Fransa’da Yoksul Gençliğin Direnişi: Polis Şiddeti ve Protestolar

Fransa, son yıllarda yoksul gençlerin öfke dolu protestolarına sahne oluyor. Polis şiddetinin artışı ve 17 yaşındaki bir gencin polis tarafından bilinçli olarak öldürülmesi gibi olaylar, benzer durumdaki diğer gençleri harekete geçirdi. “Banliyö gençleri” olarak adlandırılan bu grup, 27 Haziran’dan bu yana aralıksız bir şekilde protesto eylemleri düzenliyor. Polis şiddetindeki artış ve gençlerin ölümleri, protestoların daha da yoğunlaşmasına neden oluyor.

Polis şiddeti, özellikle 2017 yılından itibaren Fransa genelinde hızla artış gösterdi. Sosyalist Parti döneminde yürürlüğe giren Polis Yetki ve Salahiyeti kanunu, polise (jandarma ve askerler dahil) kendisini ve kamu için tehlike olarak gördüğü durumlarda silah kullanma yetkisi veriyordu. Bu yetki, polis ve jandarma tarafından sıkça kullanıldı.

Bağımsız araştırma ve medya kuruluşlarına göre, 2010-2017 yılları arasında toplam 133 kişi polis tarafından öldürüldü. Bu da yılda ortalama 20 kişinin polis şiddetiyle yaşamını yitirdiği anlamına geliyor. Ancak, 2017’den itibaren öldürülenlerin sayısında belirgin bir artış yaşandı. 2017-2022 arasında bu sayı 210 kişiye yükseldi ve yıllık ortalama 35 olarak kaydedildi. Polis şiddeti son yıllarda da giderek artmaya devam etti; 2020’de 40, 2021’de 52 ve 2022’de 39 kişi polis tarafından öldürüldü.

Nahel’in ölümünden önce, 14 Haziran’da Bordeaux yakınlarında yaşayan genç işçi Alhoussein Camara, polis tarafından durdurulup kurşunlanarak öldürüldü. Camara, süpermarkete gitmek için yola çıkarken polis tarafından durdurulmuş ve kaçtığı gerekçesiyle kurşunlandı. Olay sonrasında katil polisler sorgulandıktan sonra serbest bırakıldı. Camara’nın ölümü Fransa genelinde neredeyse hiç yankı bulmadı ve medya tarafından görmezden gelindi.

Ancak Nahel Merzouk’un ölümü tüm ülkeyi sarsan bir olay oldu. 27 Haziran 2023’te Paris’in Saint-Denis banliyösünde polis tarafından durdurulan Merzouk, motosikletinin altında ezilerek hayatını kaybetti. Olay, güvenlik kameraları tarafından kaydedildi ve sosyal medyada hızla yayıldı. Polis, Merzouk’un motosikletine bilinçli bir şekilde çarptığı iddiasıyla suçlandı. Bu olay, polis şiddeti ve adaletsizliklere karşı bir direniş hareketinin başlamasına yol açtı.

Gençler, sosyal medya üzerinden organize olarak protesto eylemleri düzenledi. “Adalet İstiyoruz” ve “Polis Şiddetine Son” gibi sloganlarla sokağa çıkan gençler, insanca yaşam güvencesi ve daha adil muamele taleplerini dile getirdi. Gençler, sosyal medya sayesinde seslerini duyurdu ve diğer gençleri de harekete geçirmeyi başardı. Ancak, hükümet ve medya genellikle gençlerin taleplerini göz ardı etti ve protestoları şiddet eylemleri olarak sunarak itibarsızlaştırmaya çalıştı.

Hükümet, gençlerin protestolarını bastırmak ve “normale” dönmek, düzeni sağlamak için polis gücünü kullanma eğiliminde oldu. İçişleri Bakanı, protestoları “şiddet olayları” olarak nitelendirdi ve gençleri suçladı. Polis, protestoculara göz yaşartıcı gaz ve plastik mermilerle müdahale etti. Medya da genellikle protestoları göstericilerin şiddet eylemleri olarak sunarak gençlerin taleplerini göz ardı etti. Bu tutum, gençler arasında hükümete ve medyaya olan güvensizliği artırdı.

Fransa’da yoksul gençler arasında polis şiddeti ve adaletsizliklere karşı bir direniş dalgası yayılıyor. Nahel Merzouk’un ölümü ve diğer polis şiddeti vakaları, gençleri harekete geçirdi ve protestoları tetikledi.

Gençler, sosyal medyayı ve sokakları kullanarak taleplerini dile getiriyor. Ancak, hükümet ve medya tarafından genellikle görmezden geliniyorlar ve talepleri ciddiye alınmıyor. Bu gençlerin direnişi, toplumdaki sosyal eşitsizliklerin ve polis şiddetinin ele alınmasını sağlamak için dikkat çekmeye devam ediyor…