Türkiye’de Eğitim Sorunlarına Sosyolojik Bakış

Müfredat ya da öğretim programı, eğitimin bir programa bağlanmasıdır. Öğretim veya eğitim planı için kullanılır. Öğretim programı; hangi konuların öğretileceğini, bunun hangi sırayla verileceğini ve bir konunun üstünde ne kadar durulacağını açıklar.

“Türk eğitim sistemi demokratik bir anlayışla herkesi farklılıklarında serbest bırakarak toplumun ortak değerleri üzerine oturmak yerine amacına oryantalist bakış açısıyla ulus devlet modelini koyarak müfredatı da bu ideoloji üzerine oturtmuştur. Bu amaca ulaşmak için herkesin tek etnik kökeni, tek dili, Batı’dan ithal tek hayat tarzı olmasını varsaymıştır. Müfredatta dil, tarih, din ve hatta bilim bile bu anlayışa göre şekillendirilmiştir. Müfredatın bu sorunu, bütün sorunların doğduğu veya etkilendiği temel bir sorundur. Çocuk taşıdığı kimlikte, konuştuğu dilde, öğrendiği tarihte, yaşadığı hayat tarzında hep bu sorunla karşılaşmaktadır.

Müfredatın en önemli sorunu sunulan bilgilerin amaca göre ideolojik ayar verilerek gerçeklikten uzaklaştırılmasıdır. Çocuklara nasıl, niçin, ne zaman kullanacağı bilinmeyen bir yığın ham bilgiler sorgulanmadan ezberletilmektedir. Bunların çoğu çocuğun hayatında hiç karşılaşmayacağı şeylerin bilgisi olduğu için unutulup gitmektedir. Bu müfredat bilginin bilincine varmadan hafızaya yüklenerek öğrenciye işkence etmektedir. 

Her anne ve babanın, çocuğunun kendi gibi olmasını istemesi en tabii hakkıdır. Din, dil, kimlik ve kültürle ilgili bilgilerin çocuğun ailesinin isteği doğrultusunda öğretilmesi gerekir. Türk eğitim sisteminde müfredat gereği devlet, dini, dili, tarihi, kimliği çocuğa işine geldiği şekilde öğreterek ailenin değerleri ile çatışma içine girmektedir.”

Türkiye’de müfredat sık sık değişmektedir. Bu durum hem öğrencide hem öğretmende kafa karışıklığına neden olmaktadır. Özellikle sınava hazırlanan(YKS, LGS…) öğrenciler bu durumdan olumsuz etkilenmektedir.

  Müfredatta bazı dersler için ayrılan ders saatlerinin yetersizliği (Felsefe, Sosyoloji, vb.),bazı ders saatlerinin fazlalığı bütünsel anlamda öğrencinin öğretimsel gelişimin olumsuz etkilemektedir.

Okullarda var olan sınıf geçme sistemi öğrenme disiplinini ortadan kaldırmaktadır. Her öğrencinin bir şeklide bir üst sınıfa geçirilmesi öğrencinin okula karşı ilgisini azaltmaktadır. Bu konuda sık sık yönetmelikler yayınlanmakta bir sonraki yönetmelik bir önceki yönetmeliği boşa çıkararak tutarsızlık yaratmaktadır.

İlk, Orta ve Lise müfredatı birbirini tamamlar nitelikte değildir. İlkokuldan gelen birçok öğrenci ortaokul müfredatını, Liseye gelen öğrencilerin birçoğu ise lise müfredatını kaldırabilecek düzeyde olmaması ciddi başarısızlıklara neden olmaktadır.

Müfredattan kaynaklı öğrencilerin YKS’ye yerleşmede alan-bölüm uygulamalarının eksikliği/ yetersizliği, Öğrencinin bu anlamda yeterince bilgilendirilmemesi Üniversiteye yerleşmede ve sonrasında ciddi olumsuzluklar doğurmaktadır. Birçok öğrenci bilmediği kendine uygun olmayan bölümlerde okumak zorunda kalmakta, iş hayatında başarısızlıklar yaşamaktadır.

Öğrencilerin yeteneklerine uygun alanlarda eğitim görmemeleri, yönlendirmenin yetersiz oluşu yetenek körelmesine neden olmaktadır. Resim, Müzik, spor vd. alanlarda yetenekli olup yeteneklerini ortaya çıkaracak ortam bulamadıklarından veya yetersiz bilgilendirildiklerinden yetenekleri yok olup gitmektedir. Bir şeklide okul müfredatı yetenek köreltici durumdadır.

Arslan ÖZDEMİR