Hani;
“Kimde ne eksikse, en çok ondan bahseder, en çok onu abartır” derler ya, çok doğru!
Şöyle bir bakıyorum da, ne çok atfedilen gün var kadına:
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü
5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü
Mayıs ayının ikinci pazarı Anneler Günü
(Bu arada yeni öğrendim 20 Eylül’de Dünya Fenerbahçeli Kadınlar Günüymüş )
Ve tabi ki; 8 Mart Dünya Kadınlar Günü!
Bunu okuyan bir çok erkeğin;
“Bu kadar gün olmasının nedeni, kadınlara verdiğimiz değerden dolayı… Hem kadınları ne kadar önemsediğimizi göstermek için onlara 8 Martta çiçekler, hediyeler alıyoruz. Üstelik bu kadar kadına yönelik gün varken, biz bir ‘Babalar Günü’yle geçiştiriliyoruz” dediklerini duyar gibiyim.
Böyle söyleyen erkekleri sadece bir kaç günlüğüne kadın olmaya çağırıyorum.
Çalışan ya da evdeki kadın…
“Ne var, çok kolay” mı diyorsunuz?
Hadi öyleyse…
Çalışan kadın olmayı mı tercih ettiniz?
Öyleyse benden söylemesi, çalışma arkadaşınız olan erkeklerle aynı işi çıkarıp, daha düşük pozisyonlarda görevlendirilmeye ve daha az para kazanmaya hazırlıklı olun.
Yani ayrımcılığa!
Eğer evliyseniz, hele bir de çocuk varsa, işiniz hepten zor!
Hem ev işleri, hem çocuk, hem de iş!
Her şeye yetişme telaşı…
Suçluluk duygusu…
Her şeye rağmen ayakta durma çabası ve yorgunluk…
Çalışan kadın olmaktan vaz mı geçtiniz?
Peki, o vakit siz çalışmayan kadın olun!
Hani “parayı veren düdüğü çalar” der ya Nasrettin Hoca.
Doğru der!
Evde yirmi dört saat ev işçiliği yapıp, hiç bir sosyal güvenceniz olmayacak.
Bu arada maaşınız ve emekliliğiniz falan da olmayacak benden söylemesi. Ayrıca parayı eşiniz kazandığı için, ilk söz de son söz de onun!
Hem temizlikçi, hem çocuk bakıcısı, hem aşçı, olmak zorundasınız. Bu arada dört duvar arasında gün geçirirken, erkeğini dışardaki kadına kaptırma riskine karşı da uyanık ve bakımlı! Öyle ya, ne de olsa yuvayı yapan da yıkan da dişi kuş, erkek ise sütten çıkma ak kaşık!
Ayrıca ister çalışan, ister çalışmayan kadın olun,
aldatılmayı göze almaya… ( Kadın olsaydın da erkeğinin gözü dışarıya kaymasaydı! Hem zaten erkeğin suçu da yok, doğası gereği…)
Namus olarak görülmeye… ( Ne karakter, ne niyet; namus kadındır çünkü)
Erkekle eşit olduğunu iddia etmemeye…(Fıtratında yok)
Toplum içinde kahkaha atmamaya, yüksek sesle konuşmamaya, geceleri ve eğlenceleri erkeklere bırakmaya…
Üstüne başına dikkat edip, göze batmamaya… ( Dişi köpek kuyruğunu sallamayınca, erkek köpek ardına düşmez)
Eğer bunlara uymazsan tacize ve tecavüze uğramaya ama suçlu yine sen olmaya…
Sonra eşinden sevgilinden şiddet gördüğünde susmaya hatta ‘kocamdır, sever de döver de…’ diye konuşmaya…(Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin)
Ayrılmak, boşanmak istediğinde, ya da ailenin istediği erkekle evlenmediğinde öldürülmeye…
Tüm bunları göze almaya,
hazır mısınız?
Tamam, 8 Mart, dili, dini, ırkı, milleti, etnik kökeni, ait olduğu sosyal sınıfı ne olursa olsun, aynı olan sorunlarını, isteklerini dillendirdiklerinden özeldir kadınlar için.
Ancak asıl özel olan kadındır ve emek, mücadele kadının doğasında var. Bu nedenle, tüm bunlara rağmen cevabınız evet ise, lüzumu yok! Diğer günler gibi 8 Mart da Dünya Erkekler Günü olsun!
- 8 Mart da Erkeklerin Günü Olsun! - 7 Mart 2019
- İnce Memed’in Ardından - 28 Şubat 2019
- Kimin Varlığıyla Çoğaldınız? - 13 Şubat 2019