Düşünme; insanın doğuşu ile başlayan, sonraki süreçte doğrudan veya dolaylı olarak geliştirilebilen insana özgü bir davranıştır. Düşünme; bir sonuca varmak amacıyla bilgileri, kavramları incelemek, karşılaştırmak ve aralarında ilişkiler kurarak başka düşünceler üretmek işlemidir. Bu işlemlerin sonucunda ortaya çıkan zihinsel sonuca “düşünce” denir
Aklın sınırlarını genişletmek ve bir problem için yaratıcı çözüm geliştirmek için nasıl düşünüleceğini kısacası düşünmeyi bilmek gerekir. Düşünmeyi bilmek, iyi bir eğitimin öğrencilere kazandırdığı en temel beceri olmalıdır.
Düşünce tembelliği; Düşünebiliyorken, okuyabiliyorken, araştırabiliyorken yapılanların bilincinde olmamak ya da bilincinde olup da yapmamaktır. Düşünce tembelliği yaşamı kısırlaştırır.
Düşünme Tembelliği Nasıl Oluşur? Özellikle İlköğretimin ilk yıllarında ebeveynler evde çocuğa yardım ederken, farkında olmadan çocuğun yerine düşünmeye başlar. Böylece çocuğunu düşünmek isterken, düşündürmeyi unutur. Ebeveynler çocuklarına balık tutmasını öğretmek yerine sürekli balık verir ve kendisine muhtaç hale getirir.
Ayrıca gelişen teknoloji ile birlikte çocuklarda mobil telefon, bilgisayar, tablet kullanımı arttı. Zamanının büyük bir çoğunluğunu bu aletlerin başında geçiren çocukta düşünme tembelliği oluşur.
Düşünme Tembelliği olan çocuk;
Soruları tam olarak okuyamaz,
Yorum gerektiren problemleri çözemez,
Çözüm yöntemi kurallara bağlı olan problemlerde bile sınırlı başarı gösterir,
Bir paragrafı özetlemesi gerekirse, paragraftaki birkaç cümleyi tekrarlar, özet çıkaramaz.
En kolay konularda bile sürekli yardım ister…
Düşünce tembelliğinden dolayı çocuklar her şeyi gördükleri, alıştıkları şekilde yaparlar. Çünkü bu kolay yoldur. Ne yaparsam daha iyi olur, bir işte daha iyi sonucu nasıl alırım diye düşünmez. Çocuklar her şeyi hep gördükleri ve alıştıkları şekilde yaparlar. Oysa düşünmeye vakit ayırsalar, en uygun, en güzel, en yararlı olanı bulabilirler. Çocuk karşılaştığı birçok olay ve sorunda düşünmediği için yeni çözümler getiremez.
Düşünme tembelliğine karşı, Çocukların evde veya okulda soru sormaları engellenmemeli, onları ciddiye alarak cevap verilmeli ve karşılıklı soru-cevap ilişkisi kurularak, düşünmeleri, akıllarını kullanmaları öğretilmelidir.
Genelde yetişkinler soru soran çocuklara, klasik ve kaçamak bir cevap verirler;
‘Büyüyünce anlarsın veya öğrenirsin…
Ya da ‘’şimdi bunun zamanı değil’’
’’Doğru soru sormak’’ ve ‘’doğru cevabı’’ almak özellikle bir çocuk için çok önemlidir.
Öğrencilerine okumayı, dinlemeyi öğreten sevdiren öğretmenler başarılı öğretmenlerdir. Öğrencisine düşünme becerisini önce sevdiren sonra öğreten, hayat boyu bir alışkanlık haline gelmesini sağlayan öğretmen aynı zamanda düşünme tembelliğine de engel olmuş olur.
- Sessizliğin Meşrulaştırdığı Suç: Talat Paşa ve Kolektif Hafızanın Bozulması - 24 Haziran 2025
- Nobel’in Gölgesinde Milliyetçilik - 11 Haziran 2025
- 1921 Anayasası Yürürlükten Kaldırılmasaydı Türkiye Bugün Nasıl Bir Ülke Olurdu? - 3 Haziran 2025