Almanya’da Aleviliğin diğer din ve inanç gruplarıyla eş düzeyde tanınması ve aynı haklara sahip olması yönünde yeni bir adım atıldı. Yaklaşık bir milyon Türkiye kökenli göçmenin yaşadığı Kuzey Ren Vestfalya, Alevilik inancını “bir din ve inanç toplumu” olarak tanıma kararı aldı.
Ülkedeki Alevilerin çatı örgütü Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF), daha önce Hamburg eyaletiyle 2012’de, Aşağı Saksonya eyaletiyle 2013’de, Bremen eyaletiyle de 2014’de ve son olarak geçen yıl Rheinland-Pfalz eyalet hükümetiyle “Hak Eşitliği Anlaşması” imzalamıştı.
Bu anlaşmalara göre, söz konusu eyaletlerde, AABF tarafından belirlenen öğretmenler Alevilik dersi verebiliyor, Aleviler kendi inançlarının Aşure Günü, Nevruz ve Hz. Ali’nin doğum günü gibi dini günlerinde izin alabiliyor. Hastahanelerde, hapishanelerde Alevilere yönelik ibadethane gibi hizmetler sunulurken, üniversitelerde Alevi öğretisiyle ilgili kürsü açılması hedefleniyor. Bavyera, Berlin, Baden-Württemberg ve Saarland eyaletlerinde de, anlaşma olmaksızın Alevilik dersleri veriliyor.
Cemevleri Kiliselerle eşit statüde temsil edilecek
Almanya’nın nüfüs yoğunluğu açısından en büyük eyaleti olan Kuzey Ren-Vestfalya eyaleti hükümetinin aldığı karar, diğer eyaletlere kıyasla Alevilik inancını anayasal güvence altına alarak bir adım daha ileriye gidiyor ve”Hıristiyan kiliselerinin ve Musevilerin anayasal olarak hangi hak ve yetkileri varsa, Aleviler de aynı haklara sahip olacak” diyor.
“Devletçe kamu yararına çalışma ve faaliyet yürütme hakkı” başlığı altında alınan karara göre, Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinde Cemevleri, kiliselerle eşit statüde temsil edilecek. Alevilik, diğer din ve inanç grupları gibi eşit haklara sahip olacak ve Alevilerin hakları, devletin güvencesinde olacak.
Alevileri temsil eden örgütler, ekonomik anlamda kilise kurumlarının faydalandığı fon ve mali ayrıcalıklardan faydalanabilecek. Alınan kararı “dünya Alevi tarihinde bir ilk” olarak tanımlayan Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu Genel Başkanı ve Avrupa Aleviler Konfederasyonu Eş Başkanı Hüseyin Mat, uygulamanın örnek teşkil edeceğini ve Alevilerin, diğer eyaletler de aynı statüye kavuşacağını düşündüğünü belirterek “Böylece tüm Almanya’da Alevilik diğer dinlerle eşitliği elde etmiş olacak” şeklinde görüş belirtti. Camilerin ve Sünni yapılanmaların dernek statüsünde inanç toplumu olarak görülmediğini kaydeden Mat “Almanya’nın Alevilik’i kendine özgü bir inanç olarak kabul etmesiyle, Türkiye’deki Alevilerin hak mücadelesine de yeni bir ivme geleceği” değerlendirmesinde bulundu.
Mat “Bu karar Alevilerin yaşadıkları ülkelerde alabildikleri en önemli kazanım. Aleviler, yaşadıkları coğrafyalarda, tarih dönemlerinde hak ettiklerini bir arpa boyu kadar bile alamadılar, alma şansına sahip olmadılar. Ama Avrupa’daki Alevi örgütleri, bugün çok büyük başarının altına imza attı. Artık devletle göz hizasında bir kurumuz. Özgür, bağımsız ve devlet denetiminde olmayan bir inanç topluluğu olarak var olacağız. Artık bundan sonra, aldığımız tüm hakların içini doldurmaya, haklardan doğan talepleri dile getirip, onları sonuçlandıracağız. Bu kararın Almanya’nın diğer eyaletlerinde ve Avrupa’nın başka ülkelerinde de emsal teşkil edeceğini düşünüyoruz” dedi.
AABF’in verilerine göre, Almanya’da yaklaşık 900 bin, Avrupa’daysa bir buçuk milyon Alevi yaşıyor.
Almanya’da çeşitli İslami kurum ve cemaatler “kamu tüzel kişiliğine sahip dini cemaat ve resmi din” olarak tanınmak için yıllardır mücadele veriyor. Bu taleplerin amacı, Alevilerin elde ettiği haklar gibi, devlet okullarında inanca dayalı İslam din dersi sunulması, üniversitelerde İslam ilahiyatı fakültelerinin kurulması, İslami defin imkânları ve bayramlarda okul ve işten tatil alınabilmesi, hastane, hapishane ve orduda İslami hizmetlerin verilmesi, devlet televizyonların yönetim kurullarında Müslümanların temsili.
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği de benzer talepler içerisinde
Bu hakların bir çoğu eyaletlere göre kısmen tanınmış durumda. Almanya’da en büyük İslami çatı örgütü Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) ve diğer Sünni ağırlıklı Müslüman çatı örgütlerinin ortak hedefi, tüm bu talepleri, Almanya çapında resmi çerçeveye oturtmak, yani devletle cemaatlar arasındaki işbirliğinin resmileştirmek.
Ancak son yıllarda Alman kurumlarıyla Sünni çatı örgütleri arasındaki ilişkilerde sorun yaşanması bu konudaki beklentileri geciktirdi. 3 milyonu Türkiye kökenli olmak üzere yaklaşık 5 milyon Müslüman’ın yaşadığı 82 milyon nüfuslu ülkede, 2 bin 400 camiden 900’ünü yöneten DİTİB’e üye camilerde çalışan bazı imamların, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında FETÖ taraftarları hakkında rapor tutup Diyanet’e yollaması ve bir camide çocuklara asker üniforması giydirilmesi, Alman siyaseti ve kamuoyunda tepkilere yol açmıştı. Bunun üzerine birçok eyalette, DİTİB’in üstlendiği İslam dersi ve danışmanlık hizmeti gibi Alman tarafıyla yürütülen ortak projeler bir süre dondurulmuştu. Hükümet imamların yurtdışından getirilmesi uygulamasına son verilmesini ve Almanya’daki öğretim kurumlarında yetiştirilmesini hedefliyor.
Son olarak geçen nisan ayında, Rheinland-Pfalz eyaletinde, eyalet hükümetiyle DİTİB arasında, İslam dinine bağlı cemaatlere, dini cemaat statüsü tanınmasını öngören bir anlaşma imzalandı.
Anlaşmaya göre, Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’ne, gelecek yıl içinde dini cemaat statüsü tanınacak, tüm eyalette Müslüman öğrencilere İslam dini dersi verilebilecek, üniversitelerde İslam ilahiyatı bölümü kurulacak ve Müslümanların kamusal hayata katılımları güçlendirilecek.
Cem Dalaman, Berlin
- Bilim İnsanları, Bazı Kişilerin Neden Covid Olmadığını Buldu - 21 Haziran 2024
- Tüketicinin İyimserliği Azalıyor - 21 Haziran 2024
- Akşener, Erdoğan’dan Ne İstedi? - 7 Haziran 2024