Erkek Yerini Bilsin

Eril dil tersine çevrilirse ne olur, nasıl olur? Twitter’da yapılan “Kocam isterse çalışabilir” paylaşımının ardından, kadınlar eril dili tersine çevirerek twit atmaya başladılar. Kadına yönelik şiddete karşı ve cinsiyetçiliğe karşı sosyal medyada farklı bir bakış açısıyla kampanyaya dönüştü. Kadınların gündelik yaşamda sıkça duyduğu sözler, deyimler tersine çevrildi. Cinsiyetçiliğe karşı ironik ve eğlenceli bir protesto aynı zamanda.

Bir kadının doğduğu günden ölümüne kadar erkek egemen sistemden işittiği sözler bunlar. Ailesinden, komşularından, okulda öğretmeninden, çalıştığı yerde iş arkadaşlarından, devlet görevlilerinden polisinden savcısına, milletvekilinden cumhurbaşkanına kadar toplumun her kesiminden duyduduğu sözler. Sonra, deyimler, atasözleri, şarkılar, filmler, masallar, yemekler… Nereden tutsak elimizde kalan o kocaman cinsiyetçilik, eril dilin cinsiyetçi zehiri…

Sosyal medyadaki bu akım, cinsiyetçi dil her gün kendini nasıl üretiyor sorusuna en iyi cevap oldu. Neticede bu cinsiyetçi dili Marslılar üretmiyor. Farkında olarak yahut farkında olmayarak bu söylemler sürekli kullanılıyor. Bu cinsiyetçi dili sadece erkekler değil kadınlar da kullanıyor. Zaten #erkekyerinibilsin hastagındaki twitleri derli toplu okuduğunuzda özel olarak analiz yapmanıza bile gerek kalmıyor, o twitler çok basit bir şekilde mantaliteyi ortaya koyuyor.

“Dil tarafsız değildir. O, yalnızca düşünceleri taşıyan bir araç değil; bizzat düşüncelerin şekillenmesinde etkendir.” (Dale Spender) Eril dil, masum değildir. Dil aynı zamanda zihniyetimizin şekillenmesini sağlar.

Şimdi şöyle bir tersine çevrilmiş twitlere bakalım:
– “Eğlenilecek erkek ayrı, evlenilecek erkek ayrı.”
-” Yemeğin salçalısı, erkeğin kalçalısı.”
– ” Damatlık her genç erkeğin hayalidir.”
– ” Erkek istemezse tecavüze uğramaz.”
– ” Dul adamsın, bir ihtiyacın olursa çekinme.”
– ” Bir erkek şort giyiyorsa aranıyordur.”
– ” Erkekler çiçektir.”
– ” Aaa her yerde erkek sorunları, yeter sınıfı bölmeyin.”
– ” Erkek erkekliğini bilmeli, kapıyı güler yüzle açıp masaya bir tabak sıcak yemek koymalı, çünkü kadının kalbine giden yol midesinden geçer.”
– “Erkek iffetli olacak. Mahrem namahrem bilecek. Herkesin içinde kahkaha atmayacak.”
-Erkek dediğin bakımlı olacak. Çocuk da yapacak, kariyer de..”
– “Plajda üstsüz erkek perdesiz eve benzer.”
– “Erkek dediğin kadının elinin kiridir.”
– “Erkek dediğin biraz işveli olacak karısını eve bağlamayı bilecek.”
– “Erkek kendini gelecekteki hanımı için saklamalıdır.”
– “Erkek cinayetleri çok abartılıyor, bu toplumun başka sorunları da var. Sadece erkekler ölmüyor ki.”
– “Erkek romancı, erkek sürücü, erkek öğretmen, erkek yazar, erkek yönetmen, erkek hakim, erkek polis, erkek subay, erkek memur, erkek doktor, erkek mühendis, erkek yolcu, erkek yanı.”

Sosyal medyadaki bu akım,toplumsal cinsiyet rollerini sorgulamak, sorgulatmak için önemli bir alan açıyor. Kadınların çağlar boyunca yaşadığı cinsiyetçi baskıların boyutunu anlaşılmasını sağlıyor. #Erkekyerinibilsin tagındaki tweetleri şöyle derli toplu okuduğunuzda durumun vehameti daha anlaşılır hal alıyor. Yıllardır anlatmaya çalıştığımız cinsiyetçilik, bu yöntemle en sade haliyle bir tokat gibi çarpıyor. Erkek egemen sistemin söylenceleri nasıl da boğucu değil mi? İşte böyle bir dünyada refes almaya çalışıyor kadınlar.

Bu tweetlerde gerek AKP iktidarı boyunca devlet yönetiminin her kademesinden dillendirilen cinsiyet ayrımcılığını gerekse muhafazakar politikaların sokağa yansımalarını tüm çıplaklığıyla bir kez daha görüyoruz. Ki bu noktada ayrıca belirtmek isterim, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın cinsiyetçi, ayrılıkçı, bazen de sapıklığa varan söylemlerini tersine çevirirsek toplumda infial bile yaratabiliriz.

Kadınların yaşamın her alanında duyduğu sözler bunlar. Hangi meslek grubunda olursa olsun, bir arkadaşınızla sohbet ederken, kadın olarak neler yaşadığını sorduğunuz an, kadın arkadaşınızın derin bir nefes alarak söze başladığını gözlemlemişsinizdir. Boğaza takılan o yutkunmada neler vardır bilirim. Boğazında takılı kalır, yüreğe gömülü sözlerin acısı… Sesinin tınısındaki çatallık, buz kırığı gibidir. Gözlerindeki o derin bakış, dilsiz acıların dehlizlerine yuvarlanır usulca… Empatidir bu, anlarsınız. İşte o an gerçeğe dokunursunuz, arkadaşınızın yarasına dokunursunuz. Kadınların kendi aralarında özel bir dili vardır, konuşmadan gösterirler birbirlerine yaralarını… Yaralarını birbirine gösterirken acıtmamaları gerektiğini bilirler, bu yüzden yaranın kabuğunu kaldırmadan, yeniden kanatmadan dokunurlar birbirlerinin yaralarına. Erkek egemen sistemin hüküm sürdüğü bu hayatta, kadın dayanışmasının sihirli formülü gibidir bu. Bu yüzdendir iki kadın arkadaş sohbetin derinliğine varmışsa gözyaşlarından ağız dolusu gülüşlere yol alırlar hemen.

Sosyal medyadaki bu akım ciddi bir farkındalık yarattı. Belki çok şey değiştirmez ama toplumda farkındalığın artması önemlidir. Yaşamın her alanından eril dili çevirdiğimizde, tepeden tırnağa cinsiyetçilik çıkıyor ortaya. Demek ki yeni bir dil lazım bu dünyaya. Sadece eşitlikçi değil, özgürlükçü bir dil lazım. Kadını da erkeği de toplumsal cinsiyet rollerinin hapishanesinden kurtaracak özgürlükçü bir dil gerek bizlere!