Çin’in Uzayda Enerji Hedefleri ve Füzyon Teknolojisindeki Liderliği

Çin, 2030 yılına kadar uzaydaki en büyük insan yapımı nesne olacak Uzay Tabanlı Güneş Enerjisi (UTGE) cihazının prototipini hayata geçirme hedefiyle ilerliyor. Bu proje, sadece teknolojik bir başarı değil, aynı zamanda enerji piyasasında büyük bir ekonomik avantaj sağlamayı hedefliyor.

Küresel Enerji Yarışında Öncü Olma Hedefi

UTGE’nin başarılı bir şekilde kurulması, enerji sektöründe trilyon dolarlık bir pazar oluşturma potansiyeline sahip. Amerikan Dış Politika Konseyi’nden Peter Garretson, “Çin, bu sistemi 20 yıldan kısa bir sürede üretip, bizim onlardan satın almamızı sağlayacak” diyerek ABD’nin bu alanda geri kalma riskine dikkat çekti.

Küresel UTGE altyapısının 2040 yılına kadar 1 trilyon doları aşması bekleniyor. NASA’nın eski yöneticilerinden David Steitz, ABD’nin, geleneksel güneş enerjisinde olduğu gibi uzay güneş enerjisi yarışını da Çin’e kaptırabileceğini belirtti.

Çin Füzyon Enerjisi Yarışını Önde Götürüyor

Çin’in liderliği yalnızca uzay enerjisiyle sınırlı değil. Nükleer füzyon araştırmalarında da önemli bir üstünlüğe sahip. Pekin, füzyon enerjisi çalışmalarına yılda 1,5 milyar dolar yatırım yaparken, bu rakam ABD’nin yıllık 800 milyon dolarlık bütçesinin neredeyse iki katı.

Nikkei’nin verilerine göre Çin, dünyada en fazla füzyon patentine sahip ülke konumunda. Şanghay merkezli Energy Singularity, Honghuang 70 (HH70) tokamak cihazı ile kritik bir başarı elde ederek, yüksek sıcaklıkta süper iletken teknolojisinde öncülük yaptı.

Energy Singularity’nin CEO’su Yang Zhao, Mart 2022’de başlayan tasarım çalışmalarının Şubat 2023’te tamamlandığını ve bu sürenin dünya çapındaki süper iletken tokamak cihazlarının inşasında en hızlı rekor olduğunu belirtti.

ABD’de Durum

ABD, Massachusetts merkezli Commonwealth Fusion Systems şirketiyle MIT işbirliğinde “Sparc” adını verdiği küçük bir füzyon reaktörü üzerinde çalışıyor. Ancak, ilk ticari reaktörün hayata geçmesi en az on yıl alacak.

Bu yarış, Çin’in yalnızca uzayda değil, yenilenebilir enerji ve füzyon teknolojilerinde de liderliği ele geçirme konusunda büyük adımlar attığını gösteriyor. ABD ve diğer ülkeler için ise bu yarışta geri kalmamak adına daha fazla yatırım ve iş birliği bir zorunluluk haline geliyor.