Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 2024 yılı faaliyet raporunda, eğitim sisteminde dini ve mesleki eğitime ayrılan kaynakların artışını gözler önüne serdi. Bu rapora göre, 2024 yılında dini ve mesleki eğitim için toplam 204,4 milyar TL harcanırken, akademik eğitim yapan Anadolu, Fen ve Sosyal Bilimler liseleri için kaynak 127,5 milyar TL’de kaldı. Bu durum, dini eğitimin eğitim sisteminde giderek daha fazla öncelik kazandığını gösteriyor.
Raporda dikkat çeken bir diğer nokta ise din öğretimi genel müdürlüğünün harcamaları. 2024 yılı için 82 milyar TL’nin üzerinde bir bütçe hedefi belirleyen genel müdürlük, MEB’e bağlı 23 müdürlükten 18’inin harcamalarından daha fazla bir bütçeye sahip. Geçtiğimiz üç yıl incelendiğinde, dini eğitime ayrılan kaynakların her yıl katlanarak arttığı açıkça görülüyor: 2022’de 20 milyar TL, 2023’te ise 41 milyar TL harcandı.
Mesleki ve teknik eğitim de MEB’in öncelikleri arasında önemli bir yer tutuyor. 2024 yılı için mesleki ve teknik eğitim genel müdürlüğü, 121,8 milyar TL harcama gerçekleştirdi. Bu bütçe, akademik eğitim yapan okulların kaynaklarıyla benzer seviyelerde. Eğitim sisteminin bu değişimi, mesleki ve teknik eğitimin de giderek önem kazandığını göstermektedir.
Vakıf ve Kuruluşlara Aktarılan Kaynaklar Artıyor
MEB’in vakıf ve kuruluşlara aktardığı kaynaklar da her yıl artış gösteriyor. Rapora göre, MEB 2022 yılında 2 milyar 342 milyon TL, 2023 yılında 3 milyar 609 milyon 522 bin TL, 2024 yılında ise 6 milyar 198 milyon 550 bin TL’yi vakıf ve derneklere aktardı. Eğitim bütçesinden para aktarılan kuruluşlar ve aktarılan tutarlar şu şekilde:
- Türkiye Maarif Vakfı: 4 milyar 990 milyon TL
- Ahmet Yesevi Üniversitesi: 445 milyon 52 bin TL
- Kırgızistan Türkiye Manas Üniversitesi: 763 milyon 498 bin TL
MEB’in 2024 yılı faaliyet raporu, eğitim sisteminde dini ve mesleki eğitime ayrılan kaynakların giderek arttığını, akademik eğitimin ise geri planda kaldığını gösteriyor. Özellikle Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün harcamalarındaki artış, eğitim sisteminde dini eğitimin öncelikli hale geldiğine işaret ediyor. Ayrıca, MEB’in merkezi yönetim bütçesindeki payının azalması ve vakıflara aktarılan kaynakların artması, eğitim sisteminin finansman sorunlarıyla karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor. Bu durum, eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak ve akademik başarıyı artırmak için daha kapsamlı ve adil politikaların gerekliliğini bir kez daha gözler önüne seriyor.
