İspanya İç Savaşı’nda savaşan tek Türk: Ama faşist!

İspanya İç Savaşı (1936–1939), batı Avrupa’da sosyalizm adına verilen en büyük mücadelelerden biri oldu ve trajik hatalarla kaybedildi. Demokratik yollarla seçilen cumhuriyetçi hükümeti askeri darbeyle bastırmaya çalışan Franco’nun Fas’tan İspanya’ya girmesiyle başlayan bu kanlı savaşta, faşistlerin karşı cephesinde sadece İspanyol, Katalan ve Basklar savaşmadı.

İkinci Dünya Savaşı’nın bir provası olarak da değerlendirilen savaşta özellikle cumhuriyetçilerin tarafında dünyanın dört bir yanından gelen gönüllüler vardı. Uluslararası Tugaylar’da toplam 59 bin kişi yer alıyordu. Bu taburun 15 binin üzerinde kayıp verdiği tahmin edilmektedir. Ancak bu savaşın tek yabancı gönüllüleri cumhuriyetçilerin safında değildi. Özellikle Nazi Almanya’sı ve Mussolini İtalya’sından Franco’ya desteğe gelen gönüllüler çeşitli tugaylar oluşturmuştu. Ve bu gönüllü taburları arasında bir Türk de yer alıyordu!

Sökeli toprak ağası Fahri Tanman Franco’nun yanında savaşan faşist gönüllüler arasındaydı… Bu bilgiyi çeşitli kaynaklardan teyit etmek mümkün. 1972-1979 yıllarında Madrid Büyükelçiliği görevinde bulunan Zeki Kuneralp’in oğlu, araştırmacı tarihçi Sinan Kuneralp’nın Tarih ve Toplum dergisine (37’inci sayı, 1987) ‘İspanya İç Savaşı ve Türkiye’ başlığıyla yazdığı yazıda yer alan “Yaygın bir söylence de ziraatçi büyük iş adamlarından Fahri Tanman’ın Almanya’da mühendislik öğrenimi görmekteyken Alman gönüllülerine katılarak Franco’nun yardımına gittiğidir” ifadeleri, iddiaları destekler niteliktedir.

‘FALANJ PARTİSİ: CESUR VE FEDAKAR GENÇLER’

Bir diğer kaynaksa Tanman’ın yazdığı, ‘Demokratik Düzen Anarşik Usullerce Nasıl Tahrip Edilir?’ (Ankara, 1970–Altınok Matbaası) isimli kitabı. Tanman kitabında detaylı bir İspanya iç savaşı incelemesi yapmakta. Her ‘ağa’ gibi hayatını ‘toprak reformunu sağlayacak komünizm’ korkusuyla geçiren Tanman, kitapta sıkça İspanya’da yaşananların Türkiye’de de gerçekleşebileceği ve ‘özel mülkiyete saldırılabileceği’nden endişeli şekilde bahsetmektedir.

Tarafını belirtmekten çekinmeyen Tanman, faşist Falanj Partisi’ni anlattığı bir bölümde, “Gayesi, anarşiyi sert metotlarla önlemek ve memlekete rahat bir istikamet vermek idi. Böylece sükunete kavuşacak İspanya’nın kendi yolunu seçerek başarıya ulaşacağına inanıyordu… Falanj partisi, genç, cesur, fedakâr ve vatansever İspanyollardan meydana gelmişti ve anarşinin baş düşmanı idi. Çünkü 1809 senesinden beri İspanya’nın bütün imparatorluğunu kaybetmesinin sebebini bölücü ve yıkıcı cereyanlar olduğunu çok iyi biliyorlardı. Liderleri çok genç ve cesur bir avukat olan, General Miguel Primo de Rivera’nın oğlu Jose Antonio Primo de Rivera’ydı” (syf, 22) der. Kitabın daha ilerideki sayfalarında Tanman, onlarca masumun ölümünden sorumlu olduğu için Cumhuriyetçi hükümet tarafından kurşuna dizilen Primo de Rivera’nın ‘karakterinin aslında çok yumuşak olduğu ve böyle bir şey yapmış olduğuna ihtimal vermediğini’ yazar.

FAŞİST LİDERLERE ÖVGÜ

Tanman, savaşın zayiatlarından bahsettiği bir bölümde hayatını kaybeden komünistlerin ‘sinek gibi öldüğünden’ bahsederken faşistlere övgüler dizmeyi ihmal etmez: “Cesareti metaneti ve kahramanlığı dillere destan olan bu gencin (Primo de Rivera’nın) adına bugün İspanya’da muazzam bir abide mevcuttur… Milliyetçi cephenin parlak zekalı ve uzun görüşlü Calvo Sotelo, cesur ve atılgan falanjist Redondo… Milliyetçi ayaklanmaların ilk baş kumandanı cesur ihtiyar general San Jurgo… Madrid’de ilk ayaklanması ile cumhuriyetçileri şaşırtan sonra da öldüren general Banjul gibi büyük isimlerin hepsi ecel kurşunu ile ölmüşlerdir” (syf: 44). Burada Tanman’ın bu kişiler hakkında bunca bilgiyi aktarabilmesi dikkat çekicidir.

Kitabın bazı bölümlerinde Tanman, İspanya’da bizzat yaşadığı anıları da aktarır: “Muhterem okuyucu, Burgos şehrinde Lo Coventa de la Merced katedralinde işitmek imkanı bulabildiğim bir Arşevenk’in (Baş piskopos) konuşmasını bu vesileyle burada zikretmekte 1970 Türkiye’si için ibret dersleri bulunduğu inancındayım…” (syf: 45)

İSPANYA DÖNÜŞÜ KÖYLÜ KORKUSU

Fahri Tanman’ın İspanya macerasının ne kadar sürdüğüne dair net bir kaynak yok. Tahsilini Almanya’da ve daha sonra Amerika’da tamamladıktan sonra Türkiye’ye döner. Yüksek gemi mühendisi olarak Haliç’te Tersaneler Müdürü olur. Sonraları Söke’de, mübadelede mülk edindikleri araziye döner. Fahri Tanman’ın babası Osmanlı zamanında Selanik Belediye Başkanı olan Ahmet Hulusi Tanman’dı. Mübadele bu ya, Söke’nin bereketli ovasınada topraksız köylü olacakken arazi Fahri Tanman’a verilir.

Gelelim Tanman’ın Söke’ye dönüşüne. Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) 14 milletvekiliyle meclisi, partinin içinden çıkan gençliğinin üniversitede ve sokakta Türkiye’yi salladığı yıllar, 1960’lar… O dönem yapılan haşhaş mitingi, üzüm mitingi gibi toplantıların toprak ağalarını tedirgin ettiği dönemde Tanman’ı da 40 küsur bin dönümlük mülkünü kaybetme telaşı sarar. Toprak reformuyla köylülere toprak dağıtılması TİP’in öncülüğünde yaygınlaşan bir ‘fikir’ haline gelmektedir o zamanlar. Tanman köylülerin örgütlenişine karşı hem ‘sivil’ güçler besler, hem de daha radikal bir adım atarak ordu içinde takma adla ‘müdahale çağrısı yapan’ broşürler dağıttırır.

DENİZ’LERİN SAVUNMASINDA TANMAN

THKO Davası’nda Yargılanan Deniz Gezmiş ve Arkadaşlarının Ankara 1 Nolu Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi’nde yaptıkları savunmada bu bildirinin varlığına da yer verilmiştir: “Fahri Tanman ayrıca, takma adla bazı bildirileri de orduya dağıtmıştır. Bu bildiriler zamanın Milli Savunma Bakanlığı’nca açıklanmıştır. Ve bildiride görüldüğü gibi toprak ağaları gerekirse, Anayasa’nın öngördüğü toprak reformunu önlemek için savaşacaklarını söylemekten çekinmemektedirler.”

Tanman’ın adı, yine bu olayı da içinde barındıran bir şekilde meclise verilen bir soru önergesinde de karşımıza çıkıyor. CHP Aydın Milletvekili M. Şükrü Koç tarafından Temmuz 1967’de Başbakan Süleyman Demirel’e verilen soru önergesinde, “Batmaz köyü tüzel kişiliğine Hazinece intifa bırakılan 20 bin, Akköy bucağına terk edilen 4.000 dönüm arazinin, yıllık kirası iki bin liradan, Yalçın Metiner takma adiyle broşürler yazıp Orduya dağıttığı Sayın Millî Savunma Bakanınca bildirilen Fahri Tanman adındaki şahsa yirmi yıldır verilmekte olduğu doğru mudur?” ifadeleri yer alır.

FAŞİZM MODASI

Bitirmeden önce tekrar 1930’lu yıllara dönelim. Fahri Tanman’ın İspanya ‘macerası’ ilginç görünse de o dönemin Türkiye hakim sınıfları arasında yadırganan bir hareket değildi. Aksine, bu kesimler arasında komünizme karşı olduğu gerekçesiyle faşist ideolojiler Türkiye’de de taraftar buluyordu. Hitler bıyığının moda olması, bunun trajikomik bir örneğidir. Türkiye’deki faşist ideolojinin mimarlarından H. Nihal Atsız’ın Hitler pozları vermesi, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra gittiği Almanya’da hâlâ Hitler lehinde yazılar kaleme alması da o dönem sağda hissedilen ‘rüzgâr’ı çok iyi anlatıyor.

Bu nedenle Tanman’ın da Almanya’dan gönüllülerin arasına karışıp İspanya’ya giderken, benzer motivasyonlar taşıdığını tahmin edebiliriz. Ama o övgülerini Hitler’e değil beraber savaştığı Franco’ya yönlendirir…


Kaynaklar:

1- Tarih ve Toplum: Aylık Ansiklopedik Dergi,İletişim Yayınları, 1987

2- https://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK/MM__/d02/c021/b142/mm__020211420280.pdf

3- https://adalarpostasi.wordpress.com/2012/01/09/adalar-postasi-2634-heybeliada-sakinlerinden-saffet-tanman-hanimefendinin-aziz-hatirasina/

4- http://www.radikal.com.tr/yazarlar/hakki-devrim/iki-maas-da-ne-maas-ama-726281/

5- https://halitcelenk.org/sites/default/files/kitaplar/Halit%20%C3%87elenk%20-%201.%20THKO%20Davas%C4%B1.pdf

6- http://www.radikal.com.tr/yazarlar/ayse-hur/islamcilarin-ve-sag-muhafazakarlarin-hitler-sevdasi-1496624/