Faşist hareket ile milli görüş hareketinin paralel yürüyüşü

ABD’nin Sovyetler Birliği’ne karşı geliştirdiği “Yeşil Kuşak” projesinin önemli bir ayağını oluşturan Türkiye’de 1960’lı yıllar boyunca Komünizmle Mücadele Dernekleri ile komünizmin panzehiri olarak kabul edilen “din ve milliyetçilik” propagandası yoğun bir şekilde işlendi. Özel Harp Dairesi (ÖHD) bu iki temel kavram üzerinden psikolojik savaş taktiklerini kullanarak ülkücü/milliyetçi ve İslamcı örgütlerin kurulmasını destekledi veya bizzat kuruluşunda yer aldı. ÖHD’nin iki temel eksende sürdürdüğü faaliyetinden birini Türkeş’in başlattığı Milliyetçi/ülkücü Hareket, ikincisini de Erbakan’ın önderliğini yaptığı Milli Görüş Hareketi oluşturdu.

CKMP’nin 1969’da Adana’da toplanan Olağanüstü Büyük Kongresi’nde Türkeş, partinin adını “Milliyetçi Hareket Partisi” olarak değiştirdi. Bu kongrede Nihal Atsız taraftarlarını tasfiye ederek Necip Fazıl Kısakürek’e yaklaşan Türkeş, faşist harekette din motifinin güçlenmesini sağladı. 1969 genel seçimlerinde parlamentoya giren Türkeş, Türk milliyetçiliğinden Türk-İslam sentezine evrimleşme sürecinin politik önderliğini yaptı. Parti söyleminde “Bozkurtlar” yerine Ülkücüler, “Türkçüler” yerine Milliyetçiler kullanıldı. “Tanrı Türkü korusun” sloganı, “Tanrı dağı kadar Türk, Hıra dağı kadar Müslüman” oldu. Kabe’ye giderek “Hacı” olan Türkeş bu dönemde İslami cemaatler, şeyhler ve tarikatlar ile yakın ilişkiler kurarak Türk-İslam Ülküsü’nü geliştirmeye başladı. Türkeş’in asıl hedefi, Anadolu’nun dindar ve muhafazakar gençlerini örgütlemekti. Bu amaçla Sünni-Alevi ayrışmasını körükleyerek ÖHD’nin desteğinde “Altın Hilal” denilen Orta Anadolu kentlerini ele geçirme planını uyguladı.

1967’de Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Genel Sekreterliği’ne seçildikten sonra büyük sanayici ve ticaret erbabına karşı Anadolu tüccar ve küçük sanayicileri savunması ile dikkat çeken Erbakan, 25 Mayıs 1969’da TOBB’nin Genel Başkanlığı’na seçildi. Ancak Süleyman Demirel başkanlığındaki Adalet Partisi (AP) hükümetinin seçimleri iptal etmesiyle 8 Ağustos 1969’da başkanlıktan ayrılmak zorunda kaldı. 1969 seçimlerinde AP’den milletvekili aday adaylığı Süleyman Demirel tarafından veto edilince Erbakan, Konya’dan bağımsız aday oldu ve iki milletvekili seçtirecek kadar yüksek bir oy alarak meclise girdi. Böylelikle Necmettin Erbakan’ın önderliğinde siyasal İslam’ın serüveni başlamış oldu. Erbakan bir süre sonra 17 Ocak 1970’de 17 arkadaşıyla Milli Nizam Partisi (MNP)’ni kurarak “Milli Görüş” ideolojisi şeklinde formüle ettiği yeni bir siyasal kulvar oluşturdu.

MNP, 12 Mart 1971 askere müdahalesinden sonra “Laikliğe aykırı çalışmalar yürüttüğü” iddiasıyla 20 Mayıs 1971’de Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı, fakat yöneticileri hakkında ceza davası açılmadı. MNP’nin kapatılmasından sonra İşviçre’ye giden ve bir süre orada kalan Erbakan Türkiye’ye dönerek 11 Ekim 1972’de MNP kadrolarıyla Milli Selamet Partisi’ni (MSP) kurdu. Erbakan’ın Türkiye’ye dönüşüyle ilgili olarak, Süleyman Demirel’in liderliğindeki AP’nin oylarını bölmek amacıyla 12 Mart’ın komutanlarından Muhsin Batır ile Turgut Sunalp tarafından ikna edilerek Türkiye’ye döndüğü iddia edildi ve buna kanıt olarak da Erbakan’ın Muhsin Batur’un cumhurbaşkanlığı adaylığına oy vermesi gösterildi. 14 Ekim 1973 seçimlerinde MSP yüzde 12 oy oranıyla 48 milletvekilliği kazandı. Seçimlerden hemen sonra Bülent Ecevit’in liderliğindeki CHP ile MSP arasında kurulan koalisyon hükümetinde başbakan yardımcısı ve devlet bakanı oldu.

MHP ve MNP’nin bu dönemdeki konumları, sağdaki siyasal ayrışmayı ve uzun yıllar sürecek olan, kimi zaman uzlaşan kimi zaman zıtlaşan iki siyasal akımın tarihsel serüveninin başlangıcını ifade ediyordu. Uzun bir tarihsel süreç boyunca devam eden faşist hareket ile milli görüş hareketinin paralel yürüyüşü, emperyalizmle, sermayeyle ve devletle bitmeyen danslarının bir sonucuydu. Bu iki hareketin yürüyüş hattının en kararlı müttefiki ise, devletin kurucu ve koruyucu misyonunu üstlenmeyi sürdüren CHP oldu.

Şaban İBA