Türkiye’deki Akkuyu Nükleer Santrali iklim ve deniz suyu sorunlarıyla karşı karşıya”

Akkuyu’da inşaatı süren Akkuyu Nükleer Santrali, çevre ve güvenlik endişeleriyle gündemde. Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri’nin gönüllü avukatı İsmail Hakkı Atal, santralin inşaatı sırasında yaşanan önemli sorunlara dikkat çekiyor.

Deniz suyu sıcaklığı, Akkuyu Nükleer Santrali’nin soğutma sistemini zorluyor. Atal, geçen yıl ağustos ayında deniz suyu sıcaklığının 30.5 dereceye ulaştığını, bu yıl ise 31.9 dereceyi geçtiğini belirtiyor. İklim değişikliği nedeniyle deniz suyu sıcaklığının artması, santralin soğutma işlemini imkânsız hale getiriyor.

Temmuz ayında, Akkuyu’da deniz suyu sıcaklığının ortalama olarak 28.4 dereceye çıktığını aktaran Atal, bu değerin nükleer santraller için kabul edilebilir bir seviyeyi aştığını vurguluyor. 28 derecenin üzerindeki deniz suyu sıcaklığı, nükleer santrallerin ciddi risklerle karşı karşıya kalmasına yol açabilir. Fransa’da son üç yılda yaşanan benzer sorunlar, nükleer santrallerin sıcak hava dalgaları nedeniyle soğutulamadığını ve elektrik üretiminin durdurulmak zorunda kaldığını gösteriyor.

Akkuyu’daki durum, İsveç’teki örneklerle de karşılaştırılıyor. İsveç, Baltık Denizi’nde deniz suyu sıcaklığının 25 dereceyi geçmesi nedeniyle bir nükleer santrali kapatmak zorunda kaldı. Mersin 2. İdare Mahkemesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan Akkuyu’da soğutma suyu yeterliliği konusunda yapılan incelemenin sonuçlarını istemiş, ancak bakanlığın bu konuda yetersiz bir cevap sunduğu belirtiliyor.

Akkuyu Nükleer Santrali’nin inşaatının Türkiye’nin geleceğini tehlikeye soktuğu ve çürük temeller üzerine inşa edildiği ifade ediliyor. Ayrıca, santralin bulunduğu bölgenin deprem riski taşıdığı ve Rusya’nın sınırlı sorumluluk üstlenmesi gibi diğer riskler de vurgulanıyor.

Bilimsel verilerin ve öngörülerin dikkate alınmamasının endişe kaynağı olduğu belirtilirken, Akkuyu Nükleer Santrali’nin çevresel ve güvenlik risklerine dikkat çekiliyor. İsmail Hakkı Atal ve çevre grupları, bu konuda mücadelelerini sürdürüyorlar. Ancak, bu haber metni sadece İsmail Hakkı Atal’ın görüşlerini yansıtmaktadır ve farklı görüşlere de yer verilmelidir.