Fransa seçimlerinde son viraj

Dünya Milyarderlerinin  30 yıllık  bir çalışmasından sonra 2 000‘li yıllarda Sosyalizmden esen rüzgarı engellendikten  sonrasında ,Emekçileri halkı kontrolü için Din- Milliyetçilik güçlü bir  ideolojik silah olarak kullanıldı. Gelişmiş kapitalist ülkelerde Irkçılık- Faşizm, geri bıraktırılmış ülkelerde Dinci (İslamist) ve Milliyetçilik-Faşizm olarak hüküm sürdü. 

 Fransa’da bundan fazlasıyla nasibini aldı. Eski Irkçı Faşist partilerin ,hareketlerin yanına onlardan daha sistemli ve “İleri” Irkçı faşist partiler sahne aldı. Klasik Le Pen Aile Faşist Partisi “Demokrasi Çerçevesine” sokularak Fransa’nın “Yeni Faşist ideolojisinin temsilcisi ve örgütlenmesi ile ,yine Le Pen ailesinin en küçük (Ve en saldırgan) üyesi Marion Marechal Le Pen önderliğinde (Geriden gelen ve yeni Pazar kavgasına girdiği için de diğer milyarderlerden daha saldırgan ve pervasız olan) Vincent Bolloré nin beslemesi (ve temsilcisi) Eric Zemmour ile  yönetim savaşına girdi.

Bu süreç aynı zamanda çoğunluğunu yoksul Fransızlardan oluşan daha çok yabancı “Mağribin ve Afrika kökenli seçmenlerin “Seçimlere ilgisini azalttı.

Onlar “Gerçek Fransız değilsiniz” söylem-ideolojik baskı karşısında “Parlamenter Seçim Sistemine” karşı ilgisini giderek kaybetti. “Bu ‘GERÇEK’ Fransızların arasında bir oylama” olarak algılanmaya başlandı.

Elbette seçimler -vaatler- seçilenlerin seçildikten sonra hayatlarında olan(daha doğrusu olmayan) dişiliklerin de etkisi ile  “OY VERME” bir” Kendilerine Altma” olarak algılanmaya başladı.

Bu hemen hemen tüm Metropol ve metropol etrafında yerleşmiş -yerleştirilmiş BANLİYÖZAR işçiler için geçerli hale geldi.

Buna bir de , en az bunun kadar etkili olan GENÇ SEÇMENİN “demokrasi oyunu” olarak gördükleri “seçimlere” ilgisizliği eklenince  en azından son 10 yılda SEÇİMLER sermaye sınıfının Irkçı Beyaz Katolik Fransızların kendi aralarındaki bir “Oyunu” olarak algılanmaya başlandı.

 Bu da seçimlere ilgisizlik -katılmama (Abstentions) olarak kendini gösterdi…

  Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin son haftasına girildiği bugünlerde Fransız Komünist Partisi Lideri F.Roussel ‘in “Yeniden Proletaryanın temsilci Fransız Komünist Partisi “çıkışı ve çalışmaları. Halkın Birliği adayı J.L.Mélenchon’un hem uluslarasın  politikada hem de Milyarderlerin iktidarına karşı “Sistemli ve halk tarafından anlaşılır“ bir politika ile “Son Şansını” denemesi. Halkta bir “hareketlilik” oluşturdu.

Bu mevcut  anketler de de gözüküyor.

Ancak Fransa’da solun 2. oy potansiyeli (ve 2 açmazı) hala son haftada bile yerinde duruyor. Banliyölerdeki yoksul ve kendini hala “Yabancı ”hisseden(Daha doğrusu Sol entelektüellerce “sorun” olarak gösterildiği için daha çok )seçmenin gelecek umudunu yitirmiş, sadece bireysel çıkış arayan ve ilgisiz genç seçmenlerin sandığa gitmesi.

Onların kazanılarak Sol’a oy vermesinin sağlanması…

 70 Yaşına rağmen bunu en iyi beceren yine de J. L. Mélmenchon…

  Sol’un 2 .Tur ihtimali bir “Sol Birlik” anlayışı yaratabilir mi? Belli değil. Şu an için Mélenchon böyle bir olasılık ve hareketlilik yakalamış gözüküyor. Ancak ne Komünist Partisi F.Roussele, ne EELV Y. Jadot ne  NAP   Philippe Poutou, ne Troçkist LO  Nathalie Arthaud ne de SP A.Hidalgo ikna olmuş gözüküyor.

 “İşe Yarayacak Oy” silahi Menlenchon lehine diğer adayları ikna etmiş gözükmüyor.

Ancak gençlerin Macron’un 2. Kez seçilmesi durumunda onların “Kölelik düzeyinde bir çalışma dünyası, emeklilik kavramının tamamen unutulması anlamına geldiğini bildiklerini varsayar isek, bunun bir motivasyon oluşturacağını ve “Oy Vermeyen “Gençler”  kategorisinin sandığa yöneleceğini düşüne biliriz. (Her ne kadar az bir olasılık olsa da!)

 Ayrıca sol’un 2. Tur şansının daha önceki seçimlerde daha fazla olasılık dahilde olduğu da düşünülür ise gençlerin ve Banliyö halkının sandığa yönelmesi (yöneltilmesi) mümkün gözüküyor.

 Ancak Gerek banliyöm işçileri gerekse son dönemde gençler hafızalarında biliyorlar ki “Benim bir tek düşmanım var o da Finans Kapital” (F. Holland’ın 2017 seçimlerinde  son konuşmasından) diyenlerden en ağır darbeyi yediklerini unutmadılar… Bu nedenledir ki Onlar için seçimler sermayedarlar-Milyarderler (bir başka düzeyde Beyaz Katolik Fransızlar) arası bir parsa kapma yarışı…

 Fransa’da  halkın önümüzdeki yıllarda Milyarderlerin İktidarının yerleşmesi mi? Halkın biraz nefes alarak yeniden özgürlük yolunu seçmeye mi yöneleceği kararının alınacağı bir safhada seçimlere giriyoruz. Kara tünelden önce son çıkış. Fransız Seçmeni 8 Nisan Cuma günü 24.00 de bitecek olan propaganda çalışmamalarından sonra 10 Nisan sabahı “Celladını”mı “Demokrasi ve özgürlüğü için sansını artıracağı belki de öngününün aç açılacağı  parti ve kişiyi mi seçeceğine karar verecek…

Son anketlere göre seçimlere katılma oranı %71 civarında gözüküyor… Bu son dönemlerin  en düşük oranı. Bu oran 2017 de %77 , 2012’de  %82 idi.

 Ayrıca seçime katılıp BEYAZ OY verenlerin oranı da Fransız seçimlerinde küçümsenmeyecek bir orana ulaşmış durumda…. 2017 de 3 milyon seçmen sandığa gidip BEYA oy kullandı. Bu sandığa giden seçmenlerin %6.35’ini oluşturuyordu ki bugün seçim yasasına göre “Baraj” oranı olan % 5’in üzerinde…

Son anketlere  göre 1. tur Cumhurbaşkanı adayların son sıralaması şöyle: 

E. Macron %28 , M. Le Pen %21.5 , J. L. Melenchon %15 , E.Zemmour %11 V. Pecresse %9.5,  Y. Jadot %4.5, F. Roussel 3.5, N. D. Aıgnan %2.5  J. Lassalle %2., A. Hidalgo %2, P. Poutor %1.5, N. Arthaud.1.5