Bedene ve ruha iyi gelen şifa kaynakları: Kaplıca ve Bir Evliya Çelebi romanı: Ulak

Kütahya’nın Yoncalı ilçesinde bir otelin kahvaltı salonunda kaleme alındı bu satırlar. İki günlüğüne annem ve iki teyzemi getirdiğim ve neredeyse son kez 15 yıl önce geldiğim şehrin batısında ve 16 km dışında olan, su sıcaklığının 41 0C olduğu, Kütahyalıların şifa merkezi olarak andıkları, yeşili bol bir kaplıca merkezindeyim.

Türkiye jeotermal kaynakların zenginliği ve potansiyeli bakımından dünyanın ilk yedi ülkesinden biri. Avrupa’da kaynak potansiyeli açısından birinci, kaplıca uygulamaları konusunda ise üçüncü sırayı alıyor.

Türkiye’de Bakanlar Kurulu Kararı ile ilan edilen 5 adet Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi ile 73 adet Termal Turizm Merkezi bulunuyor. Bu merkezlerden 9 tanesi ise Kütahya’da ve bu durum termal turizm ve termal sağlık turizmi denilince Türkiye’de ilk akla gelen şehirlerden biri haline getiriyor Kütahya’yı.

Şehrin altı kadar üstü de çok zengin. Frigya, Roma, Selçuklu ve Osmanlılardan günümüze ulaşan birçok eser var.
Bu şehrin benim için ayrı bir önemi daha var. Yetmiş yıllık ömrüne yaklaşık yirmi beş milyon km2, 257 şehir ve birçok ülke sığdırmayı başarmış dünyaca ünlü Kütahyalı Seyyah Evliya Çelebi’nin doğduğu topraklar burası.

Yaşamının hakkını vermiş, sistematik çalışmış ve binlerce sayfadan oluşan bir seyahatname yazmayı başarmış, asıl adı Derviş Mehmed Zillî olan Evliya Çelebi’yi saygıyla andıktan ve bedene iyi gelen kaplıcadan çıktıktan sonra, dostum sevgili Özgün Çınar’ın son kitabı Ulak: Bir Evliya Çelebi Öyküsü’nü aldım elime ve bir çırpıda bitirdim.

Elimdeki roman bir tarihi kurgu, bir tarih kitabı değil. Aktarılan olayların bir kısmı tarihe uygun olmakla birlikte bir kısmı bilerek ve isteyerek değiştirilmiş, böylelikle romanın kurgusuna uygun bir ortam yaratılmaya çalışılmış ve bunda da oldukça başarılı olunmuş.
Seksen sayfadan oluşan kitap çabucak kendine çekiyor ve hızlıca bitiyor. Kurgusu, yazarın hayal gücü, dili ve betimlemeleri ruha da iyi geliyor.

Eser sayesinde döneminin yaşam tarzı ve olayları hakkında önemli kayıtlar bırakan bir gezgini saygıyla anıp son kapağı kapatırken, dudaklarımdan şifa olsun sözcükleri dökülüyor.

A. Semih İşevi