu aydınlatılmamış veya failleri cezasız kalmıştır. Bu cinayetlerin arkasında devletin derin yapılanmaları, istihbarat örgütleri, kontrgerilla güçleri, mafya ilişkileri ve yabancı güçlerin parmağı olduğu iddia edilmiştir.
Siyasi cinayetlere kurban giden isimler arasında Uğur Mumcu, Abdi İpekçi, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu, Hrant Dink, Musa Anter, Metin Göktepe, Gaffar Okkan gibi tanınmış kişiler vardır. Bunların yanında binlerce Kürt siyasetçi ve aktivist de faili meçhul cinayetlere maruz kalmıştır. Ayrıca 12 Eylül darbesinden sonra işkenceyle öldürülen veya idam edilen solcu gençler de siyasi cinayet mağdurları olarak sayılabilir.
Bu kısaca özetlediğimiz siyasi cinayet tarihi karşısında Akşener’in “mertçe siyasi cinayet” ifadesi ne anlam taşıyor? Bu ifadeyle Akşener hangi siyasi cinayeti mertçe buluyor?
Bu soruların cevabını Akşener’in kendisi vermediği için sadece tahmin yürütebiliriz. Ancak tahminimiz şu yönde olabilir: Akşener’in mertçe bulmadığı siyasi cinayetler, ülkücü hareketin içinde yaşanan çatışmalardan kaynaklanan cinayetlerdir. Akşener’in namertçe bulduğu siyasi cinayetler ise devletin veya devlet destekli güçlerin muhaliflere karşı işlediği cinayetlerdir.
Bu tahmin doğruysa, Akşener’in sözleri çok vahimdir. Çünkü bu sözler, siyasi cinayetleri meşrulaştırmakta, hafife almakta ve ayrımcılık yapmaktadır. Siyasi cinayetleri meşrulaştırmakta, çünkü mertçe bir siyasi cinayet olamaz. Siyasi cinayet, her koşulda namertçe, alçakça ve insanlık dışı bir eylemdir. Siyasi cinayetleri hafife almakta, çünkü siyasi cinayetlerin toplum üzerinde yarattığı travmayı, korkuyu ve yılgınlığı görmezden gelmektedir. Siyasi cinayetleri ayrımcılık yapmakta, çünkü siyasi cinayet mağdurlarını ülkücü veya ülkücü olmayan diye ayırmaktadır.
Akşener’in sözleri, siyasi cinayetlerin tarihine ve toplumsal etkilerine saygısızlıktır. Siyasi cinayetlerin tarihine saygısızlıktır, çünkü siyasi cinayetlerin faili ve mağduru olan kesimleri birbirine karşı kışkırtmaktadır. Siyasi cinayetlerin toplumsal etkilerine saygısızlıktır, çünkü siyasi cinayetlerin önlenmesi ve aydınlatılması için mücadele eden kişi ve kurumları görmezden gelmektedir.
Akşener’in sözleri, aynı zamanda siyaset etiğine de aykırıdır.
NHY/ Deniz Çınar