Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki ilişkiler, 1959 yılında başlayan ortaklık başvurusundan bu yana inişli çıkışlı bir seyir izlemektedir. Günümüzde ise bu ilişkiler, tam üyelik hedefinden uzaklaşarak stratejik ortaklık ve göç yönetimi gibi alanlarda yoğunlaşmıştır.
Türkiye, 1999 yılında Helsinki Zirvesi’nde aday ülke statüsü kazanmış ve 2005 yılında tam üyelik müzakerelerine başlamıştır. Ancak, özellikle 2016 yılından bu yana, demokratikleşme, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi alanlardaki gerilemeler nedeniyle müzakereler durma noktasına gelmiştir. Avrupa Komisyonu’nun 2024 Türkiye Raporu’nda da bu konulara ilişkin eleştiriler yer almaktadır. 
Stratejik Ortaklık ve Göç Yönetimi
Tam üyelik hedefinin zayıflamasıyla birlikte, Türkiye ve AB arasındaki ilişkiler daha çok stratejik ortaklık çerçevesinde şekillenmektedir. Özellikle göç yönetimi, terörle mücadele ve ticaret gibi konular iş birliğinin temelini oluşturmaktadır. 2016 yılında imzalanan Türkiye-AB Göç Mutabakatı, bu iş birliğinin önemli bir örneğidir. Mutabakat, Türkiye’ye göçmenlerin barındırılması karşılığında mali destek sağlamayı ve Türk vatandaşlarına vize serbestisi tanımayı öngörmekteydi; ancak vize serbestisi gibi vaatlerin gerçekleşmemesi, Türkiye’nin AB’ye olan güvenini sarsmıştır.
AB üyesi ülkeler arasında Türkiye’nin üyeliğine yönelik farklı görüşler bulunmaktadır. Almanya ve Fransa gibi ülkeler tam üyelik yerine “özel ortaklık” modellerini savunurken, Doğu Avrupa ülkeleri daha ılımlı bir yaklaşım sergileyebilmektedir. Ayrıca, AB’nin iç dinamikleri ve artan popülizm, Türkiye’nin üyelik sürecini olumsuz etkilemektedir. Özellikle, AB’nin Türkiye’ye yönelik eleştirileri ve Türkiye’nin AB’ye olan güven kaybı, ilişkilerin geleceğini belirsiz kılmaktadır.
Türkiye’nin Avrupa Perspektifi ve Gelecek Beklentileri
Türkiye, resmi söyleminde hâlâ AB üyelik hedefini korumakla birlikte, son yıllarda daha pragmatik bir iş birliği anlayışına yönelmiştir. AB ile ekonomik bağları güçlendirmek ve Gümrük Birliği Anlaşması’nı güncellemek istemektedir. Ancak, AB’nin üyelik sürecinde koyduğu siyasi kriterler ve Türkiye’nin Batı’ya yönelik dış politika tercihleri, bu hedeflerin gerçekleşmesini zorlaştırmaktadır.
Türkiye ve AB ilişkileri, tarihsel bağlara dayanan ancak günümüzde birçok sorunla karşı karşıya olan bir iş birliği modeli olarak dikkat çekmektedir. Tam üyelik süreci, siyasi engeller ve karşılıklı güvensizlik nedeniyle donmuş durumdadır. Bunun yerine, göç yönetimi, ticaret ve enerji gibi alanlarda sürdürülen iş birliği, ilişkilerin temelini oluşturmaktadır. İlişkilerin geleceği, hem Türkiye’nin iç reformlarına hem de AB’nin Türkiye’ye bakış açısındaki değişikliklere bağlı olarak şekillenecektir.
Kaynakça:
• T.C. Dışişleri Bakanlığı, “Türkiye-AB İlişkileri,” 
• AB Başkanlığı, “Türkiye-AB İlişkilerinin Tarihçesi,” 
• T.C. Dışişleri Bakanlığı, “No: 226, 31 Ekim 2024, Avrupa Komisyonu 2024 Türkiye Raporu Hk.” 
• Panorama, “Türkiye – AB İlişkileri Nereye Gidiyor?” 
- Boncuklu Tarla: 12 Bin Yıl Öncesine Uzanan Sessiz Tanık - 18 Aralık 2024
- Batı’nın Yeni Çelişkisi: Terör Listesindeki HTŞ, Nasıl Oluyor da “Ehlileştiriliyor”? - 18 Aralık 2024
- Yurt Dışına Çıkış Harcı Ödemelerinde Dijital Dönem Başlıyor - 17 Aralık 2024