Adalet Bakanlığı, Avrupa Konseyi Türkiye raportörlerine Kavala’yı ziyaret izni vermedi

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) İzleme Komitesi’nin Türkiye raportörleri, cezaevinde tutuklu iş insanı Osman Kavala’yı ziyaret için geldikleri İstanbul’da Adalet Bakanlığı’ndan izin alamadı.

Letonyalı meslektaşı Boriss Cilevics ile birlikte Türkiye’yi ziyaret eden İngiliz raportör John Howell, euronews Türkçe servisine yaptığı açıklamada, Adalet Bakanlığı’nın Kavala’yı ziyaret etmelerine izin vermemesinden dolayı “üzüntü” duyduklarını söyledi.

Bir sonraki ziyarette Kavala ile görüşme umudunu koruduğunu kaydeden Howell, “Biz buraya, Kavala’nın hakkındaki dava ile ilgili ne düşündüğünü ilk elden anlamak, onun görüşlerini dinlemek için geldik.” dedi.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin AİHM kararına uymadığı için Türkiye ile ilgili ihlal süreci başlattığını hatırlatan Howell, raportörler olarak Türkiye’nin AİHM kararına saygı göstermesini beklediğini ifade etti.

Howell, Türkiye’de Kavala ile ilgili yargı sürecinin sürdüğü belirterek, devam eden davayla ilgili yorum yapmak istemediğini ancak ilke olarak bütün üye ülkelerin AİHM kararlarına saygı göstermesini beklediğini vurguladı.

Howell, Kavala’nın avukatları, Adalet Bakanlığı temsilcileri, diğer Türk yetkililer ve sivil toplum kuruluşları ile olumlu ve yapıcı görüşmelerde bulunduklarını sözlerine ekledi.

Osman Kavala’nın ‘hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasına Avrupa Konseyi tepki göstermiş, AKPM Başkanı Tiny Kox “Kavala daha fazla gecikmeden serbest bırakılmalıdır” açıklamasında bulunmuştu.

“15 Temmuz darbe girişimi“ ile ”Gezi Parkı olayları”na ilişkin olarak müebbet hapis cezasına çarptırılan Kavala karar öncesindeki savunmasında “Bir masa, bir hoparlör, bir sandalye, poğaça ve eczaneden alınmış maskeleri götürerek Gezi’nin finansmanını sağladığım iddiası akla uygun değildir” ifadelerini kullanmıştı.

“Türk yargısı siyasi müdahale olmadan ve baskı görmeden karar versin”

Bu arada AKPM gözlemcileri, davaya odaklanan üç günlük ziyaretleri sonrası ortak açıklamalarında, ‘Kavala davasının çözümünün Türkiye yargıçlarının elinde olduğunu’ söyledi.

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi tarafından Türkiye’nin izlenmesinden sorumlu eş raportörler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin daha önceki kararına uygun olarak Kavala davasına çözüm bulunması için Türkiye yetkililerine başvurdu.

İstanbul ve Ankara ziyaretini sonlandıran John Howell (Birleşik Krallık, AK/DA) ve Boriss Cilevics (Letonya, SOC), Osman Kavala’ya 25 Nisan’da verilen ve “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 2019 kararına açıkça meydan okuyan” ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası karşısında şok olduklarını belirtti.

AİHM kararının uygulanmaması, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Şubat 2022’de devam eden ihlal prosedürü başlatmasına neden oldu

“Son günlerde yaptığımız verimli görüşmeler sonucunda her iki tarafta hukuki tartışmaları dinledik. Ancak, Strazburg Mahkemesi’nin tutukluluğu bile haklı çıkarmak için yetersiz bulduğu kanıtların yine de ilk derece düzeyinde mümkün olan en ağır cezanın temeli olarak kullanıldığı bize açık görünüyor. Bu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bulgularının açık bir şekilde göz ardı edilmesi anlamına gelmektedir.” diyen raportörler, mahkeme kararının, Kavala’nın yeniden tutuklandığı müteakip iddianame için de geçerli olduğuna inandıklarını ifade etti.

Gezi davasında yedi müşterek sanığın ağır hapis cezalarına çarptırılmalarının ve hemen hapsedilmelerinin de büyük endişe kaynağı olduğunu söyleyen iki raportör, “Sayın Kavala’yı ve Gezi davası sanıklarını cezaevinde ziyaret edemediğimiz için üzgünüz. Ancak, cezaevi koşulları hakkında herhangi bir şikayet olmadığını ve karar kesinleşene kadar bu kişilerin tutuklu kalacağını ve nihai olarak mahkum edilmediğini not ediyoruz.” şeklinde konuştu.

Raportörler, Türkiye ziyaretleri sonrası euronews’e ilettikleri ortak açıklamada ayrıca şunları söyledi: “Kavala davasının çözümünün, Strasbourg kararına uygun, uluslararası hukuka uygun ve siyasi baskı veya gereksiz müdahale olmaksızın ulaşılan hukuki bir çözüm bulma kapasitesine sahip Türk yargı sisteminin elinde olduğuna inanıyoruz. Yüksek mahkemelerin Strazburg mahkemesi kararını daha özenli bir şekilde yorumlayacağını içtenlikle umuyoruz ve elimizden gelen her şekilde bunu başarmaya yardımcı olmaya hazırız.”