Hrant Dink cinayetinin 18. yılına yaklaşırken, adalet sürecinde ilerleme sağlanmış gibi görünse de, cinayete giden sürecin tüm boyutlarıyla aydınlatılmadığı tartışmaları devam ediyor. 2007 yılında Agos Gazetesi’nin önünde suikasta uğrayan Hrant Dink’in ölümü, Türkiye’de basın özgürlüğü, azınlık hakları ve devletin içindeki yapılanmaların sorgulanmasına dair derin bir yara bıraktı.
Davaların Son Durumu
Dink cinayetiyle ilgili 18 yıl boyunca süren hukuki süreçte, hem sivil sanıklar hem de kamu görevlileri yargılandı. Ancak aile avukatları, soruşturma ve kovuşturmaların cinayete giden süreci tam anlamıyla kapsamadığını ve eksikliklerin devam ettiğini belirtiyor. Özellikle kamu görevlilerinin görevde kalması ve bu kişilerin verdiği bilgi ve belgelerin manipülatif olduğu yönündeki iddialar, sürecin güvenilirliği konusunda eleştiriler yaratıyor.
2025 yılı itibarıyla, davada kamu görevlileri arasında üst düzey emniyet mensuplarına yönelik suçlamalar ağırlaştırıldı. Eski Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer, anayasal düzeni ihlal suçundan müebbet hapis cezası aldı. Ancak zaman aşımı nedeniyle birçok sanığın davası düştü. Özellikle Ogün Samast’ın koşullu salıverilmesi ve ardından zaman aşımından faydalanması, adalet arayışını gölgeleyen faktörlerden biri oldu.
Fetullahçı Yapı ve Cinayet Bağlantısı
2016 yılındaki darbe girişiminden sonra cinayet, Fetullah Gülen yapılanmasıyla ilişkilendirildi. Savcılar, Dink suikastının, bu yapının Türkiye’deki düzene karşı “şiddet içeren bir başlangıç eylemi” olduğunu iddia etti. Buna rağmen birçok sanık, örgüt üyeliği suçlamalarından zaman aşımı nedeniyle yargılanmadı.
Hrant Dink’in eşi Rakel Dink ve ailesi, adaletin eksik tecelli ettiği görüşünde. Rakel Dink’in, “Bir bebekten katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılmaz” sözleri hâlâ hafızalarda. Cinayet sonrası halk arasında yükselen dayanışma duygusu, “Hepimiz Hrant’ız, hepimiz Ermeniyiz” sloganıyla tarihe geçti.
Adalet Arayışında Eksiklikler
18 yıl süren davalarda birçok temel soru yanıtsız kaldı:
- Dink’in hedef haline getirilme sürecindeki ihmaller kimler tarafından organize edildi?
- Kamu görevlilerinin sorumlulukları neden tam anlamıyla sorgulanmadı?
- Cinayetin öncesindeki istihbarat bilgileri neden dikkate alınmadı?
Dink ailesinin avukatları, 7 Şubat 2025’te görülecek yeni duruşmadan karar çıkmasını bekliyor. Ancak, bugüne kadar yaşanan ihmaller ve yargı sürecindeki eksiklikler göz önünde bulundurulduğunda, adaletin tamamen sağlanması konusundaki şüpheler devam ediyor.
Hrant Dink cinayeti, Türkiye’de ifade özgürlüğü ve azınlık haklarının korunması için bir sınav olmaya devam ediyor. Ancak, bu cinayete giden süreç ve sorumluların tam anlamıyla ortaya çıkarılamaması, toplumsal vicdanın hâlâ kanayan bir yara taşıdığını gösteriyor.